BÖLÜM 26

17.6K 288 188
                                        


Gözlerimi kısarak Zayn'e baktığımda dikkatli bir şekilde yola bakıyordu. Arabada ki sessizliği bozmak istercesine nefesimi dışarı verdim. Benimle biraz daha ilgilenmesini istiyordum. Sadece seks için benimle birlikte olduğunu düşündükçe çıldırıyorum. Bunu bana yapmazdı değil mi?

"Sorun mu var Marry?"

Yüzüme bile bakmadan dudaklarını yukarı kıvırıp benimle konuştu. Rahatsız olduğumu anlamıştı.

"Ben." dedim sessiz bir şekilde. "Sadece benimle biraz daha ilgilenmeni istiyorum."

Bakışlarını yoldan çekip tuttuğu elime baktı. 

"Ne kadar daha fazla?" dedi elini benden çekerken. "Seni dinliyorum."

"Çok kısa bir kahvaltı yapsak? Hiç mi şansımız yok?"

Başımı omzuma eğip Zayn'e bakmayı sürdürdüm. Saatlerce, günlerce hatta aylarca o kusursuz yüzünü inceleyebilirdim. Benim için yaratılmış dudaklarını nefes almadan öpebilirdim. 

Benim, onu ne kadar çok sevdiğimden habersiz seviyordu beni. Belki ona duyduğum aşkı, özlemi bilse bir dakika dahi yanımdan ayrılmazdı. Ama hayat belkiler üzerine kurulu değildi. 

"Tost yiyebiliriz."

Arabyı yavaşça durdurarak konuştu. Gözlerimi hevesle daha çok açıp dudaklarımdan "Teşekkürler." kelimesinin çıkmasına izin verdim. Güne onunla başladıktan sonra, aynı masada ikimizin kahvaltı edecek olması beni olduğumdan daha iyi hissetiriyordu.

Kapıyı zorda olsa açarak serin rüzgarın saçlarımı dağıtmasını izledim. Hava ne çok sıcak nede çok soğuktu. Önümden ilerlemekte olan Zayn'i takip etmeye başladım.


Kısa bir süre sonra küçük ama şirin bir yere girdik.  İçeride sadece iki ikişi vardı. Kendimize camın kenarında ayrılan mavi sandalyeli masayı seçtik. Parmaklarımdan yardım alarak gözümün önüne düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım.

"İkimizede sade tost alıyorum?"

Zayn karşımda oturmuş elinde ki menüyle bana bakarken konuştu. Bakışlarımı pencereden çekip yüzüne odakladım. Hiçbirşey söylemeden başımı salladım. Karnım gerçekten acıkmıştı.

Siparişlerimizi verdikten sonra cebimden telefonumu çıkartıp bildirimlerime baktım. Annem beni aramamıştı. Hala odamda uyuduğumu düşünüyor olmalıydı.

"Dün karına ne dedin?"

Telefonumu masaya koyarken konuştum. Gözleri direk beni bulmuştu. 

"Bunları düşünme." Dedi kırık bir gülümseme yollayarak.

"Peki ya kızın? Onunla vakit geçiriyor musun?"

"Tabikii. O benim bir parçam bunu unutma."

"Peki ya ben?"

Kaşlarımı kaldırarak konuştum. Banada tıpkı ona verdiği değer kadar değer verdiğini duymak istiyordum. Belkide bu soruları sırf beni sevdiğini defalarca duymak için soruyordum.

"Kızımla kendini kıyaslamanı istemiyorum Marry. Karımla bu aralar ilgilenmiyorum. Eğer merak ettiğin şey buysa cevabını aldığını düşünüyorum."

Cümlesini bitirir bitirmez siparişimiz gelmişti. Önüme konulan tosta baktım. İştahım kaçmıştı, canım artım yemek istemiyordu. Onunla daha fazla konuşmak istiyordum. 

"Yemeğe başlasan iyi olacak."

Kalın sesini duyduğumda tostumdan bir parça ısırdım. 


Douleur ||Z.M||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin