Her kız babasının evinden çıkacağı günü sabırsızlıkla bekler, o gün geldiğinde ise içini büyük bir hüzün kaplar. Doğup büyüdüğü evi annesini babasını varsa kardeşlerini geride bırakmanın burukluğudur bu...
Oysa ki, bu düğün farklıydı... Ne isteme merasimi, Ne tuzlu kahvesi oldu.Ve şimdide kırmızı kurdela eksikliğini hissediyordu genç kız.. Düğününe kendi evinden çıkmak yerine kocasının evinden gidiyordu. Bu düşüncelerle son günlerde aklını o kadar doldurmuştu ki, alt dudağını ısırıp ağlamasına engel olmak istiyordu.
Bir yandan bu kimsesizliğinin ağırlığını tartarken yüreğinde, teraziyi dengede tutamasa da, mutluluğa doğru dengeleyen olacak olayları canlandırdı gözünde..
Her bayramda olduğu gibi yalnız olmayacaktı bu sefer. Eşim diyebileceği biri vardı artık, sonra baba şefkatini hissettiği Ahmet amcası kızkardeşi yerine koyduğu İrem vardı...
Ama buruktu işte,Koca evine giderken, baba evinden çıkamamanın burukluğu...
**
Terleyen avuç içlerimi kaçıncı silişim bilmiyorum. Kalbimin ağzımda atması yetmiyormuş gibi.Ayna karşısında defalarca yansımama baktım.Yüzümde en az kalbim kadar dengesiz davranıyor o kadar pudraya rağmen kızarıklığımı saklayamıyordu.
Bir kaç defa tıklanan kapıya çevirdim bakışlarımı.."Gelebilirsiniz"
Kapının açılması ile baştan aşşağı süzdüm. Buz mavisi ceketi, siyah pantolonu ve beyaz gömleğiyle oldukça yakışıklı görünüyordu. Siyah bir kravat takmak istese de, papyon için ısrar etmişti İrem..
Bu görüntü karşısında derin bir nefes aldım. Haddinden fazla süzüyordum şuan..
Gözlerinin yanında sönük duruyordu çeketi yada beni en çok etkileyen gözleri olduğu için öyle geliyordu..
"öhhö öhhö"
Sahte bir öksürükle "ne çok baktın"demeye çalışan Mert'e utanarak göz devirdim.
"Buralarda bir gelin gördünüz mü acaba?"
Mert'in söylediğine gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıyordum. O ise yavaş adımlarla bana yaklaşıyordu..
"Gelin mi? Bura da benden başka kimse yok.."
Sesim hiç alışık olduğum tonda çıkmamıştı bana bile o kadar yabancıydı ki,
Sağ elimi avuçlarının arasına koyup dudaklarına götürdü. Hiç susmayan kalbim şimdi tüm bedenimde atıyordu. Bacaklarım bu masum dokunuşa bile beni taşıyamayacağını belirtirken sonrasında ne yapacağını kestiremiyordum bu kadar heyecan bana fazla idi..
"Çok güzel olmuşsun Bir Melek kadar masum ve güzel.."
Sözleri şiir gibi dökülğrken dudaklarından içime doğru ılık bir su aktı sanki, nefesim sıklaştı, ben bu adama kesinlikle aşıktım..
**
Karşımda vatoz balığı gibi gözlerini dikmiş bize bakıyordu İrem, sesini duyamasamda Mert'in ayağına basmam gerektiğini ifade eden hareketler yapıyordu. Oysa kıyamazdım ki...
Nikah memuru evlilik cüzdanını bana verirken tebessüm ettim. Resmen Mert'in eşiydim...
Yüzümü Mert'e çevirdiğimde maviliklerinde ışıldayan derinliklere kapılmamak için bakışlarımı kaçırdım.
O kadar zorluğun mükafatı olarak gelmişti Mert bana, bunu biliyorum. Ve ben elimden geldiğinden daha fazlası için uğraşacaktım onun mutluluğu için...
**
Zaman geçmek bilmiyordu genç adam için. Sürekli bir şeyler oluyor ve bir türlü baş başa kalamıyordu biricik eşiyle.Düğünden sonra arkadaşları bırakmamış üstüne üstelik bu yaptıkları zorbalığa gülüp eğleniyorlardı...
Genç kız için ise durum daha vahimdi. Mert gelse bir dert, gelmese bir dert, odada öylece oturuyordu. Heyecan ve korkuyla karışık tırnaklarına işkence edercesine kemiriyordu.
İzlendiğinden bir haber....
"Birileri acıkmış galiba."
Sesin geldiği yöne bakmaya bile cesaret edemeden aniden ayağa kalktı genç kız.. Her duyduğu ayak sesleriyle kalbi daha fazla kanat çırpıyordu. Bir ara nefesini tutup gözlerini kapattı. Her iki şekildede ölecekti. Ya heyecandan ya nefessizlikten..
Beline dolanan kollara derin nefes alarak alışmaya çalıştı bir süre. Daha kendisine sarılan kolların etkisinden kurtulamadan boynunda hissettiği sıcak nefes ile ayak uçlarına kadar titredi..
Gelinliğini çıkarmamış sadece başörtüsünü açmıştı...
Zaman artık Ayşin için durmuştu..
Özlemle sınanan iki genç, vuslatın sevinciyle öylece beklediler bir kaç dakika, bu sessizliği bozan ise yine genç adam oldu..
"Biliyor musun küçük sevgilim, ben hiç aşka inanmazdım. Sonra sen çıktın karşıma, başlarda bu duygudan kaçtım, hatta seni kendi hayatıma dahil edemeyecek kadar yetersiz buldum. Belkide bu yüzden bir süre kendime bile itiraf edemedim..."
Son sözler genç kızın kalbinde bir iz bırakmıştı ama haklı olduğunu düşündü. Eski ayşin Mert'in dünyasına yama olurdu...
"Oysa ki, ben senden ilk karşılaştığımız gece etkilenmiştim. "
İşte bu itirafta yüzünde kocaman bir tebessüme neden olmuştu..
Sustu, sustular....
Genç kızın beline doladığı kollarını gevşetti ve Tek hamlede kendisine çevirdi.
Evliydiler doyasıya seyretmeye hakkı vardı artık genç adamın ve bu gerçeklik kat ve kat arsızlaştırıyordu..
Yüzünde hissetti sevdiği adamın nefesini, saniyesinde dudaklarını alnında buldu ama kalbi yerinde değildi...
Genç adamın her dokunuşu, genç kızın üzerinde ağır etkiler bırakıyordu.
Ve ikinci defa buluşmuştu dudakları, genç kızın dudaklarıyla...
Her bir teması keşfe yolculuk gibiydi... Elleri gelinliğin fermuarına gittiğinde, irkildi Ayşin..
Nefeslerin alışverişi son buldu o anda. İzin istercesine dolandı genç adamın bakışları Ayşin'in harelerinde..
Ürkek bir ceylan gibiydi oysa sevdiceği,birde bir bebek kadar masum..
Utangaçtı, en önemlisi, belkide bu yüzdendi bu kadar özel oluşu...!
Kızaran yüzünü gizlemek istercesine yere kaydırdı bakışlarını.
Ve döküldü yüreğindeki kelimeler...
"Sadece sana ait olmak istiyorum, sadece senin,"
Duraksadı ve gözlerini kenetledi, kendini kaybettiği o maviliklere...
"Ama hem utanıyorum hemde...."
Fırsat vermedi Genç adam daha fazla konuşmasına çünkü biliyordu korktuğunu, o yüzden kapattı tekrar dudaklarını dudaklarıyla ve hakimiyetini ilan etti sevdiği kadının bedeninde...
Nefes nefese kalmışlardı ki bu anı bozan yine genç kız olmuştu...
"Mert..!"
***
Merhaba sevgili okurlarım Kayıp Duygular bir yaşında ve bu bölümü yıldönümü sürprizi olarak siz değerli okuyucularıma armağan ediyorum. Birazcık utanarak yazdım. Zor işlermiş bu düğün olayları 🙈 sizlerde bana bir hediye verin lütfen bol bol yorum yapın yıldızı boyayın falan 😊 hoşçakalın 😍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Duygular #Wattys2017
SpiritualMerti beklerken biraz zaman geçmişti. Emre'nin sesi kesildi kapıya yaklaşıp dinledikten sonra orda olmadığını anladım. Gerekli olan eşyalarımı çantama koymuştum. Yavaşca kapıyı açtım Emre yoktu. Tekrar yavaş yavaş adımlarla dış kapıya doğru ilerliy...