69. bölüm FİNAL

514 19 12
                                    

Merhaba sevgili okurlarım. Sonunda hikayemizi final yaptık. Bu hikayemi yazarken ilk bölümünden son bölümüne kadar yanımda olan, destek veren herkese çok ama çok teşekkür ediyorum. 

NOT: Bu hikayemizde baş karakter olan Safiye sultanın Kösem sultan ile yaşadığı diğer olaylar, ölümü vs. "Kösem Sultan" adlı diğer hikayemizde anlatılmaktadır. 

Ahmet Han'ın kararını işiten Safiye sultan çılgına döndü ve Ahmet Han ile konuşmak için has odanın yolunu tuttu. Has odanın kapısına vardığında odadan çıkan Kösem ile karşılaştı.

Kösem eğilerek- Valide sultanım, hünkarımızı görmeye geldiyseniz kendisi şuan meşguller.

Safiye- Sana soracak değilim açın kapıları.

Ağa- Kösem hatun doğru der hünkarımızla şuan görüşemezsiniz sultanım.

Kösem- Size söyledim lakin beni dinlemediniz.

Safiye- Sen yaptın öyle değil mi? Beni eski saraya sürmesi için hünkarımızın aklına sen girdin?

Kösem- Doğrudur sultanım ben istedim. Zira devleti başta oturan padişahın yönetmesinden yanayım. sizin değil. Hem artık yaşlandınız ömrünüzün geri kalanının huzur içinde eski sarayda nihayet bulması sizin için de iyi olacaktır. Bunu bir sürgün olarak algılamayın hünkarımız sizin iyiliğiniz için böyle bir karar verdi.

Safiye- Gözüm nasıl bu kadar kör olabildi? Haremimde büyüyen yılanı nasıl göremedim merak ediyorum doğrusu. Senin asıl derdini biliyorum ben devlet bahane Mahfiruz hatun gebe kaldı ben kalamadım yakında pabucum dama atılır diye kudurdun, bana saldırdın. Lakin sen daha Safiye sultanı tanımıyorsun. Ben...

Kösem- Tanıyorum sultanım, hem de çok iyi tanıyorum. Siz sanıyor musunuz ki sadece sizin istediğiniz gibi hünkarın yatak eğlencesi olmak için dersler aldım. Sizin hakkınızda, sizden öncekiler hakkında yazılan her şeyi bir bir ezber ettim. anlatılan hikayeleri, rivayetleri tek tek dinledim. Adım atmadan önce rakibimi çok iyi tanıdım. Zaaflarını, güçlü yönlerini öğrendim. Sabırla en doğru anı bekledim. Sevdiğim adamın yatağını cariyelerle dolduran kadına yapacağım hamlenin her yönünü hesapladım. Ne bir saniye önce ne bir saniye son tam vaktinde adım attım. Tıpkı sizin yıllar evvel şehzade Mahmut ve Nurbanu sultana attığınız adımlar gibi.

Safiye- Kendine gel hatun beni neyle itham ediyorsun. Senin o zehirli dilini kopartırım.

Kösem- haşa sultanım itham etmek benim ne haddime. ( Safiye sultana biraz daha yaklaşarak) Ben gerçekleri söylüyorum.kimse ispatlayamasa da her şey ortada. Onların ölümlerinin ardında sizin parmağınız var. Benim şimdi yaptığım şey sadece onların başına gelenlerin başkalarının başına gelmesini engellemek. Sizin anlayacağınız sultanım ben sadece sizi hak ettiğiniz yere gönderiyorum. En başından beri olmanız gereken yere, göz yaşı sarayına.

Safiye- Anladığım kadarıyla bana meydan okuyorsun. Lakin bilmeni isterim ki bana bu şekilde meydan okumaya kalkanların hiç bir şuan hayatta değil.

Kösem- O halde ben ilk olacağım.

Safiye sultanın gözleri sinirden sehirmeye başlamıştı. Kimdi bu kız? Nerden çıkmıştı? Bu cürretinin kaynağı neydi? Safiye kendi dilinde "öldün sen" dedi. Ne zaman çok sinirlense İtalyanca kelimeler dolanırdı diline. Safiye sultanın sözlerini anlayan Kösem hatun siz mi öldüreceksiniz beni diye sordu?

Safiye- kimsin sen? Venedikli misin yoksa? Dilimi nerden biliyorsun?

Kösem- Rum'um sultanım, Kefalonya adasından geldim.

Safiye- O halde İtalyanca'yı nasıl bilmiyorsun?

Kösem- Ada Venedik yönetimindeydi doğal olarak sizin dilinizi çok iyi biliyorum. Her ne kadar Venedik'e ait olsak da biz onlara direnen tek adayız. Tıpkı burada size direnen tek kişi ben olduğum gibi.

