15(Ankara)

2K 144 11
                                    

Özlem, hayatımın vazgeçilmez duygusu olmuştu artık... Zaman ve mekan değişsede bu duygu değişmez oldu bende.. Aile özleminden sonra Ona olan özlemimde derin yaralar açtı bende... Hergün gözünün önünde olan birini özlemek ne tuhaf değil mi? Özlüyordum , sıcak gülümsemesini, masum bakışlarını, hoş sopeti ama artık bunlardandı mahrumdum... Şimdi ise ne görüyordum onu nede duyuyordum.Uzaklaşmak en iyisiydi benim için belki unutamazdım ama alışırdım maviliklerinde kaybolduğum adamın, yokluğuna alıştırırdım benliğimi..

Otoparkta ağladığım zaman Ahmet amca gelmişti. Şaşkın bir ifade ile ne olduğunu sormuştu bana sesindeki şefkat daha çok ağlamamı sağlamıştı... Keşke dedim o an, keşke babamda bu kadar şefkatli davransaydıda bırakmasaydı beni.. Keşke dedim annem yanımda olsaydıda başımı yaslasaydım dizlerine, okşasaydı saçlarımı geçerdi belki acılarım...

Ahmet amca ile şirketten çıkıp sahile gittik Ogün.. Uzun uzun konuştuk tabi Mert'in adı geçmeden.. Sonra bana gençken birini sevdiğini söyledi Ahmet amca.. O kadar çok sevmiş ki,anlatırken bile gözleri buğulaşıyordu.Böyle bir sevgi nasıl mümkün olabilirdi.. O kadar zaman geçtiği halde... Bazı nedenlerden dolayı evlenememiş Ahmet ama o kızla. Demek ki bir ben değilmişim sevdiğine kavuşamayan... Ahmet amcada terk etmiş Ankara'yı İstanbul'a yerleşmiş oradada karşısına Mert'tin annesi çıkmış o kız gibi sevememiş ama hep saygı göstermiş. Rahmetli eşindende bahsederken minnettar olduğunu okadar belli ediyordu ki.. Bende gitsem alışırım belki dedim ve Ahmet amcaya söyledim bu fikrimi... Ahmet amca ise bir şartla deyip gülümsedi...Kızkardeşimin yanına Ankara'ya gönderirim seni kızım, başka türlü ayrılamassın yanımdan... Zar zor susmuştum halbuki yine bıraktı gözyaşlarım kendini, bu kadar sahiplenmesi beni öyle tuhaf öyle mutlu hissettirdi ki....

Ahmet amca ile konuştuktan sonra eve gittim. Handan teyze ile oturup konuştum. Mert'i yaşadığım herşeyi anlattım. Handan teyzede biraz uzak kalmamın iyi olacağını söyleyip beni destekledi. Rana ve İrem'i arayıp işleri bittiğinde Handan teyzelere gelmesini söyledim...

Ahmet amca ile konuştuklarımızın bir kısmını anlattım. İrem gideceğim için üzülsede halasında kalacağımı öğrenince rahatlamıştı.

Rana ise bir türlü düzen kuramamama üzülüyordu. Yaprak misali her rüzgarda savruluyordum..

İrem'e, Mert'e vermesi için bir mektup bıraktım... Vedalaşmaya cesaretim yoktu bir mesajlada gidemedim..
Beni sevmese de yüreğimdeki bu yükü bilmesini istedim..

**

Ankara...

İlk kez gelmeme rağmen anlamadığım bir his kaplamıştı içimi.Sanki evime gelmişim gibi beni bekliyormuş gibi Ankara...

Hava alanında Berrin abla karşılamıştı beni. Abla diyorum çünkü kendisi öyle istiyor. 39 yaşındaymış ama ilk gördüğümde buna inanmakta zorluk çekmiştim minyon tipli ve kahvenin en güzel tonundaymış gibi gözleri, gülümserken sol yanağında oluşan gamzesi, dakikasında Mert'i hatırlatmıştı bana yada ben umutmamak için bahane üretiyordum kendime...

Eve geldiğimizde sıcacık bir ortam karşılamıştı beni. Berrin ablanın 18 yaşlarında eslem adında bir kızı ve 9 yaşında buğra adında bir oğlu var.Eşi Murat abi avukatmış. Berrin ablanın aksine oldukca uzun ve güçlü br yapısı var..

3 gün sonra...

Denizsiz yaşayamam ben hiçbir şeyim olmasın deniz olsun, kıyıya vursun dalgalarını, göreyim yeter derdim..Ne zaman canım sıkılsa, moralim bozulsa kendimi sahil kenarında bulurdum. Anlattıklarımı duyuyormuşta bana destek oluyormuş gibi hissederdim. Ben ağladıkca sıkıntımı dalgalarıyla uzaklara götürüyormuş gibi gelirdi bana.. Belkide bu yüzdendi maviye olan Aşkım, belkide bu yüzdendi Mert'in gözlerinde kayboluşlarım..

Doyasıya gezdirdi Eslem beni ama eksikliği denizdendi işte... Gökyüzü vardı ama sıkıntımı alacak dalgası yoktu işte.. Ama yinede anlamadığım kadar rahat hissettim burada..

Eslem ile bir kafeye girdik. Teras kısmında oturup siparişlerimizi verdik..Sıcak havadan dolayı bunaldım ve elimi yüzümü yıkamak için lavaboya gittim. Ellerimi yüzümü yıkadıktan sonra lavabodan çıktım.. Merdivenlerden yukarı çıkarken ayağımın burkulmasıyla sırt üstü düşmekten son anda bir çift el yardımıyla kurtuldum..
Yardım eden kişiye teşekkür etmek için döndüğümde oldukca şaşkın bir çift ela gözle karşılaştım...

T...teşekkür ederim

"Rica ederim daha dikkatli olun düşseydiniz ciddi bir sorun yaşayabilirdiz."

Haklısınız.. İyi günler..

Deyip Eslem'in yanına terasa gittim..
kahvelerimizi içtikten sonra hesabı ödeyip kalktık..
Kafeden çıkarken birine çarptım..
Bugün sakarlıkta rekor kırıyordum sanırım. Özür dileyeceklen yine aynı kişi olması utanmama sebep oldu..
Ben burada utancımdan yerin dibine girsem diye düşünürken, o gülmeye başladı..
Bu durum sinirlerimi dahada bozdu ama sonra söylediği benide gülümsetti.

"Bir dahakine nerede hangi aksilikle karşılaşacağız çok merak ediyorum.."

Gülümseyerek birazda mahcup bir şekilde..

Özür dilerim.

"Önemli değil. Efe ben"

Ayşin..

***

Yemek yedikten sonra söz geçiremediğim göz kapaklarım uykum var diye feryat ediyordu. Odama çıkıp pijamalarımı giyindim ve yatağa uzandım sonrada kendimi uykunun kollarına teslim ettim..

Gözlerimi telefonun sesiyle araladım.gecenin bu vaktinde önemli olacağını düşünerek ekranı açtım ve beklemediğim bir mesajla şaşkınlığıma engel olmadım..

"Bende buradayım senden uzak duramayacağımı öğrenmiş olman lazım. İyi geceler Ayşin.."

*******

Acaba mesaj atan kim 😉
Keyifli okumalar 😊

Kayıp Duygular #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin