57. bölüm

442 23 8
                                    


Yorumlarınızı bekliyorum. :) İyi okumalar. 

Gazanfer- Hayırlı sabahlar olsun sultanım.

Nurbanu- Hayır mı şer mi sen söyleyeceksin Gazanfer nerdesin akşamdan beri sen?

Gazanfer- Gece yaşananları size nasıl söyleyeceğimi bilemediğimden huzurunuza çıkamadım.

Nurbanu- Korkutma beni ne oldu gece?

Gazanfer- Şehzadenin huzuruna çıkardığımız cariye sabaha karşı hakkın rahmetine kavuşmuş.

Nurbanu- Olması gereken bu zaten. Sen şehzadeden haber ver onun durumu nasıl? Hekimler ne dedi? Kaç gün yaşarmış?

Gazanfer- ...

Nurbanu- Konuşsana be adam.

Gazanfer- Şehzade yaşıyor sultanım.

Nurbanu- Olsun sorun değil en fazla bir kaç gün daha yaşar bu illetten bu zamana kadar kurtulan olmuş mu ki şehzade Mehmet kurtulsun?

Gazanfer- Halvet olmadı sultanım. Safiye sultan sarayı bastı. Durdurmak istedim lakin Ayşe sultan çıkageldi. Ben doğuştan sultanım sen kimsin şuracıkta kellenizi alırım diyerek herkesi sindirip validesini hareme sokmayı başardı. Anasının kopyası olmuş iyice. Uzun lafın kısası sultanım şehzade turp gibi sağlam.

Nurbanu- Hayır, bu mümkün değil. Hayır, hayır çok iyi plan yaptım. Her ayrıntıyı düşündüm başaramamış olamam.

Gazanfer- Bağışlayın lakin başaramadık.


Nurbanu sultan "çok yaklaşmıştım. başarmam sanayilere bağlıydı. Safiyeee, kahrolasıca kadın allah belanı versin senin yılannn..." diye bağırarak etrafı kırıp döker.


***


Sıra şehzade Mehmet ve Safiye sultanın acı haberi almasına gelmişti.


Nihal hatun- Rabbim yüzümüze baktı sultanım felaketin eşiğinden dönmüşüz meğer.

Safiye- Ne oldu Nihal?

Nihal- Dün gece şehzademizin huzuruna çıkan cariye ölmüş.

Mehmet- Nasıl ölmüş? Kim öldürmüş?

Nihal hatun- Büyük tuzak kurulmuş size şehzadem. Valideniz yetişmese belki şimdi sizde... hatun çiçekmiş. Çiçek iletti olan birini sokmaya kalkmışlar şehzademizin koynuna.

Mehmet- Çiçek mi? Aman Allah'ım.

Safiye- Bir saniye Nihal, bir saniye gecikseydim , gördüklerime sadece bir rüya deyip geçseydim şimdi evladıma değil tabutuna sarılıyor olacaktım. Hoca kadınları çağırın, kuran okunsun hanemizde, dualar edilsin. Aç olanlar doyrulsun, borçlu olanların borçları benim hazinemden karşılansın. Kurbanlar kesilip dağıtılsın. Masraftan zinhar kaçınmayın. Rabbim evladımı bana bağışladı ya daha ne isterim. Safiye sultan bir kez daha sarıldı oğluna. Kokusunu doyasıya içine çekti. Bir kaç gün sonra da Hürrem sultanın mezarına Süleymaniye camine gitti. Sultanın türbesine bakarak:


"Hürrem sultanım, adınızı çok duydum. Hep zalimliğinizi işittim. Bu yüzden kalbim size karşı taştı. Sizin gibi olmamak için binlerce kez yemin ettim. Lakin şuan anladım neden zalim olduğunuzu, neden insanları sevmek yerine can aldığınızı. Evladımı kaybetme korkusunu hep yaşadım, onun için çok can yaktım ama ilk defa o korkuyu bu kadar derinden hissettim. O acıyı yaşadım. Bir an sadece bir an gecikseydim Mehmet'im, sebeb-i varlığım şehzadem ellerimden kayıp gidecekti. Siz evlat acısıyla kavruldunuz Mehmet'inizi kurtaramadınız. Lakin sizin sayenizde ben evladımı koruyabildim. size ve sizi bana vesile kılan Rabbime binlerce kez şükürler olsun.


Siz haklıydınız sultanım. Bu güç bana altın tepside sunulmadı. Ben buraya ateşlerden geçerek geldim. Bunca acıya katlandıktan sonra kaybedemem. Size sözüm olsun, ruhunuz gayrı huzur bulsun Nurbanu sultan bundan sonra bir daha asla kazanamayacak. Çok rahat oturduğu o makamı ondan kıvrandıra kıvrandıra alacağım. 

Sarayda İki VenedikliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin