33-Ölüm imkansızı bile birleştirir

539 52 10
                                    

"UZUN BİR RÜYADAN UYANDIM. NE DEMEK İSTEDİĞİNİ İNAN ÇOK İYİ ANLADIM. LÜTFEN BENİ YALNIZ BIRAKIR MISIN?"
Bunlar son sözlerimdi ve biliyordum beni bir daha göremeyecekti.

3 YIL SONRA KIBRIS...

Hayatımın dönüm noktası olan günün ardından arkama bakmaktansa önüme bakmayı tercih ettim ve üç yıl boyunca İstanbul a uğramadım. Geçen yıl okul bittikten sonra burayı sevdiğim için burada işe başladım. Aslında gidecek yerim olmadığı için burayı sevmek zorunda kaldım. Tüm hayatım istemediğim halde baştan sona değişmişken bulduğum ahengi bir daha kaybetmek işime gelmedi. Ailem bu duruma ne kadar üzülse de seslerini çıkarmadılar. Onlar soru sormaktan bense cevaplamaktan kaçındığım bir ton soruları dolaplara kitlemiş anahtarını yutmuştum. Ömür boyu saklı kalsalar bile açmak içimden gelmiyordu. Eskiden neşelerim saçlarımı geçer etrafıma yayılırdı. O anları elimden alanlara bir şey söylemek gelmiyordu içimden. Ben ben değildim. Duruşumla ,gülüşümle özgüvensiz ama mutlu kız gitmiş yerine özgüveni tam ama buz kadar soğuk bir kadın gelmişti. Boyanmış hayalleri buza kaplanmış,erimiş ve bozulmuş bir resim kaldı geriye içimde. O günleri anımsamayı yasak etmek geleceğim için iyi kalbim için kap kara bir his bırakmıştı.
    Hastaneden çıkınca arabama binmek için otoparka dolaştım. Ablamı arayacaktım eve gidince. Cadı Hayat ile görüntülü konuşmak istiyordum. Bu arada ablamlar da annemlerin yanına gitmişti ve Tekirdaģ da babamın işleri çok iyiydi. Nişantaşı ndaki evi satmak zorunda kalmamışlardı ve İstanbul dada bir evimiz kalmıştı. Annem için çok sevinmiştim. O evin annem için hissettirdiklerini biliyordum çünkü. Ablamlarda tüm borçlarını kapatmış ev parası biriktiriyorlardı. Gerçi onlar daire alsa bile babamın Hayat ı gözünün önünden ayıracağını sanmıyordum.
   Telefonum çalmaya başlayınca yüzüm aydınlandı.Aslı arıyordu.  "Canım?"dedim en samimi tonumla. "Başak."Aslı ağlıyordu. "Aslı ne oldu iyi misin? " "Hiç iyi deģilim." Hüngür hüngür ağlıyordu. "Ne oldu söylesene.!"dediğimde  "BAŞAK. SABAHA KARŞI BERRİN KAZA YAPMIŞ. BERRİN İ KAYBETTİK." Başımdan bir kove kaynamış suyu dökseler belki bu kadar canm yanmazdı. Ömer ve o. Deli gibi seviyorlardı birbirlerini ve bebek için evlenmek istiyorlardı. "Ben geliyorum."dedim ve elim ayağım titrerken ne yapacağımı bilemez halde oraya buraya koşturdum.
   