Safiye sultanın beynine yıllar evvel nurbanu sultanın ölürken söylediği sözler geldi. Kaderin oyunları daha bitmedi Sophia doğduğumuz toprakların kokusunu alıyorum. Biri daha gelecek bu hareme o toprakların kokusunu, asaletini, hırçınlığını taşıyan biri daha. Yıldızlar, gök fısıldıyor, bu senin son savaşın olacak. Ölüme yürüyecek olduğun son savaş." Demişti Nurbanu sultan. İçinden olamaz, asla kaybedemem dedi.

Safiye- Madem bize rakip olmaktır niyetin o halde buyur meydan senin. Bakalım hangimiz öce pes edecek dedikten sonra Kösem'in yanından ayrıldı. Hızla yürümeye başladı.

-Ben Safiye, ateşlerde yürüyen, bu saraya çocukluğunu, gençliğini, güzelliğini, ruhunu, masumiyetini feda eden, sayısız düşmana diz çöktüren, bir sözüyle kelleler giden Safiye. Önüme kim çıktıysa ezip geçtim, ardıma dönüp bakmadım, acımadım, göz yaşı dökmedim, kendi kanımdan olanlara bile.

Nice yeminler ettim benden daha kudretlisi bu sarayda nefes almayacak diye. Bu yemin uğruna nice cana kıydım. Şimdi bir kız gelip benim olanları elimden almak istiyor, kolay sanıyor. Bana meydan okuyor, Nurbanu sultan gibi, Mihrimah sultan, Sokullu Mehmet paşa, Şah, Gevherhan, İsmihan, Halime, Mahmut, Naz-Perver, Şahuban ve daha niceleri gibi bana savaş açıyor. Kaybetmeye mahkum olduğunu bile bile bana, tüm cihana önünde diz çöktüren Safiye sultan hazretlerine karşı çıkıyor.

Ben Valide-i Mükerrime Safiye Sultan, şimdi yeniden yemin ediyorum, ant içiyorum Kösem denen o Rum kızını da diğerlerinin yanına göndereceğim. Ona öyle bir ölümü reva göreceğim ki bedenini dahi bulamayacaklar. Üzerinde dua edecekleri bir mezarı dahi olmayacak.

Safiye sultan Kösem için savaşa hazırlanırken Kösem de Safiye sultanın arkasından şöyle diyordu:

-Ben Anastasya, Venedik nişanını taşıyan ama ona hiçbir zaman teslim olmayan Kefalonya adasının hırçın kızı. Ailesinden çocuk yaşta koparılan önce Bosna beyler beyine oradan da Osmanlıya hediye edilen köle.

Bana bir Eşyaymışım gibi davrandılar. ne hissettiğimi, ne istediğimi sormadılar. Anastasya'yı, o küçük kızı öldürdüler. Oradan oraya savurdular. Hediye dediler, köle dediler, Hatice dediler lakin ben hiçbirini kabul etmedim. Ben kösemi seçtim önde duran, lider olan Mahpeyker Kösem'i.

Ben Mahpeyker Kösem, cehennemi beklerken kollarında cenneti bulduğum Sultan Ahmet ve doğacak evlatlarım için her şeyi yapacağım. Canımı yakmaya kalkan herkesten bir bir kurtulacağım. En başta da devletin sırtına bir hançer gibi saplanan Safiye sultandan.

Safiye sultan, gücünün, kudretinin bir sınırı olmayan, kendi gölgesinden bile nefret eden, iktidarında kimseyi ortak kabul etmeyen, her kim karşısında durursa yok eden, Osmanlı'nın ışığıymış gibi davranan oysa sadece karanlık ve zehir saçan zalim sultan. Senin devrin bitti artık. Bir zamanlar senin için dönen devran şimdi yeniden dönüyor. Bu kez senin için değil, beni iktidara taşımak için dönüyor. Elindeki güç yüzüğü el değiştiriyor.

Ben Mahpeyker Kösem, senin kudretini sona erdirmeye geliyorum. Diğerleri gibi kaybetmeye değil, kazanmaya, sana son savaşını yaşatmaya geliyorum. Mutlak suretle kaybedecek olduğun son savaşını yaşatmaya. Ve yemin ediyorum, senden çok daha kudretli bir sultan olacağım. adaletimi, sevgimi halkıma, askerime şiddetimi düşmanlarıma göstereceğim. Sütümü ahaliye kanımı Hanedan-ı Al-i Osman'a akıtacak, bu cihana kıyamete kadar unutulmayacak bir ad bırakacağım.

Ben Kösem, yüce rabbim şahidim olsun ki tarihi padişahlar değil, ben yazacağım.

FİNAL.


Sarayda İki VenedikliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin