Bazen...

10.1K 800 12
                                        

Sabah kalktığında kartal tamamen aklından silinmişti. Her sabahki gibi kalktı elini yüzünü yıkadı. Saçını toplayıp aşağı indi. Hava durumuna bakmak için dış kapıyı açtı. Günlük güneşlikti. Dışarıda kalan spor ayakkabılarını görünce aklı başına geldi. Baktı. Araba yoktu. Ayakkabılıkta kartal'ın ayakkabılarına baktı, onlarda yoktu. Odaya girdi. Katlanıp üst üste konulmuş yorgan, yastık ve çarşafı gördü. Odanın camı havalandırılmak üzere açılmıştı. Masanın üzerine ve koltuklara not var mı göz attı, bulamadı. Misafirinden kalan yatak takımlarını söküp banyoya götürdü. Yastık ve yorganı da yukarıdaki yüklüğe çıkardı.

Bozulmuştu

"insan giderken bir not bırakır" diye.

sonra saçma buldu fikrini. Ekmek ve gazete almak üzere dışarı çıktı.

Hava gerçekten çok güzeldi. Bisiklete binmek yerine yürümeyi tercih etti. Kendisinde hafif bir halsizlik hissediyordu. Dün akşam çok üşümüştü kayanın tepesinde ama ses çıkartmamıştı sohbet bozulmasın diye. oyalanmadan gazete ve ekmeğini aldı. Esnafa bakındı acaba gören eden var mı bana farklı bakıyorlar mı diye ama herkes havanın güzelliğini fırsat bilip dükkanının tadilat ve dip köşe temizliğini yapıyordu. Yine de çay , kahve teklif ettiler ama işlerinden ısrar etmediler.

Aynı yavaş tempoyla eve yürümeye başladı. Tepedeki eve gözü takıldı, kartal'ın siyah arabasını görebiliyordu. Hala gitmemişti büyük ihtimalle çilingir ile uğraşıyordu. Eve geldi giderken ortalıkta olmayan işçiler çoktan gürültüye başlamışlardı. Eve girip çaydanlığı ocağa koydu. Kahvaltılıkları masaya yerleştirdi. Çaydanlıkta su kaynayıncaya kadar gazetelere göz gezdirdi. Merakına yenilip üst kata çıktı istikamet pencereydi kartal'ın arabasının yerinde olup olmadığına baktı.

Yoktu.

Evden köye gelen yolu takip etti gözleri bomboştu. Hayal kırıklığına uğradı, elinden oyuncağı alınmış çocuğa döndü. Aşağıya indi çalışma odasının penceresinin kenarından baktı evin önünde de yoktu araba.

Odaya girip televizyonu açtı. Demlenen çayı bardağına koyup kahvaltısını etti.

Kendisine çok kızdığı halde meraktan ölüyordu ne gelen vardı ne giden. Ne olursa olsun en azından bir "hoşçakal" ı hak etmişti.

Kendisini sorgulamaya başladı. Niye bu kadar beklenti içine girdiği için.

Seçenekleri kendisine sordu;

Beğeni belkiydi.

Aşk meşk söz konusu olamazdı adam nişanlıydı. Olmasa da onun karşısında şansının olacağını düşünmüyordu.
Kıskançlık, neyi kimi kıskanacaktı. Sonunda buldu sohbete, konuşmaya, insana açlıktı hazin'in ki.

Bir zamanlar yalnızlık özlemi içinde yanıp tutuşurken şimdi insan arıyordu. Bulunca da kaybetmeyi istemiyordu. "Az kaldı" dedi "yaz gelince doyarım insana" beklemeyi bıraktı. Bırakmasa da değişen bir şey yoktu zaten. Kartal çoktan yola çıkmıştı bile.

Merkez esnafı diğer tarafa geçiş yasağını kaldırmışlardı. Köy yabancılardan tamamen arınmış, her yer renk renk, tertemiz olmuştu. Tek tük turistler gelmeye başlamıştı bile. Esnaf hareketten son derece memnundu. Aslında hazin'in canı da merkezde yada diğer tarafta bir dükkan açıp iş yapmak istiyordu sadece can sıkıntısı yüzünden. Bu konuyu muhtara açtı, destekliyordu ama bir şartla diğer tarafta değil de merkezde yan yana dizilen küçük dükkanlardan birinde olacaktı dükkan. Böylelikle gözlerinin önünde olacaktı. Sadece muhtar değil diğer esnafında çok hoşuna gitti bu fikir onlar da hazin'in dilinden faydalanacaklardı. Birkaç gün boyunca kendisine iş düşündü bir türlü karar veremedi. Arınma kayasının da bir faydası olmamıştı. Akşamüzeri muhtara vazgeçtiğini söylemek üzere uğradı.

ARINMA KAYASI (Tamamlandi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin