Korku Evi - 31. Bölüm ♢Muerte ♢

15.1K 810 302
                                    

       

         Diğer odalara doğru yöneldiğimde kendimi korku oyununda hissettim. Korku oyunundan tek bir farkı vardı , o da tek canımın olması. Ölürsem bir daha canlanıp devam etme şansım yoktu. Bundan dolayı çok dikkatli olmalıydım. Ciddi ciddi korku oyunlarındaki akıl hastanelerinde gibiyim. Işıklar yanıp sönüyor ve ışıklar ise mavimsi beyazımsı bir renk olduğu için hiç de sırıtmıyordu. 

         Sıradaki odaya ilerlediğimde boş bir odayla karşılaştım. Herhalde anahtar gibi bir şey bulmam lazım bu gezdiğim odalarda çünkü o kilitli olan odalara girmem lazım. Bu odaya baktığımda ise anahtar gibi bir şey görmüyordum. '' Anahtar falan bulmam gerekiyor mu ? Yoksa sadece seni bulmam mı gerek ? '' diye sordum. Şimdi boşu boşuna anahtar aramayalım. Mazallah ölürüz falan. '' Bunun cevabını verirsem beni bulman kolay olur. '' dedi. Ya hayır yani cevabı versen öleceksin sanki. Madem sen de benim kurtulmamı istiyorsun direk yerini söyle bitsin bu işkence. 

         Koridorda ilerlerken karşımda yaratık gördüm. İşte şimdi SIÇTIM. O bana bakıyordu , ben ona. Hızlı koşuyorlar mı yada yürüyorlar mı hiçbir fikrim yok. Beni yiyecekmiş gibi baktığını gördüğümde hızla arkamı dönüp koşmaya başladım. Gidebileceğim tek yer o az önceki boş odaydı. Oraya doğru koşup kapıyı kapattım ve arkasına odada bulunan yatağı ittirdim. Evet bahsetmedim herhalde yatakları da var. Kalbim yerinden fırlayacakmış gibi atıyordu. Sanırım çok hızlı koşamıyorlar ve çok fazla da güçlü değiller. Fakat ben böyle her seferinde karşılaştığımda bu odaya doğru mu koşacağım ? 

          Odada ittirdiğim yatağın altında bir şey fark ettim. Sivri bir cam parçası gibi bir şey buldum. Çok güzel şimdi de Supernatural'da ki gibi yaratık avlayacağım. Kapının önünden gitti mi göremiyorum. Hani güvenemiyorum karşıma da çıkabilir. '' Bu yaratıkları geçmek için onları öldürmem mi gerekiyor ? Yoksa zayıf bir yönleri var mı ? '' dedim. Hayır yani niye öldüreyim. Burada bir tek insan benim başka kime zarar verebilirler ki ? 

         '' Onları öldürmen gerekmiyor. Yaralamak onları durdurmak gibi bir şey. Vücutları birbirlerine bağlı çalışıyor. Sağ bacağını yaralarsan sana doğru gelemez. Çünkü sağ bacağı yaralanırsa sol bacağı da hareket edemez. Dediğim gibi vücutları birbirleriyle bağlı çalışıyor. Fakat acı çektiklerinde sesleri o kadar tiz ki diğer arkadaşlarını çağırmasına yeter.'' dedi. En azından katil olmayacağım ha ? İyiymiş. O zaman korkmanın mantığı yok bacağına sapladığım anda otomatik olarak sol bacağıyla topallayarak beni yakalamaya çalışamaz. Fakat bir yandan da bağırmamasını sağlamalıyım. Elimle kapatırsam işe yarar bence. '' Elimle kapatırsam ağızlarını birbirlerini çağırabilirler mi ? '' dedim. Ne olur ne olmaz soralım yani. Şimdi ölürsek geri dönüşü yok. '' Bunu denemeden öğrenemezsin değil mi ? '' dedi. Bu ne şimdi ? Güzel kardeşim neden söylemiyorsun ? Ya ölürsem ne olacak ? Bunlar çok ayıp şeyler. 

         Yatağı olduğu yere geri ittirdim ve yavaşça kapıyı açmaya hazırlandım. Daha bu katta görmem gereken 17 oda var. Çok üşendim şimdi ama kurtulmak için üşengeçliğimi yenebilirim. Kapıyı açtığımda kafamı uzatıp sağıma soluma baktım. Şimdi boşu boşuna yaralamayalım yaratığı. Baktığımda yaratığın gittiğini gördüm. İşte odalarda görmek istediğimiz yaratık modeli. Hepsi böyle olsa fena olmaz bence. 

        Sırada ki odaya doğru yöneldiğimde içeride 3 kişi olduklarını gördüm. Bir de şu anahtar olayı var. Bana hiçbir şey söylemedi. Bu demektir ki ne olur ne olmaz anahtar aramam lazım. Sonra bir de anahtar ihtiyaç olduğunda tekrar dolaşmak zorunda kalmayalım. Kapıdaki küçük pencereden içeride anahtar var mı diye baktım. Allah'a şükür yoktu. Olsa içeridekileri yaralayana kadar beni çoktan öldürürlerdi. 

        Yavaş yavaş diğer odalara doğru adımımı attığımda karşıma baktım ve o an içimden küfür ettim. Az önce beni kovalayan yaratık ya da başkasıdır. Bilemiyorum birbirlerine çok benziyorlar. Bana doğru yavaşça geliyordu. Ulan be Melisa kendini öldürmeyi bile beceremedin yaratığı nasıl yaralayacaksın ki. Yaratık bana doğru geldiğinde eğilip kolunun altından geçerek arkasına geçtim. Daha sonra ise ağzını elimle kapattım ve önce koluna sonra ise bacağına cam parçasını sapladım. Nefesi çok soğuktu. Daha sonra ise yaratık felçli Ali Rıza Bey gibi yere yığıldı ve sadece kafasıyla gözlerini oynatabiliyordu. Bağıramıyordu bile. Demek ki bu kadar vücutları birbirleriyle bağlantılı. Yalnız az önce efsane bir taktik geliştirdim. Kendimi Dean Winchester gibi hissediyorum. Hepsinin zeka seviyesi az önceki yaratık gibiyse hepsini böyle yaralasam aralarından rahat bir şekilde geçebilirim. Az önce efsane bir taktikte belirlediğime göre artık korkmama gerek yok.

       Koridorlarda kendimi kraliçe ilan etmişcesine ilerliyordum. Odalarda birden fazla yaratık varsa cesaret edip giremem. O kadar yürek yemedim canım. Daha sonra diğer odaya baktığımda odada bir tane yaratık olduğunu fark ettim ve o yaratıkta yüzünü duvara dönmüştü. Hayır anlamıyorum ne var bu duvarda ? Neden bakarsınız ki ? Yaratığın arkasından yaklaşıp yine aynı taktiği uyguladım. Önce ağzını kapattım sonra ise koluyla bacağına cam parçasını sapladım. Sonra ise yaratık yere doğru yığıldı. Yaratığa bakarken kanlarının renginin çok farklı olduğunu fark ettim. Kanları beyazdı. Daha sonra ise kafamı kaldırıp duvara baktığımda ise şu yazı vardı ; 

      '' Muerte. ''


Not: Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yorum olarak belirtebilirsiniz.

Korku Evi #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin