26- Hayatın son noktası mı?

474 62 12
                                    


Ömer ile Sıla konserine gitmiştik ve tüm gece deki gibi eğlenmiştik. Ömer mükemmel bir dosttu. "Çok eğlendim çok teşekkür ederim." dediğimde sırtımı sıvazladı. "Başak bu olanlarda birazda benim payım var sana çok zarar verdim." dediğinde anlamadım ne demek istediğini. "Ömer ne diyorsun sen hep bana yardımcı oldun." dediğimde omzumdan tuttu ve derin bir nefes aldı.

"BAŞAK AZRA NIN YAŞADIĞINI BİLE BİLE SENİN BURAK LA OLMANA İZİN VERDİM."

Ne diyeceğimi ilk dakika kestiremedim ama vücudum benden bağımsız harekete geçti. Bu duyduklarımı belki bir kaç gün önce duysam tepkim çok farklı olurdu ama Burak ın yaptıklarından sonra bu beni yaralamadı bile. "Neden peki? Neden bana en ufak bir şey söylemedin?" dedim gayet doğal bir ses tonuyla. "Burak nasıl desem o yıllarını görsen Başak bana hak verirdin. Azra ile gezerken bile bir farklılaşıyor. Gözleri hareketleri çok değişik." dediğinde hazmetmeye çalışıyordum. "Hayat dolu mu?" dedim. Yüzü buruştu ve hareket etmem için omzundan tutarak öne doğru hafifçe itti. "Hayır bu hayat doluluğun yanından bile geçmiyor güzelim. Ne demek istediğimi anlayacaksın. Artık ona yardım etmeyeceğim. Bunu kendi görmeli." dediğinde onu onayladım. Burak biz ne dersek diyelim onu dinleyecekti ve bize düşen şey sadece izlemekti. Sonuçta ben her zaman çekemeyen eski kız arkadaş olacaktım. Hem Burak isteseydi benimle kalırdı o kadına dönmezdi ilk fırsatta.

Ömer beni eve bıraktığında teşekkür ettim ve yukarıya çıktım. Bu gece gerçekten eğlenmiştim. Bana oha ne çabuk atlattı,kıza bak aşık değil miydi yalan mı söylüyordu acaba diye düşünebilirsiniz ama hayat sadece Burak tan ibaret değildi ki. Yani insanlar aşk acısı çektiklerinde suratlarını asıp hayatının ger kalanını somurtarak geçiremezdi ki. Bu çok saçma değil miydi sizcede? Mutsuzluk hayat boyu hastalık gibi ya da parçaymış gibi taşınacak bir şey değildi. En azından ben böyle yaşamayacaktım. Korkularımın ya da duygularımın kalbime saplanan acılar olarak beni olmadığım bir insan haline getirmesine izin vermeyecektim. Doğamda yoktu bu ve ben sonradan bu kendime huy edinmeyecektim. Düşüncelerimi kapı böldü. Ömer de neyimi unutmuştum acaba?

"Yine neyi unuttum Ömer?" diyerek kapıyı açtığımda karşımda Ömer değil Burak vardı. Gülen suratım durunca elindeki kutu dikkatimi çekti. Onda olan eşyalarımdı büyük ihtimalle. Ne diyecektim sağol ya onlara çok ihtiyacım vardı mı? Ah daha güzelini buldum. Sevgilin görmeden iyi ki getirdin yıldızlı pekiyi. Oscarlıksın sakın kendine haksızlık etme de seçenekler arasına koyulabilirdi. Ama ben zekisi yine onlardan birini seçmeyip doğaçlama takıldım.

"Onlar eşyalarım mı?" dedim. Sadece bana bakıyordu. Bir evet desen bende kendimi kötü hissetmesem diye sorsam sanırım acizlik belirtisi olurdu. "Hayır." dedi. E eşyalarım değilse neydi? "Ne o zaman?" dedim merakla . "Sipariş ettiğimiz çikolatalar geldi isviçre den." dediğinde onu sipariş edişimiz geldi aklıma. Ben bir kutu sipariş yeter demiştim ama Burak tabiki en büyük boyunu istemişti ve kutu sayısına on yazdığında gözlerimi pörtletmiş onu deli gibi öpmüştüm. Bunlar aklıma gelince burnumun sızlamasına engel olamadım ve almakta tereddüt ettim. "Beni içeri davet et." dedi bana ama bunun sağlıklı bir fikir olduğunu düşünmüyordum. "Müstakbel nişanlının yanlış anlamasını istemem." dedim kırgınca. "Ya da etme." dedi ağzı sağa sola kayar gibiydi ve içeri geçti. Dengesizdi sanırım içmişti.

