Duvarda gördüğüm yazıyı anlamaya çalışıyordum. Hangi dil olduğunu bile bilmiyordum. Sadece ben duvara bakıyordum , duvarda yazan yazı ise bana bakıyordu. '' Muerte ne demek ve hangi dil ? '' diye soru yönelttim. Yazıya dikkatli baktığımda yazının kanla yazılmış olduğunu anladım ve yeni yazılmış olmalı ki elimi dokundurduğum zaman parmaklarım kan olmuştu. '' Muerte İspanyolca 'ölüm' demek. '' dedi. Ölüm mü ? Hayır yani böyle güzel güzel gidiyorduk ağzımızın tadı kaçtı şimdi ya. '' Bunu kim yazdı ? '' diye soru sordum. Çok geçmeden cevap alacağımı umuyordum ve umduğum doğru çıktı. '' Onun adı 'Mensajero de la Muerte'. Bizim dilimizde 'Ölüm Elçisi' demek oluyor ve inan bana onunla karşılaşmak bile istemezsin. O buradaki yaratıklardan çok daha zeki , aynı zamanda çok daha hızlısı ve daha büyüğü. Yani buradakilerin gelişmiş versiyonu diyebiliriz. '' Tekrar köşeme mi çekilsem diye düşünmüyor da değilim.
'' Peki sen onunla karşılaştın mı ? ''
'' Ben onu gördüm ama şanslı olduğum için o beni göremedi. Yoksa ben şimdi yaşıyor olmazdım. ''
Şimdi böyle anlatınca daha çok korktum ben ya. Son 15 oda. Şimdi başka bir odaya giriyorum. Taktiğim belli bundan dolayı o yaratıklardan korkmuyorum ama Mensajero de la Muerte'den korkuyorum. Onunla karşılaşmadan bu kadar korkuyorsam karşılaştığımda ne yapacağım bilmiyorum. Girdiğim oda boş olduğu için şanslıydım. Odada anahtar var mı diye baktım ve anahtarı bulmuştum. Büyük ilerleme kaydediyorum.
Daha sonra ise odadan dışarı çıktım. Koridora doğru baktığımda boş olduğunu gördüm. Yavaş adımlarla ilerlerken arkamda soğuk bir nefes hissettim. Arkamı döndüğüm zaman karşımda yaratıklardan birini gördüm. Uzun tırnaklarını boynuma geçirmişti ve boynum çok acıyordu. Sanki bir bıçak saplanmış gibi ve inanın bana o hissi biliyorum. Hemen elimdeki cam parçasını koluna batırdım ve boynuma sapladığı tırnaklarını zorlukla çıkarttım. Daha sonra ise az önce ki boş olan odaya gittim ve kapıyı kapatıp yere oturdum. Boynum aşırı derecede acıyordu. Sanki tırnaklarıyla zehir salgılamıştı. Yakında delireceğim. Burası bildiğin tımarhane. Ayrıca çok fazla uykum var. Yatağı kapıya doğru ittirdim ve daha sonra ise olduğum yere yatıp uyumaya başladım.
...
Ohh be. Dünyalar varmış. Uzun süredir uyumadığım için bu duyguyu unutmuşum. Yatağı olduğu yere geri ittirdim ve daha sonra koridora doğru yöneldim. Dün bana tırnaklarını geçiren yaratık yerde yatıyordu. Yanından geçerek diğer odaya doğru yöneldim. Odanın kapısını açtığımda yine aynı yazıyla karşılaştım. '' Muerte. ''
Tamam abi anladık ölüm elçisisin de her tarafa yazma sonra korkuyoruz. Artık farklı bir yer görmek istiyorum. Direk üst kata çıkmak istiyorum. Belki odaları falan daha farklıdır.
'' Sana bir iyilik yapacağım. Bu katta görmen gereken bir şey kalmadı. Üst kata çıkabilirsin. ''
Bunu duyar duymaz koridorda dans etmeye başladım. Sonunda bir torpil geçti bana. Sonuçta burada aklı olan 3 kişi varız. Diğeriyle konuşacak değil ya. Yukarı kata bir seviçle çıktığımda hem bir hüzünle karşılaştım hem de bir umduğumla karşılaştım. Evet umduğum doğru çıktı. Odaları farklı fakat daha kötüsü. Burada ki odaların kapısı hapishanedeki gibi ve hepsinin kapısı açık. Eğer ölüm elçisi ile karşılaşırsam kaçıp kurtulma şansım %1 . Yeni bir katta , yeni bir odalarda umarım her şey daha farklı olur...
Not : Arkadaşlar duyuruyu okuyan bilir hastalığımdan dolayı yazamadım. Özür dilerim tekrar. Ayrıca bana hastaysan hastasın yaz artık diyenler oldu. Hasta hasta iyi bir bölüm yazamayacağımı bildiğim için yazmadım. Ondan dolayı bölüm geç geldi. Geçmiş olsun diyen herkese teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korku Evi #wattys2016
HorreurBir daha girmeye cesaret edebilir misiniz? Yıllardır boş olan bir ev. Bu eve giren herkes esrarengiz bir şekilde ölüyor.Kasabadaki birkaç kişi bu eve girdi fakat bir daha bulunamadılar. Peki sen girmeye cesaret edebilir misin? Ölümü göze alabi...