Keyifli okumalar :)
Allah'a emanet olun :)
Uzun bir yolculuğun ardından Hindistan'a gelmiştik. Oradan tekne yardımıyla Maldivlerde bulunan Anantara Kihavah Villas'a gelmiştik. Ahşap zeminde ayaklarımın çıkardığı sesi dinlerken, güneşin tadını çıkardım. Biraz kenara kayarak tertemiz gözüken denizin dibine baktım. Tıpkı Berat kadar temizdi. Mavi ve huzurlu olması da bana Berat'ı hatırlatıyordu. Kolumun aniden tutulmasıyla irkildim.
"Düşeceksin İkra." Berat'ın korku dolu bakışlarına, ürkek bakışlarımla cevap verdim. Kenardan çekilip, ahşap iskelenin ortasında yürümeye devam ettim. İki adam valizlerimizi taşıyordu. Oval bir şekilde ahşap iskeleydi yürüdüğümüz yer ve etrafında ahşaptan yapılma evler vardı. Gökyüzü berrak ve ferahlatıcıydı. Ahşap iskelenin sonuna geldiğimizde, yardımcılardan biri kapıyı açtı. İçeriye girdiğimde beyaz ve ahşabın hakim olduğu ve karşı camdan kocaman okyanusu görmem küçük dilimi yutmama sebep olmuştu. Adamlar valizlerimizi bıraktıklarında, Berat onlara bahşiş verip, göndermişti. Resmen okyanusun ortasına kocaman bir otel kurmuştular. Yan tarafımda bulunan beyaz sürgülü kapıyı itelediğim de banyo olduğunu fark ettim. Parkelerin arasına gömülmüş küvete baktım. Ağzına kadar suyla doluydu ve üzerine gül yaprakları serpilmişti. Hemen zeminle sıfır olan bir havuz vardı. Parmak uçlarımda yükseldiğimde, havuzun aşağısında veranda gördüm. Galiba iki tane şezlong vardı. Buradan yine kocaman okyanusu görebiliyordum. Berat, beni büyük bir dikkatle izlerken, ürkekçe gülümsedim. Küçük holden başka bir odaya geçtiğimde yatak odası olduğunu fark ettim. Burasıda uçsuz bucaksız okyanusa bakıyordu. Kocaman beyaz yatağın üzerinde yine gül yaprakları vardı. Yatağın ayak ucunda olan koltuğa oturduğumda, Berat'ta yanıma oturmuştu. yorgunluk bütün bedenimi sararken başımı omzuna yasladım.
"Tek kelimeyle harika." deyi verdim biran da.
"Sen olmazsan bu kadar güzel olmaz." diye mırıldandığında, gülümsedim. Her defasında bazı şeyleri bana bağlaması hoşuma gidiyordu.
"Çok yorgunum." diye soluduğumda "Uyu biraz bende duş alıp, uyuyacağım." diye konuştu. Duş almak çok cazipti fakat parmağımı kımıldatacak takatim yoktu.
"Valizimi getirir misin?" Başımı omzundan çekip, yavru köpek bakışlarımı ona attım. Gülümsediğinde kısılan gözlerinde sadece bebe mavilerini görebiliyordum. Yanımdan kalkıp, odadan çıktığında "Rüya gibi." diye mırıldandım. Şalımı çözüp, bone mi çıkardım. Tokamı çıkardığımda saçlarımı ellerimle dağıtıp, saç diplerimin hava almasına müsaade ettim.
"Güneşlenmek istersen, veranda da güneşlene bilirsin. Yan taraftakiler seni göremez, arada duvar var." diye konuşarak odaya giren Berat'a başımı salladım.
"Yüzmek istersen de, havuza da girebilirsin. İlla denize girmek istiyorum dersen, gece birlikte gireriz." diye konuştu. Valizi açtığında gözlerim neredeyse yerinden çıkacaktı. Yerimden nasıl kalktığımı, valizin üzerine nasıl atladığımı hatırlamıyordum bile.
"Bakmaaa." Kollarımı açmış, valize yapışmıştım. Saçlarım yanlarımdan dökülüyordu. Altımdan bulunan dantelli iç çamaşırları, bikiniler ve gecelikleri valize kimin koyduğunu çok merak ediyordum. Bu valizi Elif ve Büşra hazırlamıştı ama hangisi bunu yapmıştı.
"Zaten bakamam üzerinde olmadığı sürece." Berat'ın göz kırpmasıyla, yanaklarımın kızardığını hissettim. Valizin üzerinden kalkarken kapağını dikkatle kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKRA -ASKIDA-
ChickLit"Oku! Yaradan Rabbinin adı ile! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle yazmayı öğreten Rabbin en büyük kerem sahibidir." (Alak,96:1-5) Oku! Yani İkra yazıyordu. Cümlenin tamamının altı bir kaç kere çizil...