Aşağıda İkra'nın gelinlik modeli var duvağı filan her şeyi aynı sadece kızın tesettürlü hayal edin :)
Şimdiden keyifli okumalar :)
Allah'a emanet olun :)
Sabah ezanı yüreğimi huzurla doldururken, oturduğum terasta bitmesini bekliyordum. Elimde ki Kuran-ı Kerim'de bir kaç satırım kalmıştı. Son satırın son cümlesine geldiğim de "Kef harfi." Berat'ın sesini duymam ile kaşlarım çatılmış bir şekilde önümde ki harfe baktım. Doğru söylüyordu. Düzeltip tekrar okuduğum da, sayfa ayracını diğer tarafa koyup kitabı kapattım. Arkamı döndüğümde yeni abdest aldığı için nemli saçlarına baktım. Yüzümde tebessüm oluşurken "Ezbere biliyor musun?" deyip Kuran-ı Kerim'i gösterdim.
"Evet. Hafız olmayı çok istedim fakat görüldüğü üzere." deyip ellerini iki yana açarak "Türkiye'nin en ileri gelen ünlü ve müminli patronuyum." Kurduğu cümleye aynı anda gülerken "Pekala çok ünlü ve müminli patron neden hafız olamadınız?" deyip büyük bir dikkatle ona baktım.
"Namazdan sonra anlatırım." deyip arkasını döndü. Şaşkınca arkasından bakarken, omuz silkip salına salına Berat'ın küçük çalışma odasına yürüdüm. Kuran-ı Kerim'i kitaplığa bıraktıktan sonra masanın üzerinde duran seccadeyi alıp, kıbleye doğru serdim. Ardından tekbir edip namazıma başladım.
****************************************
Namazım bittiğin de mutfağa indim. Dün sabah annemlerin evi basmasının ardından bugünü de göze alamazdım. Çaycılarda yapılan çayları sevmediğim için, çaydanlığa su koyup aygazın üzerine yerleştirip altını yaktım. Buzdolabına yönelip, kahvaltı için bütün malzemeleri orta tezgahın üzerine yerleştirdim. Büyük bir özenle kollarımı sıvayıp, salatalıkları ve domatesleri yıkamaya başladım. Yıkadığım domatesleri ve salatalıkları bir kaba koyup, süzmesini bekledim. O sırada kaynayan çayı demleyip, elime bir salatalık alıp doğramaya başladım. Özenle kestiğim salatalığa gülümseyerek bakarken, izleniyormuş hissine kapılıp başımı kaldırdım. Berat'ı mutfak girişinde dikiliyordu. Gülümsemem yüzüme daha çok yayılırken, gözlerimin en derinine bakıp, kalp atışlarmın hızlanmasına sebep oldu.
"Peygamber efendimiz, hz. Aişe'yi kördüğüm gibi severmiş." Kaşlarım çatılırken, ona baktım. Bebe mavisi gözlerine, bir kaç adımda yanıma gelip "Şimdi anlıyorum ne demek istediğini." diye soludu. Ben hala ne demek istediğini anlamaya çalışırken yine alık bakışlarımı ona gönderiyordum. O ise bundan gayet memnun bir şekilde yüzüme bakmaya devam etti.
"Bir insanın..." Deyip işaret parmağı ile alnıma dokundu. Ardından aşağı doğru kaydırarak kaşlarım arasından, oradan da burnumun ve dudaklarım üzerinden kaydırarak aşağıya doğru yol çizdi.
"Yüz güzelliğini değil de." deyip aynı elinin avuç içini kalbim üzerine koyarak "Kalp güzelliğini sevmek doyumsuz bir şey." Yanaklarım kızarırken, utançtan bakışlarımı ondan kaçırdım. Ellerimi tutup, avuç içlerine aldığında ona baktım. Avuçlarımı birleştirip burnuna yaklaştırdı. Derin bir soluk alıp, tebessüm etti. Bu haline tebessüm ederken, dikkatlice onu izledim.
"Kokusu hoşuna mı gidiyor?" Kafasını aşağı yukarı salladı. Ardından avuç içlerime yakılan kınalara derin öpücükler bıraktı. Ruhum bedenimi terk ediyormuş gibi hissettim. O kadar çok ürpermiştim ki avuçlarımı kapattım. Bileklerimden tutup, boynuna doladığında itirazsız kollarımı ona sardım. Boyu benden uzun olduğu için parmak uçlarımda dikiliyordum. Kolları ince belimi sararken "Böyle kuru olmanda hoşuma gidiyor." dediğinde ses tonunda alaycı bir hava sezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKRA -ASKIDA-
ChickLit"Oku! Yaradan Rabbinin adı ile! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle yazmayı öğreten Rabbin en büyük kerem sahibidir." (Alak,96:1-5) Oku! Yani İkra yazıyordu. Cümlenin tamamının altı bir kaç kere çizil...