     6 SAAT SONRA İSTANBUL
  Ömer ve Berrin in yaşadığı evi ilk defa bu şekilde görmeyi asla hayal etmemiştim. Düğünlerine gelmeyi planlıyordum. Gelecek evlerini ziyaret edecek ve bana sitem etmelerine izin verecektim. Bu şekilde bir kavuşma olmayacaktı. Evin önünde durmuş öylece eve bakıyordum . İki katlı şirin evleri ve bahçelerindeki sarmaşıklarla tam Ömer ve Berrin in eviyken bu son yakışmadı. Ömer ne durumdaydı acaba? Onu görmeye kendi hislerimi yok sayıp onu teselli etmeye gücüm var mıydı? Ben o kadar dik durabilir miydim?
    "Sen!"diye arkamdan şaşıran sesi tanıyordum. Yavaşça arkama döndüm  ve bıraktığım zamandan biraz değişmiş olan Sarp ile yüz yüze geldim. "Aslı seni çok özledi."dedi inanamazca. Bende onu çok özlemiştim. Buradaki hayatıma alışmamak adına kendimi teskinler ederken bulmak şimdiden kendimle savaşacağım hissini doğuruyordu.
  "Gel buraya çaylak."dedi ve beni sımsıkı sardı. Sarp her zaman soğuk gibo dursada bana sıcak bir yan kesinlikle bırakıyordu. Bu içten içe hoşuma gidiyordu ve Aslı nın ileride neyi olursa olsun bu adamı arkadaşım olarak görmek her zaman mutlu edecekti beni. "Nasılsın Sarp?"dedim. "Berrin hepimizi şok etti. Nasıl olduğumu bile bilmiyorum."dedi ve kollarından çıkıp beni sürüklemesine izin verdim.  "Aslı geleceğini düşünmüyordu. Delirecek."dedi ve evin kapısına sürükledi.
   İçeriye girdiğimde ev çok kalabalıktı. Taziyeler,feryatlar falan içimi tuhaf bir çıkmaza sokmuştu. Hayatta daha kötü ne olacaktı ki Ömer için? "Ömer nerede?"dedim Sarp a. "İçerideler. Oraya gidiyoruz zaten. "Dedi ve beni yukarıya çıkarmaya başladı. Pembe bir oda kapısı ve kapının camı Berrin ile Ömer in resmi yansıtmalı. Burası odalarıydı sanırım. İçimde yağmur yağmış ,güz kendini geri çekmiş hissi dolanmaya başlamıştı. Gözyaşlarımı nasıl tuttuğuma zaten hayret ediyordum. Dik durmalıyım düşüncesiydi sanırım.
   Kapıyı açıp içeri girdiğimizde duraksadım . Ömer ölü gibi gözünü bir noktaya dikmiş yatıyor, Aslı öylece duruyordu. Köşem koltuğunda nabzımı hızlandıran ,girip girmemekte tereddüte düşeceğim Burak oturuyordu. Berrin ve Ömer adına girmem doğru olacak diye düşündüm ve girdim. Aslı beni görünce sevinci yüzünden okunuyordu ama duru bir sarılmayla noktalamıştı. Onlar Berrin ile benden daha çok vakit geçirmişti. Son üç yılları beraber geçmişti. "Başak gelmişsin."dedi. "Tabiki geleceğim. O benimde sevdiğim arkadaşımdı."dedim kısık bir sesle. Ömer put gibi yatıyordu. Yatağın diğer tarafına gidip dönük olduğu tarafa oturdum. Gözlerini bana kaldırdı. Tek kelimeyle ;Yıkılmıştı.
   "Dediğini yaptı. Seni bile bu eve getirmeyi başardı."dedi ansızın. Bunu bekliyormuşum sanki. Başından beri tuttuğum gözyaşlarımı salıverdim. "Niye bu kadar geç kaldın Başak?"dedi yakarır bir şekilde. "Özür dilerim."dedim. Yatakta doğruldu ve bana sımsıkı sarıldı. Bende ona sımsıkı sarıldım. İkimizde hüngür hüngür ağlıyorduk ve benim birazdan sümüğüm balon olacaktı. "Son zamanlarda senden bahseder olmuştu. Çok özlediğini söyleyip duruyordu."dediğinde ağlamam dahada şiddetlendi. "Konuşma günümüzü kaçırmıştım bu hafta ve içim rahat değildi."dedim.
   Ömer ile sakinleştikten sonra köşem koltuktan seyredildiğim hissi beni tedirgin ediyordu. Üç yıl olmuştu. Bakmayı yasaklamıştım resimlerine. Evlenmemişti onu biliyordum ama evlenmeyecekse beni uzaklaştırmak için süper bir yoldu. İyi oynamıştı cidden. Başka şeylere vermeliydim dikkatimi. "Ömer aşağı inelim. Dolaşalım mı?"dedim ne kadar süredir burada yattığına dair bir fikrim olmadan. "Olur."dedi ve elinden tuttum. Ayağa kalkarken Burak ta ayaklandı. Hiç bir şey söylemeden odadan çıktı ve hayatımdan yok olduğu gibi odadan da yok oldu.
  Ömer ile koruda dolaşırken ruh gibiydi. Sessiz olmasını kabul edemiyordum. Berrin ve o sürekli atışıp neşeli halleriyle kalmışlardı aklımda. Şimdi ise Berrin gitmiş Ömer neşesini kaybetmişti. "Burak sen gittikten sonra mahvoldu."dedi boşluğa bakarak. "Kendi istedi bunu."dedim. "Hayır. Azra ile evlendirmek istedi babası. O çok zor durumda kaldı. Seni çok özledi. İçti,sıçtı,dağıttı ama Azra ile evlenmedi. "Dediğinde canım eskisi gibi yanmaya başladı. "Ömer. Bizim hikayemizin üzerinden yıllar geçti. Ben atlatmak için çok savaş verdim. Rica ederim onunla ilgili konuşmayalım."dedim. "Berrin ile bir saat önce hiç ölmeyecekmiş gibi kavga edip sevişmiştik. Aklımın ucundan bile geçmedi beni bırakacağı ama bak sonumuza. Sende izin verme buna. "Dedi gözleri tekrar yaşarırken.
   