Salonda sehpanın üzerine koyulan çikolatalara gülsem mi ağlasam mı bilemedim ama Burak normal değildi bunu daha net anladım. "Burada oturman yanlış." dediğimde kahkaha attı. "Burada oturmam yanlış öyle mi? Ne oldu Ömer duyarsa kızar mı?" dediğinde cidden Ömer in tarif ettiği gibi gözleri kan çanağıydı ve yorgun duruyordu. Her zaman ki tazelik yoktu bedeninde. İki de bir ağzını ıslatma ihtiyacı duyuyordu. Uyuşturucu ile ilgili katıldığım seminerdeki maddelerin çoğunu bedeniyle onaylamıştı Burak. Bunu direk sorarsam bana cevap vermeyecekti ya da sinirlenecekti ama sakin yaklaşırsam ona yardımcı olabilirdim.

"Sakin ol Burak öyle demek istemedim." dediğimde kahkahasına devam etti. "Başak gel .." dedi ve elini uzattı. Korkuyordum ama bunu belli edersem yanlış yollara girebilirdik. Uzattığı eline tereddütle yaklaştım ve tuttum. Beni kucağına çekti ve oturduğumda sımsıkı sarıldı. "Kokunu özlemişim." dedi yarı uykulu sesle. "Kendinde değilsin." dedim sesim titreyerek. "Bu gece ki cesaretimi Azra ya borçluyum. Buraya asla gelmezdim ama Azra nın bana verdiği cesaretlendiriciler işe yaradı." dediğinde emin oldum. O tekrar kullanıyordu. "Sen bırakmıştın Burak ne güzel temizdin." dediğimde gözlerimden akan yaşları görmesi umurumda değildi. "Sen beni bıraktın." dedi haklıymış gibi. Sinirlerimi zorlanıyordu ama o şuan iyi değildi. "Azra ile olacaktın." dedim sakince. " Kafam en karışık dönemdeyken sen beni bıraktın. Korktun kaçtın Ömer e..." dedi ve beni sıkabildiği kadar sıktı . "Ömer ve ben diye bir şey yok." dediğimde gözlerinden yaşlar aktı. "Benim ol Başak tekrar."

Kendinde olsa eminim böyle şeyler söyleyemezdi. Onun doğasında ne vardı anlayamıyordum ama ben ve Azra arasında bile kafası net değilken istemiyordum. "Beni seviyor musun?" dedim tereddütle. Yüzüme baktı ve kahkaha attı. "Bütün kızlar neden aynısınız? Azra hala beni seviyor musun diye kafamın etini yiyor sen aynı şeyi istiyorsun? Ne fark eder? Seviyorum desem şu kanepede benim olacak mısın?" dedi dalga geçer gibi. "Evet ." dedim gözlerinin içine bakarak. Çok ciddiydim. Benim için sevgi bu kadar önemliydi. "Yalan söyleme bana!" dedi sinirle. "Tüm benliğimin üzerine yemin ederim ki gerçek bu." dedim bende tüm içtenliğimle.

"SENİ.." dediği an kapı çaldı. Gözlerime baktı ve dikkati dağıldı. "Kim?" dedi. Ne bileyim gözlerimi kapının ardına mı bıraktım demek bana yakışmazdı. Üzerinden kalkıp kapıya yöneldim. İçimden Ömer olmasın diye dua ediyordum. O olursa Burak sakin olmazdı ve gecenin bir yarısı rezil olmak istemiyordum komşulara. Kıza bak iki oğlanla kombo yapacakmış deseler valla taşınmak zorunda kalırdık.

Kapıyı açtığımda karşımda Azra yı beklemiyordum. O nereden biliyordu burayı ve sanki kırk yıllık üst komşum gibi habersiz nasıl gelebiliyordu? "Tatlım Burak ı almaya gelmiştim." dedi çok lakayt bir şekilde. "Azra?" dedi Burak arkamdan. "Aşkım nerdesin sen?" dedi kız sanki dert yakınırmış gibi ama nasıl relaks. "Azra git buradan!" dedim tüm sinirime yenik düşerek. "Meraklı değilim senin evine." dedi bana ama bu beni durdurmak yerine ateşlemişti. "Burak falan yok sana defol! " Burak a döndüm. "Sende gitmiyorsun bu gece benimlesin!" dedim. Burak ın dudakları yukarı kıvrılmıştı. "Ah tabi kocacığım." dedi beni alaya alarak. "Sen beni nasıl durduracaksın peki?" dedi kız sırıtarak. "Polisi ararım ve senin bağımlı olduğunu söylerim ve malını saklarken daha dikkat etmelisin. Ayakkabıya sarmak kaldı mı?" dedim ayağındaki tozları göstererek. Yüzü alıp verirken kapıyı yüzüne kapadım. Arkamı döndüğümde Burak bana otuz iki diş sırıtıyordu. Sinirden ne var der gibi kafam salladım. Güldü ve beni güldürecek cümleyi sarfediverdi.

"YİNE BERABER UYUYACAĞIZ."




HAYALLER XXL HAYATLAR XXSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin