Hava güzel olduğu için kahvaltıyı üst katta ki balkona kurmuştum. Masada ki son rütuşları bitirdiğimde, hala ayrı yattığımız için misafir odasının önüne gittim. Kapıyı bir kaç kez tıklayıp "Berat?" Diye seslendim. Kulağımı kapıya dayayıp içeriden ses gelmesini bekledim.
"İkra?" Berat'ın sesiyle bakışlarımı ona çevirdim. Kulağını kapıya dayayıp "Ne yapıyorsun?" dedi kısık sesle.
Kaşlarım çatılırken utancımdan yanaklarım da kızarmıştı. Benimle yine alay ediyordu. Bu durum beni sinirlendirse de, sakin olmaya çalıştım. Tabi onun gözleri benim üzerimdeyken pek mümkün olmuyordu. Çünkü sinirlerim yatışsa bile kalbim onun aşkıyla kafesin içinde ki kuş misali çırpınıyordu. Kulağımı kapıdan çekip "Uyandın madem neden haber vermiyorsun?" hesap sorarcasına konuşmam hoşuna gitmemiş olacak ki, kaşlarını çattı.
"Yeni uyandım İkra, sen yukarıya çıktığında bende lavaboya girdim. Kusura bakma bir dahakine haber veririm." Sert sesi, kalbimin burkulmasına sebep olmuştu. Kafesin içinde ki kuş ise çırpınmaktan yorgun düşüp, öylece bekliyordu. Yanımdan hızla geçip gitmesi çenemin titremesine sebep olmuştu. Sulu gözlü biri olduğum için hemen her şeye ağlardım. Çenemin titremesi devam edince elimi ağzıma götürüp, sakinleşmeyi bekledim. Bu şekilde konuşmak zorunda değildi. Yatak odamızın kapısını açıp, odaya girdiğim de kapıyı kapatıp kilitledim. Kendimi ne kadar dizginlemeye çalışsam da tutamayacak gibiydim.
Ve gözyaşlarım serbest kalmıştı.
Kafesin içinde ki kuş kanatlarını kendine dolamış, bir köşe de öylece iç çekiyordu. Kapının tıklanmasıyla başımı o tarafa çevirdim.
"İkra?" Hoş ses tonu arapça ile karıştığında beni mest ediyordu. Asla buna engel olamıyordum. Ona karşı olan duygularım çok kısa süre de ortaya çıkmış ve çok güçlüydü. Tekrar kapıya vurduğunda cevap vermek için dudaklarımı araladım fakat bir şey söyleyemedim.
"Özür dilerim." Ses tonu bu sefer ürkek çıkmıştı. Gözlerimi kırpıştırdım.
"Lütfen kapıyı açar mısın?" Açmalı mıydım? Ağladığımı gördüğünde hiç bir şey yapmayacaktı bundan emindim. Neden bana alışmak yerine aramıza duvarlar örüyordu? Üstelik daha dün beni öpen o değilmiş gibi davranıyordu. Bu düşünce parmaklarımın dudaklarıma gitmesine sebep olmuştu. Bu konu da kendime çok kızgındım.
Kapı kolunun zorlanmasıyla, yerimden kalkıp anahtarı çevirdim. Bir kaç adım gerilediğim de, girmesi için bekledim.
"Odaya girmemi istiyor musun?" Hem istiyor hem de istemiyordum. Berat'ın, en sevdiğim huylarından biri bu olmuştu sanırım. Beni incittiğinin farkındaydı fakat temkinli yaklaşması hoşuma gitmişti. Zorba biri değildi. Romantikte değildi. Kendine ait bir havası vardı. Kendi kuralları ve davranışları.
Kapı kulpunu aşağı indirip, kapıyı biraz aralık bıraktığım da, odaya girmesi için dua ettim. Büyük bir dikkatle kapıya bakarken, gelmeyeceğini düşününce kalbimde ki kuş hareket etmeyi bırakmış tekrar bir köşe sinmişti.
Başımı önüme eğip "Aptal ben..." Diye fısıldayarak gözlerimi silerken, bir çift uzun kol bedenimi sarmıştı. İşte tam o anda, ait olduğum yerdeydim. Sıcaklığı ve kokusu ile karmakarışık olmak isedim. Ona sarılmam gerekirdi fakat bunu yapamıyordum. Donup kalmış sadece onun kokusunun ve sıcaklığının tadını çıkartıyordum. Kolları belimden ayrıldığında, beni bırakmasını hiç istemedim. Yüzümü avuç içleri arasına aldığında "Sanki bana özel olarak yaratılmışsın gibi...." Sözlerinden hiç bir şey anlamasam da, gönlümü almak için söylediğinin farkındaydım. Baş parmakları yanaklarımı okşarken, yüzüne bakmam için başımı kaldırdığında, hayran kaldığım gözlerine bakmak, kalbimde ki kuşu tekrar harekete geçirmişti. Bebe mavisene yakın gözleri koyulaşırken bakışlarının dudaklarıma kaymasıyla kızardığımı hissettim. Aramızda ki mesafeyi kapatıp, burun buruna gelmemizi sağladığında, heyecandan bayılmak üzereydim. Aldığı her bir soluk yüzüme ve dudaklarıma çarpmasından dolayı, gözlerimi kapatmama neden olmuştu. Üst dudağımda hissettiğim hafif baskıyla, refleks olarak Berat'ın ellerini tuttum.
![](https://img.wattpad.com/cover/53879641-288-k54939.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKRA -ASKIDA-
ChickLit"Oku! Yaradan Rabbinin adı ile! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle yazmayı öğreten Rabbin en büyük kerem sahibidir." (Alak,96:1-5) Oku! Yani İkra yazıyordu. Cümlenin tamamının altı bir kaç kere çizil...