   Daireme geldiğimde öğrencilik yıllarım aklıma geldi. Burada yaşadıklarım,burada kaybettiklerim,burada dağılışım. Nasılda özlemişim en çok zarar gördüğüm yer olsa bile. İnsan mutlaka geri dönüyormuş en çok yara aldığı yere. Bana İstanbul deseler kayıp diye adlandırırım. Kimsesiz bir kayıp .Dünyanın neresinde olursam olayım İstanbul adı geçtiğinde hüzün dolar içime.
  Bakkalın numarasını çevirince ergenliğin doruğunda olan çırak açtı telefonu. "Başak abla?"dedi bizim evin numarasını unutmadığını belli eder biçimde. "Nasılsın?"dedim. "İyiyim ablacıģım. Özlettin hemde çok."dedi yağız bir delikanlı havasında. "Sende özlendin."dedim hüzünle. "Ne getireyim abla söyle."dedi. "Bir malboro light ,bir kutu kahve ve bir kutu süt tozu. Bir tanede bitter tablet getirir misin?"dedim. "Tabiki abla ne demek? On dakikaya kapındayım."dedi ve kapattık. Eskiler geldi aklıma. Şimdi arkamdan Burak çıkıp ne geveze çırak? Diyecek ya da telefon çalacak ve 'Güzelim sigaran var mı?'diyecek.
  Gözlerim sulanırken niye gelmediğimi daha iyi anlıyordum. Burayı ziyaret edersem hep böyle olacaktı. Ben anılara tutunup bulunduğum yerden memnun kalmayacaktım. En iyisi şu cenaze işleri bitsin hemen defolmaktı buralardan.
   Kapı çalınca dedim çırak ne hızlı? E artık o bir delikanlı. Kapıyı açınca karşımda duran kanlıdeli çırak değildi. Acılarımın sebebiydi. Yüzümü tararcasına bakışları ve benim çekilemeyen bakışlarım. "İçeri girebilir miyim?"dedi eskisi gibi sağlam davetkar sesiyle. Ev dolu mu desem acaba? Niye giriyorsun da olabilir? Ben dışarı çıkabilir miyim mükemmel bir cevap olurdu. Tabi ben ne yaptım ? O cevapları kafamda kurup sadece içeri girmesi için kenara çekildim.
  Kokusu hiç değişmemiş. Keşke değişseydi. O zaman bu kadar özlediğim dank etmezdi kafama. Sahi biz neden bu kadar aşıkken beni terketmişti evlenmeyeceği bir kadın uğruna? Tam kapıyı kapatacakken kapıya biri ayağını koydu. Tövbe Azra mı bastı acaba bizi? Yemin ederim hiç çekemem o sinir bakışlarını. İnstagramını stalklarken daha da nefret ettim ondan yıllarca.
"Abla kapama kapama!" Ah çırakmış. Kapıyı açtım ve gülümsedim. "Kusura bakma. Ayağına bir şey oldu mu?" Dedim. "Yok iyiyim. Siparişlerin abla."dedi ve poşeti uzattı. "Borcum ne kadar?"dedim. "Otuz lira."dedi. Cüzdanımı almaya gittim ama Burak erken davranıp parayı vermişti. "Üzeri kalsın."dedi. "Gerek yok ben veririm."dedim. "Ne önemi var?"dedi. Çırak bana baktı. "Başak abla erkek arkadaşın mı?"dedi bozuk bir şekilde. "Yok canım. Unuttun mu ben seni alacağım büyüyünce."Dedim ve gülümsedim. "Biliyorum büyümeyi bekliyorum."dedi ve ansızım kollarını sardı bana. "Bir daha gitme buradan. Siparişlerin ,harçlıkların hiç tadı yok sana çikolata ısmarlamayınca."dediğinde sırtını okşadım. "Alara ile çıkmıyor musun sen? Beni mi kandırıyorsun yoksa?"dedim gülerek. "Abla ama onlar seninle evlenmeden önce hazırlık."dedi ve güldük. "Iyi akşamlar."dedim. "Görüşürüz."dedi ve kapıyı kapattım.
   Burak bana bakaken rahat olmak için poşeti mutfağa götürdüm. "Kahve içer misin?"dedim. "Olur."dedi kapının pervazından. Su ısıtıcısını çalkalayıp su koydum ve bardakları indirip yıkadım.
  "Berrin in ölümüne inanmak çok zor."dedi. "Evet. Ben sanki bir yerden çıkacakmış gibi hissediyorum."dedim. "İnsan ölümlerden sonra kendini bir kez daha sorguluyor."deyince dudaklarım hafifçe tebessüme bulandı. "Evet. Ölüm imkansızı bile birleştiriyor."dedim.
   Ne ara tezgaha karşıma dikildi bilmezken ellerini iki yanıma siper etti ve burun buruna geldik. Nefesimi kontrol edemezken o sadece gözlerime bakıyordu.
  "BEN SEN GİDİNCE.."dedi ve duraksadı. Lanet kalbim yıllar sonra bile aynı salaklığı göstermemeliydi. Son söylediği kelime beni ona daha çok çekerken öpse karşılık veririm hissi delirtiyordu.
" ... ÖLDÜM."dedi.

HAYALLER XXL HAYATLAR XXSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin