23(Ne Söyleyeceksin Bakalım)

1.4K 112 10
                                    

Dün gece Efe'nin haline şaşırmakla yetindik. Hem burada oluşuna hemde bu şekilde hırpalanmasına anlam veremesemde bir şey sormamıza fırsat vermeden misafir odasına yerleşti. Mert'e sorup sormamak arasında gidip geldiğimde ise ne soracağımı anlamış gibi..

"Burada bir işi varmış beni aradı, bende birkaç gün burada kalabileceğini söyledim"diye kısa bir cevapla geçiştirdi  yada ben kuruntu yaptım..

**

"Hadi ama abime nezaman söyleyeceksin sevgili yengeciğim."

"fırsat olmadı İrem."

Mutfakta kahvaltı hazırlarken bir yandanda İremin heyecanıyla uğraşıyordum. Sanki hamile olan be değildim de kendisiydi...

Belime dolanan kollarla irkilsemde yanağımda ki öpücükle hissettiğim sakalların sahibini tanımamla derin bir nefes aldım.

"Ne söyleyeceksin bakalım.."

Söze nereden başlayacağıma karar veremezken tahtanın üzerinde doğradığım domatesleri sıyırınca ufak bir çizik attım parmağıma..

İsemsizce ağzımdan çıkan inleme İrem'in elini ayağını birbirine dolarken  sarfettiği sözler gülümsememe neden oldu.

"Ayy bebeğe birşey mi oldu?"

Bebek lafını duyan Mert parmağımı bırakıp yüzüme cevap bekleyen bir ifade ile bakarken al al olan yanaklarımı difirize sokasım geldi..
"yoksa söyleyeceğin şey..."
"Hamileyim"
Bir anda ne olduğunu anlamadan kucağına alıp döndermesi ile midem alt üst oldu..

"Mert midem.."

"tamam tamam cok özürdilerim.."

Heyecanla mırıldanırken önce burnumun üzerine daha sonra alnıma bıraktığı öpücüğün arından sımsıkı sarmaladı beni.

"Seni seviyorum bir tanem seni seviyorum.."

**

Kahvaltı sonrasında Mert ve Efe dışarıya çıkarken. Efe'nin kim oldupunu ve yaptıklarını tek tek İrem'e anlattım. Olanları şaşkınlıkla dinlerken iyiki karşıma çıktığını söyledi. Sonra onunla tanıştığımız ilk an aklıma geldi. Sebepsiz yere içimi ısıtan bir sıcaklık hissetmiştim ve Emre beni zorla götürmeye çalışırken o an Efe'yi görmemle çok büyük bir güven ile ona doğru seslenmiştim..

" Emre uzak dur benden çık git artık defol hayatımdan."
İki adımda yanıma geldi. Sol kolumu sıkıp sürüklemeye başladı.
"kaçışın olmayacağını anlamış olman lazım. Bana hayır demenin cezasını çekmen lazım, o bıçağın hesabını sormam lazım"olanların sorumlusu benmişim gibi davranması sinirlerimi altüst ediyor.ona karşı koyacak gücüde bulamıyorum kendimde dokunuşuyla aklıma hafızamdan silemediğim iğrenç gece geliyor... O zaman gelmişti Mert, ama şimdi yoktu işte..Düşüncelerimden sıyrıldığımda yine ağladığımı farkettim. İşaret parmağımın tersi ile sildim.. Kafenin dışına geldiğimizde beni bir arabaya doğru sürüklemeye devam etti.görüş  alanıma o günkü çocuk  girdi Efe.. Eğer  bir yol bulamazsam bu sefer tamamen mahfolacaktım. Hızla kolumu çekip bağırmaya başladım...
"Yardım edin,"
Efe olduğumuz yöne başını çevirip koşmaya başladı. Emre ise kolumu tekrar kavradı buda yeterli olmayınca silahını çıkardı.. Etrafımızda insanlar film seyreder gibi seyrediyordu. Film seyreder gibi ne tuhaf... Başıma dayadığı silahın namlusu içimi ürpertti, ölüme hiç bu kadar yakın hissetmemiştim kendimi..
"Çeneni kapat ve şu arabaya bin"
"Bırak o silahı, kimseye bir şey olmasın"
Sesin olduğu yöne çevirdiğimde bakışlarımı silahını doğrultan Efe ile şaşırmıştım.şuan bunu düşüncek durumda değildim.
Emre silahı başımdan çekip yukarıya doğru ateş etmeye başladı. İnsanlar kaçışırken polisi arayan diyenlerde vardı.. Silahın namlusunu tekrar başımda hissedince hıçkırıklarıma engel olamadım.
"Eğer yaklaşırsan öldürürüm"sanırım artık oyunun sonundaydım. Ölecektim kim olduğumu bilmeden ölecektim.
"bak kimseye zarar gelmesin ne o kıza nede etrafındakilere ne de sana! Bırak kızı" Efe, Emre'yi tanımıyordu. Kesinlikle dinlemeyecekti. Artık tamamen kurtulacaktım. Bu hayattan, kimsesizlikten...
Emre tok bir kahkaha patlatırken delirmiş olduğuna karar verdim. Kesinlikle deliydi. Böyle bir durumda kim gülebilirdi ki.
En olmadık zamanlarda çalan telefonum yine çalmaya başladı. Silahın namlusu hala başımdayken ve karşımda silah doğrultan Efe varken cevap vermek imkansızdı..."

Olaylar hafızamda canlanırken derin bir soluk çektim içime, birinin ölmesini isteyecek kadar vicdansız değildim ama hayat sevindirecek konuma getirmişti beni..

**
Akşam namazının ardından içilen kahve ve sonrası keyifli geçmişti. Efe espirili biriydi sık sık gülmemizi sağlıyor ara sıra gözleri dalıp gidiyordu. Mert ve Efe'nin arasında bir sır olduğunu düşünmeme sebep olacak kaçamak bakışlar atıyorlardı bir birlerine..

Şimdilik en iyisi susmak ve o sır ne ise geride durmak...

Sabahları bulantı ile uyanmaya başlamıştım. Zaten bir şey yiyemiyordum, bulantılarda eklenince iyice zayıflamıştım.Mert doktora gitmemiz konusunda ısrarcı olunca jinekologdan randevu aldım. Mert ile gitmek için beklerken son dakikada arayıp gelemeyeceğini söyleyince İrem ile gitmeye karar verdim..

Yaklaşık beş dakikadır İrem ile bekliyorduk. Duvarlara asılmış anne ve bebek posterleri heyecanıma heyecan katıyor ama içimde hissettiğim korkulara engel olamıyordu..

"Ayşin Bulut.. "

Asistanın çağırması üzerine içeriye girdim.kapıyı ardımdan kapatıp doktora yöneldim..

"Merha... Ama siz.. "

****

Yine kimle karşılaştı Ayşin acaba? 😊 nasılsınız uzun süredir yazamadım çok çok beklettiğimin farkındayım bu bölümü ikinci yazışım. Diğerinde içime sinmeyen şeyler olunca paylaşmak istemedim oturdum birdaha yazdım inşallah beğenirsiniz öpüldünüz 😘

Kayıp Duygular #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin