*MULTİ ALLAHU AKBAR*
Zayn hiçbirşey söylemeden ilerleyerek, kilitli olan kapıyı hızla açtı. Benimle anlaşma yapacağına adım kadar emindim. Tam arkasında durmuş onu izlerken, korkmuş gözlerle bize bakan karısını gördüm. Elinde meyve tabağıyla karşımda dikilirken, aniden içeri daldı.
"Bu bağırşmada neydi? Üst katta kızım uyuyor ve siz ikiniz ne yapıyorsunuz?"
Bakışlarım direk Zayn'i bulurken, hafiften gülümsedim. Sanırım konuşmaya ilk benim başlamam gerekiyordu.
"Gerçekten çok üzgünüm. Ben sadece Bay Malik'e bana özel ders vermesini teklif ettim. Tıpkı sizin bana söylediğiniz gibi."
Kendimi çok çaresiz hissetiren yüz ifademi taktıktan sonra hızla odadan ayrıldım. Umarım bu yaptıklarım benim için iyi olur yoksa Zayn tarafından öldürülebilirdim. Zaten bugün yaşananlardan dolayı er yada geç cezam büyük olacaktı, ama Zayn için herşeye değerdi. Onun o yüz ifadesi, dudakları, bakışları, kısaca özlediğim herşey, onu tapılacak bir varlık yapıyordu.
Koltuğa eğilerek çantamı aldıktan sonra arkamı döndüğümde bana yaklaşan adım seslerini duydum. Sanırım Zayn ve değerli karısı salano doğru geliyorlardı. Kapıya yaklaştığımda görüş hizama giren iki çift ayakla yerimde durdum. Başımı kaldırdığımda Zayn elinde ceketiyle bana bakıyordu. Gözlerimi Zayn'de sabitlediğimde nefes vererek geçmek için bir hamle yaptım.
"Saat geç oldu, Zayn seni evine bıraksın, özel ders konusunu yarın okulda konuşursunuz."
Hamlemi engelleyen sesi duyduğumda, geri çekildim. Ne kadar da düşünceli bir bayan. Kendi kocasını benim ellerime teslim ettiğinden haberi bile yok. Yanmayı bile göze alırken kibar eşi benim için bir hiçti.
"Teklif için teşekkür ederim ama eve kendim de gidebilirim."
Kırık sesimle konuştuğumda kadın bana gülümseyerek yaklaştı. Elini omzuma koyduğunda sıkıca tuttu. Amacı neydi bunun? Şu gülmelere bir son verse artık, çünkü bu neşeli görüntüden bıktım.
"İtiraz istemiyorum küçük hanım. Şimdi evine git iyice dinlen. Arada evime gel, kızımla çok iyi anlaşacağına eminim."
Gülümserken yavaş yavaş konuştu. Küçük hanım mı? Neden bana gıcık yaşlı kadın kelimeleriyle sesleniyordu ? Bir türlü anlayamadığım iğrenç konuşmadan bir an önce uzaklaşmak istediğim için sadece gülümseyip nazikçe tuttuğu omzumu bırakması için yürümeye başladım.
Zayn'in önünden geçerken göz devirdiğimde bakışlarını kapıya kaydırdı. Anladım ki artık gitme vakti.
Elimle kapı kolunu kavrayıp açtığımda Zayn'in arkamda olduğunu hissedebiliyordum. Beni evime bırakacaktı. Tekrar onunla ikinci kez arabada yalnız kalacaktım. O güzel kokusunu içime iyice çekip, mutluluktan bayılma noktasına gelecektim. Biliyorum çünkü ilk onunla olduğum zamanda böyle hissetmiştim.
Kapıyı açtığımda akşamın serinliği yüzünden yüzüme çarpan soğuk havaya engel olamadım. İçimden kendime küfür ederken, hızla önüme geçen Zayn'i fark ettiğimde adımlarımı aynı şekilde hızlandırdım.
Arabasının kapısını açıp, sürücü koltuğuna geçtiğinde, son kez kapıdan bize bakan sevgi dolu karısına yapmacık bir şekilde el salladım. Sonunda artık yüzünü görmeyecektim.
İçeride oturmuş beni bekleyen Zayn'e baktığımda, siniri biraz olsun geçmiş görünüyordu. Onu fazla bekletmek istemediğim için hemen yan taraftaki koltuğuna bindim. Ben kapıyı kapattıktan hemen sonra arabayı çalıştırıp, olduğumuz yerden uzaklaşmaya başladık.
Evinden uzaklaşınca yan tarafıma dönüp tanrının kusursuz denecek kadar güzel yaratmış olduğu kişiye baktım. Kirli sakalları uzamaya başlamıştı. Bu ona aşırı seksi bir hava katıyordu. Sanırım onu sevmemin en büyük özelliği seksi olmasıydı.
"Bana bakmayı kes."
O boğuk sesi duyduğumda bakışlarımı yola çevirdim. Sesi gerçekten kızgın geliyordu. Normalde ondan korkmazdım ama şuan yaptıklarım için beni diri diri toprağa gömebilirdi.
"Ben sadece seni özledim."
Yapabildiğim en yumuşak şekilde konuştum. Yoksa bu gece Zayn asla sakinleşmezdi. Biliyordum.
Direksiyonu sıkıca tekrar kavradığında hareketlerini izledim. Çenesi kasılmıştı. Ne zaman sinirlense bu olurdu.
"Amacın gerçekten beni görmek miydi yoksa beni korkutmak mı Marry?"
"Sana hayatım üstüne yemin ederim amacım seni görmekti. Daha fazla direnme Zayn, tekrar benim ol. Bana dokun, tıpkı sana dokunduğum gibi."
Elimi, bacağına götürdüğümde yavaşça hareketlerimi dizinden yukarı doğru çıkarttım. Onun zayıf noktasını bulmak istiyordum.
"İzin ver."
Dudaklarımı ısırdıktan sonra hafifçe uzunluğuna dokunduğumu hissettim. Ellerim gerçekten o güzel aleti özlemişti. Onun bende yarattığı o doluluk hissi, anlatılamayacak kadar tarifsizdi. Aklım tekrar edepsizce şeylere yoğunlaştığında elimi daha da üste çıkarttım.
Başımı kaldırdığım da ağzı yarım açılmış bir Zayn gördüm. Benim için zevke gelen bir Zayn.
"Sende beni özledin biliyorum. Arabayı sağa çek, ağzım büyüklüğünü çok özledi."
Sırıtarak söylediğim bu cümlelerden sonra elimin altında ki uzunluğu sıktım. Islandığımı hissediyordum. Ona ihtiyacım vardı.
Elimi, eliyle kavrayarak kendisinden uzaklaştırdığında şaşkın bir şekilde ona baktım. Birşeyler söylemesini bekliyordum. Beni istemiyor muydu?
"Şunu yapmayı kes. Evine yaklaştık, daha fazla kendini rezil etme."
Söylediği cümlelerden sonra başımdan vurulmuşa döndüm. Neden hala bana karşı bu kadar acımasızdı? Ben onu karıyla bile kabul etmişken neden o hala beni istemiyordu? Neden hala beni kabul etmiyordu?
"Peşini bırakmayacağımı bil. Daha fazla konuşmak istemiyorum."
Son cümlemi söylerken yola bakmaya devam ettim. Yarın bu konuyu en detaylı şekilde konuşmayı planlıyordum. Onu bırakmayacaktım.
Bana cevap vermemiş dikkatli bir şekilde arabayı sürüyordu. Camı açıp rüzgarın beni rahatlatmasına izin verdim ve içime o güzel kokusunu çekmeye devam ettim.
