15.Bölüm

5K 215 12
                                    


Keyifli okumalar. Allah'a emanet olun :)

Sabah ezanın sesiyle gözlerimi aralarken, yatakta gerinip, hızla toparlandım. Berat bütün gece uyumamıştı ve beni de uyutmamıştı. Nefesini boynumda hisseder gibi olunca sesli bir şekilde tövbe çekip, kafamı iki yana salladım. Dengemi bozmuştu iyice. Ezan bittiğin de, yataktan kalkıp, dağınık ve nemli saçlarımı toparlayıp, banyoya girdim. Suyu açıp önce yüzüme vurdum ardından niyet edip abdest aldım. Banyodan çıktığım da, Berat'ın nerede olduğunu merak ediyordum. Uykulu ve yorgun gözlerle etrafı tarayıp, feracemi aradım. Kapı girişinde ki feracemi giymek yerine dolaptan temiz bir tane çıkarttım. Tülbentimi de bağladıktan sonra seccademi elime alıp, kıble yönüne serdim. Ardından sabah namazının sünnetini kılmak üzere niyet ettim.

Önce başımı sağ çevirip, kendim duyacağım bir sesle "Esselamu aleykum rahmetullah" deyip ardından başımı sola çevirip tekrar kendim duyacağım bir sesle "Esselamu aleykum rahmetullah" dedim. Yüreğim de ki huzurla ellerimi semaya kaldırıp, içten dualar edip halimize şükürler ettim. Seccademi toparlayıp, sandalyenin üzerine koyduktan sonra odadan çıktım. Duyduğum bir sesle başımı sağ tarafa çevirdim. Kapalı olan teras kapısından Berat'ın sesini tam net duymıyordum ama Kuran-ı Kerim okuduğu kesindi. Biraz yaklaşıp camın arkasından ona baktım. Dizlerini bükmüş ayaklarının üzerinde oturuyordu. Rahlede ki Kuran-ı görünce tebessüm ettim. Evlendiğimde evimden alıp geldiğim Kuran-ı Kerimimdi. Kulağımı cama yasladığım da, sesini daha net duymuştum. Yasin suresinin bitmesine beş altı satır vardı. Yasin suresini ezbere bildiğim için nerede olduğunu anlamıştım. Okuduğu her bir harfe o kadar güzel duygular yüklüyordu ki olduğum yere çöküp, onu dinledim. Arada ismimi Arapçaya karışık söylüyordu fakat bu kadar güzel Kuran okuması ona bir kez daha aşık olmama sebep olmuştu. Berat'ın bu kadar güzel okumasının bir diğer nedeni bir zamanlar gittiği hafızlık okuluydu. İlerde çocuğumuz olursa çok şanslı olacaktı. Berat ona Kuran okumayı öğretirdi. İstemsiz bir şekilde kaşlarımı çatıp, ellerimi karnıma getirdim. Kafamda ve parmaklarımla yaptığım hesaptan sonra reglım bir hafta geciktiğini anladım. Kalbim hızla atarken hızla ayağa kalktım. O sırada Berat terastan çıkmıştı. Yüzümde ki farklılığı fark etmiş olmalı ki "Neyin var?" deyip gözlerini yüzümde dolaştırdı. Ne diyecektim? Olabilir miydi? Neredeyse her gece bu işi yapmıştık ve korunmamıştık. Yutkunup ne yapacağımı bilemez bir halde ona baktım. Son bir kaç gündür artan bir iştahım vardı. Baş dönmelerim yoktu belki de yeni olduğu içindi. Yanağım da hissettiğim bir el ile irkilip Berat'a baktım.

"Güzelim neyin var? Korkutma beni?" Endişeli gözlerle beni süzüyordu. Hiç bir şeyden emin değilken ona bir şey söylemek ve umut vermek çokta mantıklı değildi.

"Yok bir şeyim." deyip içten bir tebessüm ederek ona baktım. Gözleri hala endişeyle üzerimde dolanırken "Emin misin?" dediğinde başımı hızla aşağı yukarı salladım.

"Yorgunum biraz." deyip tekrar tebessüm ettiğim de "Seni fazla yoruyorum." deyip sırıttı. Az önce Berat ile şuan ki Berat arasında dağlar kadar fark vardı. Fakat şu bir gerçekti ben her iki Berat'ı da seviyordum.

"Sen namazını kıl. Ben sana kahvaltı hazırlayayım." deyip hızlı adımlarla merdivenlere yöneldim. Koşar adım merdivenlerden inerken "Yavaş düşecekdin." diye kızgın bir sesle arkamdan bağırmıştı.

Mutfağa girdiğim de, büyük bir heyecanla ellerim karnıma gitmişti. Şimdi ben hamile miydim? Ya da değildim... Nedense hamile olmadığımı düşünmek canımı fena halde acıtıyordu. Çaydanlığa su koyup, kaynaması için aygaza koydum. Kahvaltılıkları dolaptan çıkartıp, hızla masayı hazırladım. Kaynayan su ile çayı demleyip, sandalyelerden birine oturdum. Kalbim hala hızlı atıyordu. Gerçekten olabilir miydim? Kendi kendime gülerken "Valla delirmeye başladın sanırım." Berat'ın sesiyle ona döndüm. Abdest aldığından dolayı saçları hala nemliydi. Ve namaz kıldığı için eşofmanın diz kısımları hafif öne çıkmıştı. Dışarıdan biri Berat'ı böyle görse onun sadece yakışıklılığına bakardı fakat ben onun her halini neredeyse biliyordum. Gülümseyerek yanımda ki sandalyeye oturduğun da, yanağıma sulu bir öpücük bıraktı.

İKRA -ASKIDA-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin