Mustafa ne yapsa olmuyor, çaldığı tüm kapılar bir bir yüreğine kapanıyordu. Artık adaletin hiçte adil olmayan bir şekilde katledildiğinden emindi. Haksız yere verildiğine inandığı hapis cezası onu bu kararı almaya zorlayan sebeplerden yalnızca biriydi.
Sırt üstü uzandığı yatağında gözlerini tavana dikti ve düşünmeye başladı. Nerede hata yaptığını bulmak istiyordu. Uzun bir süre orada öylece kalakaldı. Göz pınarlarından akmaya başlayan çaresizlik damlaları vergisizce mazide yaptığı yolculuğu açığa çıkarıyordu.
Bir süre sonra yatağından doğrularak mutfağa doğru ilerledi, daha önce buzdolabına koymuş olduğu birkaç tane birayı aldı ve iskemleye oturdu. Kulağını bilgisayarında açtığı radyo kanallarından birine verdi. Radyoda çalan Zeynep'im isimli barak havası, Mustafa'nın bedenindeki tüm su çağlayanlarının kapaklarını açmaya yetmişti bir kere.
Artık erkeklik gururunu ne gözlerinden gelen gözyaşlarından ne de burun kanallarından akan selden korumaya çalışıyordu.Her saniye kanında artarak dolaşmaya başlayan alkolün etkisiyle okkalıca küfürler etmeye başladı.
"Ne istediniz lan benden zeynebimden ne istediniz? Bir de utanmadan cenaze töreni düzenlediniz. Ya siz?, sizin o hayvanlardan neyiniz eksik? Sözde hepimiz aileyiz, Allah belanızı versin sizin gibi arkadaşın ama durun ben biliyorum size yapacağımı" dedi.
Sağlıkçı iki saate yakın bir süredir aradığı yanıtı yenice bulduğuna inanmıştı. Ben bunca yıl Mustafa'ya adalet arayarak en büyük hatayı yapmışım. Oysa adalet yalnız bana değil herkese lazım. Demek ki adalet, yeniden dirilmek için bizden bir kurban istiyor" dedi ve kendisini adalete kurban etmeye karar verdi.
Sevinçle paketinde kalan son sigarasını yaktı ve "benim ölümümden sonra nihayet gerçek adalet dirilecek ve kendi adına para ve makama göre hüküm veren zorbalardan intikamını alacak" dedi.
Mustafa artık İsmail'e bıçağı sürecek İbrahim'i arıyordu. Sonrasında "Hayır, hayır ne ben İsmail olabilirim ne de beni kurban edecek olan İbrahim olabilir, benim katilim benimle kardeş olduğunu ileri süren bir Kabil olmalıdır" diye mırıldandı.Güneşin batmaya başlamasıyla aranılan kabiller Mustafa'nın beyninde bir bir zuhur etmeye başladı. Aklına gelen bütün fikirleri en ince noktasına kadar hesapladı ve kendisinden beklenmeyen şeytani planını anlatmak üzere şoför Abdullah'ı aradı.
Alo, abi nasılsın?
İyiyim canım kardeşim sen nasılsın?
"Hiç bu kadar iyi olmamıştım" dedi Mustafa. Şoför sağlıkçının sözünü kesti ve sordu" Sen içki mi içtin, sesin bir acayip geliyor?"
"Abi bırak şimdi içkiyi de anlatacaklarımı iyi dinle. Hani bu evrakları savcılık almıyor ya? Öyle bir plan yaptım ki bu sefer almak zorunda kalacaklar"Şoför Abdullah Mustafa'nın ağzındaki baklayı çıkarmasını istiyordu. Odadaki televizyonun sesini kısarak pürdikkat telefonun diğer tarafından gelecek sesi dinlemeye başladı.
"Abi ben intihar edeceğim" dedi sevinçle. Abdullah "iyi b.k yiyeceksin" dedi ve cümlelerine "Lan saçma sapan konuşma intihar ederek mi düşmanlarından intikam alacaksın. Ben sana 100 defa oyununu akıllı oyna demedim mi?" dedi.
"Tamam da abi ben de işte senin söylediğin gibi oyunumu akıllı oynuyorum. Kendimi öldürmeden önce güzel bir intihar notu bırakacağım ve masanın üzerine şuana kadar kabul ettiremediğim tüm evrakları koyacağım" böylece ölüme sebebiyet vermekten hepsi yargılanacak"
Abdullah Mustafanın aldığı alkolün etkisiyle saçmaladığını biliyordu.
Öfkeyle "Sen öldükten sonra onlar hapse girse ne olacak? Salak mısın sen?" dedi.
Bu söz sağlıkçının adeta ayıkmasına sebep oldu." "Abi, haklısın ben bunu hiç düşünemedim" dedi. Kafasında halen tilkiler dolaşmaya devam ediyordu.Devamla " Abi o zaman ben de intihar etmiş gibi yaparım, bu nasıl fikir, hem sana bir sürprizim var Sıddık'ın hırsızlığını gösteren tüm belgeler birkaç güne elime geçiyor" dedi.
Şoför, Mustafa'nın bununla neyi kastettiğini çok iyi biliyordu. Eğer bu belgeler hakkında bir işlem yapılacak olsa Sıddık işinden olduğu gibi hapse de düşecekti. Biran ne diyeceğini bilemedi.
"Evet bu çok güzel bir fikir ama bu planı ayrıntılarıyla konuşmadan hayata geçirme, bu akşam ben de bir düşüneyim haber veririm sana" dedi ve telefonu kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Ve Cellat
Детектив / ТриллерMustafa 'lanet' olarak nitelendirdiği işsizlikten nihayet 2007 yılında atanarak kurtulmuştu. Daha doğrusu kurtulduğunu sanmıştı. Asıl lanet Mustafa'yı memuriyet hayatında yakalayacak, dürüstlüğün vefanın bedelini ağır bir şekilde taksit taksit ödeye...