Keyifli okumalar :) Allah'a emanet olun :)
Merdivenlerden koşturarak indiğimde, Berat'ın delici bakışlarını görünce sırıtıp, elini tuttum. Kafasını iki yana sallayıp, derin bir nefes alıp verdi. Birlikte evden çıktığımızda "Okulun bitince nereye gideceğini bana haber ver. Aklım sende kalmasın." Başımı aşağı yukarı sallayıp, yanağına bir öpücük bıraktım.
Bakışlarını bana çevirip "Ozan denilen çocukta sana yaklaşmaya kalkarsa anında haber veriyorsun İkra." Kurduğu cümle itirazsızdı.
"Peki haber vereceğim söz." deyip tuttuğum elini sıktım. Gülümseyip, cebinden anahtarı çıkarttı. Arabanın yanıp sönen farları üzerine, ön kapıyı açıp, koltuğa yerleştim. Berat'ta sürücü koltuğuna oturup, emniyet kemerini takınca bende emniyet kemerimi taktım. Arabayı çalıştırıp, yola çıktığımızda ikimizde sessizdik. Sessizlikten yararlanıp, Berat'a baktım. Siyah takım elbise giymişti. Bu sabah tıraş olduğu için losyonun kokusunu alabiliyordum. Biçimli ve uzun parmakları direksiyona o kadar çok yakışıyordu ki iç çekip, böyle bir kocaya sahip olduğum için tekrar şükrettim.
"Karnın çok ağrırsa yine bana haber ver." Kırmızı ışıkta durmuştuk ve bana bakıyordu o sevdiğim göz renkleri ile. Gülümseyip başımı tekrar aşağı yukarı sallayarak "Tamam." dedim. Arkadan gelen korna sesleri ile Berat hızla önüne döndü. Trafik lambasına baktığım da yeşil yanmıştı.
"Bir gün trafikte biriyle kavga etmezsem iyi." deyip bana bakıp göz kırptı.
"Bakma sende bana o kadar uzun süre. Hayır güzel olsam gam yemeyeceğim." Deyip bakışlarımı pencere tarafına çevirdim.
"Senin yuvarlak kocaman gözlerin yetiyor beni kendine hapsetmene." Konuşmasıyla beraber elimi tutunca ona baktım tekrar. Büyük bir dikkatle yola bakıyordu. Ellerimize bakıp, derin bir nefes aldım.
"Berat?" Heyecanlanmıştım.
"Söyle güzelim." Ayhh niye böyle ses tonu kullanıyordu ki sanki her defasında küçük çaplı kalp krizi geçiriyordum.
"Gerçekten güzel miyim?" Ses tonum biraz kısık çıksa da, Berat sorumu gayet net duymuştu. Arabayı sağ çektiğinde, başımı pencere tarafına çevirdim. Okula gelmiştik. Tekrar ona döndüğümde, iki eli ile yüzümü avuçladı.
"Bak ben seni ilk gördüğümde kocaman gözlerine aşık oldum. Sadece bir kaç saniyelik ürkek bakışlarının hep benim olsun istedim." Alnıma bıraktığı öpücükle yutkunup, kalp atışlarımın normale dönmesini bekledim. Avuç içine bir öpücük bıraktığımda ellerini yanaklarımdan çekti. Hızla eşyalarımı toparlayıp, arabadan inip kapıyı kapattım.
"İkra." diye yine aynı ses tonuyla bana seslendi. Geçirdiğim küçük çaplı kalp krizinden sonra açık olan camdan ona döndüm.
"Hayatım da gördüğüm en güzel insansın."
Ve ben transa girdim. Yüzüme çarpık bir gülüş yayıldı. Berat'ın hayal meyal göz kırptığını hatırlıyorum. Arkamı dönüp, sarsak adımlarla okula girdim. Defterlerime sıkı sıkıya sarılmış yüzümde kocaman bir gülümseme vardı. Birinin önüme geçmesiyle başımı kaldırdım.
"Leyla?" diye konuştuğum da Leyla, Leyla değilde şuan Leyla olan bendim.
"İkra ne oldu sana böyle?" Gülerek sorduğu soruya, düşünmeden cevap verdim.
"Üzerimden Berat geçti." Leyla'nın kahkahası ile kendime gelmiştim. Etrafıma bakındım. Ne ara okula girmiştim ben?
"Yani öyle demek istemedim. Yanlış anlama sakın." Leyla gülümsemeye devam ederken yüzüm pancar gibi olmuştu. Ya ben ne aptal bir insandım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKRA -ASKIDA-
Chick-Lit"Oku! Yaradan Rabbinin adı ile! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle yazmayı öğreten Rabbin en büyük kerem sahibidir." (Alak,96:1-5) Oku! Yani İkra yazıyordu. Cümlenin tamamının altı bir kaç kere çizil...