Aslında bölümü yazmıştım. Nasıl oldu bilmiyorum fakat bütün bölüm uçtu. Tekrar yazmak zorunda kaldım. Yarısını yazıp paylaşıyorum. Diğer yarısını da bir kaç güne atacağım. Özür diliyorum. Keyifli okumalar :)
*****************************************
Burnuma gelen temiz koku ile gözlerimi araladım. Beyaz kapıya bakarken gözlerimi bir kaç defa kırpıştırdım. Yastığın temiz kokusunu içime çekerek, yatakta sırt üstü döndüğüm de, elimi kafama attım. Saçlarım parmaklarım arasına gelince irkildim. Bu sefer gözlerime gelen ışıkla birlikte, kafamı yastıkta geriye doğru eğdim. Kalbim büyük bir heyecanla atarken, yataktan hızla kalktım. Burası bizim yatak odamızdı. Berat o ledli ışıklardan ahşap süse takmıştı. Sırıtarak süse bakıp, olduğum yerde kahkaha attım. İçim içime sığmazken ne yapacağımı bilemedim ve saçma sapan dans etmeye başladım. Eteğim ve gömleğim üzerimdeydi. Saçlarım açılmıştı bunu yapan tek kişi Berat'tı.
Peki o neredeydi?
Olduğum yerde duraksayıp, etrafıma bakındım. Şifoniyer üzerinde bulunan telefonumu görünce, gidip aldım ve saate baktım. Sabah ezanı okunmak üzereydi. Telefonu aynı yerine koyup, odadan çıktım. Loş koridorda duraksayıp önce misafir odasına baktım. Kimse olmadığını görünce kapıyı kapattım. Lavabonun kapısının önüne gidip, kulağımı kapıya dayadım. Ahh kapıyı bir açarsa rezil olurdum. Ses gelmediğini anlayınca aşağıya indim. Oturma odasına girdiğim de kısık sesle TV çalışıyordu. Kaşlarımı çatıp, Oturma grubuna doğru yürüdüm. Oturma odasına kim tek basamak koyardı ki? Basamağı inip bir kaç adımda kanepeye yaklaştığım da, gördüğüm manzara ile ellerimle gözlerimi kapattım.
O gerçek miydi? Ahh inanamıyorum üstsüz bir şekilde uyuya kalmıştı. Hadi kabul et kasları harikaydı.... İç sesimin konuşmasına gözlerimi devirdim. İtiraf etmeliyim ki haklıydı. Nefesimi tutup kanepeye tekrar yaklaştım. Gözümde olan elimin bir kaç parmağını aralayıp, o enfes manzarayı tekrar zihnime kazıdım. Başı TV'ye dönük, sağ eli karın kaslarının üzerindeydi. Yutkunduğumu fark edince, yanaklarım kızardı. Kanepe de hareket edince, korkudan bir kaç adım geriledim. Ayağımın takılmasıyla çığlık atıp, sırt üstü düşmüştüm.
"İKRA?" Berat'ın sesini duymam ile hızla yerimde kalktım.
"İyiyim ben." deyip saçlarımı yüzümden çekeledim. Yanıma gelip, gözlerini gözlerime dikti.
"Bir şeyin yok değil mi?" Olumsuz olarak başımı salladım. Kokusu burnuma gelince, derin bir nefes almamak için kendimi zor tutmuştum. Sonradan fark ettiğim şeyle birlikte elimle gözlerimi kapattım. Eşofmanı belinden düşmek üzereydi!
"Üzerine bir şey giyer misin lütfen?" Bunu bir rica da bulunarak söylemiştim. Kocam olabilirdi fakat ben ilk defa bir erkekle bu kadar yakındım.
"İkra ben senin kocanım." Her ne kadar gözlerimi görmese de, gözlerimi devirdim.
"Farkında mısın bilmiyorum fakat 23 yıldır ilk defa çıplak bir erkekle karşı karşıyayım."
"Ben sadece bir erkek değilim. Senini kocanım!" Son sözlerine o kadar çok vurgu yapmıştı ki korkudan yutkunup "Berat ben... İlk defa.... Haklısın kocamsın fakat alışmam gerek." Dedim fısıldayarak.
Derin bir nefes alıp verdiğini duydum. Nefesi dudaklarıma çarpınca istemsiz dudaklarımı yaladım. Dudaklarım da tekrar nefes hissettiğim de parmaklarımı aralayıp neler olduğuna baktım. Tam karşımdaydı ve aramızda sadece bir kaç milim vardı. Kalbim heyecanla atmaya başlayınca soluklarım da hızlanmıştı. Elimi tutup, gözümden çekti. Parmaklarını parmaklarım arasından geçirerek, bedenlerimizi birleştirince, başımın döndüğünü hissettim. Şuan mal gibi ona bakıyordum bundan kesinlikle emindim. Boşta kalan elinin işaret parmağı ile yanağımı okşadığın da, istemsiz yanağımı parmağına, bir kedinin sahibine sürtünmesi gibi parmağına sürtündüm. Resmen transa girmiş gibiydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKRA -ASKIDA-
ChickLit"Oku! Yaradan Rabbinin adı ile! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle yazmayı öğreten Rabbin en büyük kerem sahibidir." (Alak,96:1-5) Oku! Yani İkra yazıyordu. Cümlenin tamamının altı bir kaç kere çizil...