Bir Adım Yol Bana

10.5K 801 8
                                    


Biraz rötarlı da olsa gelen nakliyeci ile birlikte toplam 6 koliyi kasa attılar. Hazin tek oturma yeri olan sürücü koltuğunun yanındaki koltuğa oturdu.

“Yola çıkmadan önce söyleyeyim ben yol sohbetlerinden hiç hoşlanmam ve her zaman uzun yola yalnız çıkarım. Tunçel Bey'i kıramadım sadece bizde hatırı büyüktür. Sen inene kadar bir kere mola vereceğim. İnşallah ona göre hazırlığını yapmışsındır.”

Hazin başıyla onayladı pos bıyıkları siyah saçı beyaz adami.

"Neden ben normal kimseyle karşılaşmıyorum ki Allahım?" dedi içinden. Eğer normaller diye liste yapsa ilk üçü bile oluşturamazken anormaller listesi dolup taşardı herhalde.

Nakliyecinin de şu haliyle ilk ona gireceği kesindi. Radyo açıktı. Adam kimi zaman şarkılara söyleyerek kimi zamansa direksiyondaki parmaklarıyla tempo tutarak eşlik ediyordu.

Hazin sadece bir kez
"saat kaçta orada olabiliriz?" diye sordu

cevap "sabaha karşıydı."

Kısa ve net.

Peki dedi içinden.

Uyusam yol daha çok biter diye geçirdi içinden ama kollarının altında sıkı sıkıya tuttuğu el çantasının içinde banka cüzdanı, kredi kartı, ikinci elcilerden aldığı nakit parası ve evinin anahtarı vardı.

Adam müdür babanın ahbabıydı ama ne olursa olsun  güvenemezdi. Ayrıca arabaya binerken söylediği mola da daha verilmemişti daha. Ne zaman verileceğini de sormaya korkuyordu.

Hava çoktan kararmıştı ve yol bitmek tükenmek bilmiyordu. Saatine baktı saat daha birdi. Saatin sabaha karşı olmasına daha çok vardı. İçi şişti.

Onun sıkıntılı hali adamın gözünden kaçmadı.

“merak etme şimdi mola vereceğiz yolu yarıladık” dedi adam.

Derin bir oh çekti içinden Hazin. Ayakları uyuşmuş, karnı acıkmıştı. Tuvalete de gitse hiç fena olmazdı hani. Bir iki kilometre sonra adam kamyoneti bir tesisin önünde durdurdu. Arabadan inince sordu

"Lavaboya gitmek ister misin.?"

"İyi olur." Dedi Hazin cekinerek.

"Tamam. Sonra bekle burada beni."

Hazin lavabodan çıktığında adamı kapıda bekler buldu.

"Yemek yeriz değil mi? Acıktın mı sende?"

"Evet."

Bu kadar yolu tek kelime etmeden gelen adam şimdi bülbül kesilmişti. Lokanta bölümüne geçtiler ellerinde tepsileri yemeklere bakmaya basladilar. Adam yayla çorbası ve kavurma aldı bir tabak dolusu. Hazin seçimini sadece çorbadan tarafa kullandı.  Kasada adam hazin'in hesabını da ödemek istediyse de hazin kabul etmedi. Zaten adamın tutarsız davranışı onu fena halde rahatsız etmişti.

“Hava güzel dışarıda oturalım.” Dedi adam.

Hazin'de çaresiz peşinden yurumeye devam etti.

Dışarısı kalabalıktı. Herkez ilik havanın tadını çıkarıyordu gecenin bu saatinde. Boş buldukları masada karşılıklı oturdular.

“Afiyet olsun. Yüklü malı sabah en geç 7 de yerine götürmüş olmam lazım. Anlayacağın  zamanım dar çabuk olursak iyi olur.”

Hazin  adamın suratına bakakalmıştı. Şimdi cümle üstüne cümle kuran adam son 3 saattir tek laf etmemişti.

Adam karşısında oturup onu izleyen hazin'e bakti

ARINMA KAYASI (Tamamlandi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin