Sezgin sağ elini sol göğsünün üzerine götürerek " kalbim, kalbim sıkışıyor" dedi ve yanı başındaki polis memurunun kolunu sıkıca tutmaya başladı. Otomobilin önündeki polisler başlarını arkaya çevirip Sezgin'i izlemeye başladılar. Polis Yusuf:
"Kalple ilgili problemin var mıydı Sezgin?" dedi. Acil Tıp Teknisyeni
Bir yıldır tedavi görüyorum. Kalbe giden bazı damarlarımda daralma ve tıkanıklık vardı. Doktorlar acil ameliyat demişlerdi ama korkudan buna cesaret edememiştim" dedi. Aracı kullanan polis memuru abi dedikleri Yusuf'a dönerek: Nereye götürelim Sezgin'i, geri mi dönelim?" dedi.
Akçataş ilçesine 5 km kadar kalmıştı. Sezgin "geri dönüp Hastane'ye götürün beni, burada tahlil yapılmıyor" dedi.
Polis aracı uygun bir yerden geri döndü ve Hastaneye doğru devam ettiler. Sezgin zaman zaman "Ah, ah" diye inlese de gözlerinin içi gülüyor sürekli yüreğinden "Nasıl da yedi kerizler" diyordu. Şoför Abdullah, Sezgin'in nezaretten kurtulmak için böyle bir numaraya baş vurduğunu sezse de emin olamadığından bir şey diyemiyordu. İçinden " Nasıl olsa Hastane'de foyası meydana çıkar" dedi.
Sezgin'in iki kısımdan oluşan planının ilk kısmı başarıyla sonuçlanmış, aracı geri döndürmeyi başarmıştı. Asıl zor olan ikinci kısmıydı. Acil hekimini kandırarak kendisinin ambulansla il merkezine naklini sağlamalıydı.
20 dakika sonra araç hastanenin bahçesine girdi. Sezgin'in kollarına giren iki polis dikkatli bir şekilde sağlıkçının her an bayılacağını düşünerek ağır adımlarla Acil Servis merdivenlerine doğru yürümeye başladılar. Polis memuru Yusuf ise koşarak acil servis personeline haber verdi ve sedye getirmelerini istedi. Artık Sezgin'in kendisini yere bırakmaması için hiçbir sebep kalmamıştı. O da öyle yaptı.
Polisler bayılan Acil Tıp Teknisyenini sıkıca tutarak sedyeye yatırdı ve Acil servise götürdüler. Sezgin yeni göreve başlayan iki doktordan her hangi birinin nöbetçi olmasını arzuluyordu. Çünkü onları daha kolay kandırabilecekti.
Acil Odası'nda görevli sağlık personeli polislere dışarıda beklemelerini söyledi. İçlerinden biri hasta geldiğini bildirmek için doktor odasına gitti. Kısa boylu, kızıl saçlı hemşire Sezgin'in kalp grafisini çekmek için sırt üstü uzanan sağlıkçının kazak ve atletini yukarı doğru sıyırdı ve göğsünü açtı. Kalbin elektriksel aktivitesini gösteren ve değişik renklerden oluşan elektrotları hastaya bağlayarak cihazı çalıştırdı.
Bir iki dakika sonra doktor hanım odaya girerek sedyenin başına geldi. Sezgin gözlerini açmıştı. Ne şikayetiniz var? diye sordu. Sağlıkçı polislere söylediklerinin aynısını tekrar ederek 'doktorunun il merkezindeki bir özel hastanede çalıştığını; ağrısı olduğunda kendisini arayıp haber vererek, vakit kaybetmeksizin hastaneye gelmesini istediğini bildirdi.
Kulağı Sezgin'in anlattıklarında olan doktorun gözleri de az önce çekilen kalp grafisindeydi. "Kalbinizde bir sıkıntı görülmüyor" dedi. Sağlıkçı:
"Doktor Hanım; kalp damarlarımda daralma olduğundan, doktorum bu tür bir durumda çoğu zaman çekilen kalp grafisinde bir şey gözükmeyeceğini söylemişti. Lütfen beni Özel Germiyanoğulları Hastanesi'ne sevk ediniz, babam da kalp krizinden vefat etmişti" dedi.
Hemşire hanım kan alacağı için meslektaşından kolunu açmasını istedi. Sağlıkçı Doktora dönerek: "Doktor Hanım kan tahlili sonuçları çıkasıya kadar biz ambulansla il merkezine varırız." dedi. Bayan doktor, Sezgin'e: 'doktorunun şuan ki durumdan haberdar olup olmadığını' sordu. Sezgin ise telefonunu evde unuttuğunu söyleyerek, kendisine doktorunu araması için bir cep telefonu verilmesini istedi. Hemşire Hanım cebinden çıkardığı telefonu meslektaşına uzattı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Ve Cellat
Gizem / GerilimMustafa 'lanet' olarak nitelendirdiği işsizlikten nihayet 2007 yılında atanarak kurtulmuştu. Daha doğrusu kurtulduğunu sanmıştı. Asıl lanet Mustafa'yı memuriyet hayatında yakalayacak, dürüstlüğün vefanın bedelini ağır bir şekilde taksit taksit ödeye...