13.BÖLÜM(***Hayallerimin Rüyası***)

2.8K 174 0
                                    

Güneş arsızca odamın penceresinden içeriye süzülüyordu. Gözlerime akın akın hücum eden ışık huzmeleri canımı acıtarak göz kapaklarımı zorlayarak açmama sebep oldu.

"Kahretsin! Birisi şu güneşin ışıklarını kapatsın ya da kökten söküp alsın gökyüzünden," diye haykırdığımda ağzımdan çıkanı nasılda kulağımın duymadığını fark ettim. Allah aşkına nasıl bir saçmalamaktı bu ya? Gözlerimi canımın acısı pahasına zorlayarak açtığımda, zonklayan başımın ağrısına rağmen suratımda aptal bir sırıtış peyda olmuştu.

"Neredeyim? Buraya nasıl geldim ben ?" sorularımı es geçerken, gece görmüş olduğum hayallerimin rüyasına daldığım hülyalı bakışlar ile onu düşünüyordum. "Ah ulan güneş ne vardı yani biraz daha geç doğsan. Biraz şu gariban Mira'yı düşünüp de geç doğayım demiyorsun, sanki tabakhaneye... Tövbe tövbe ya," dediğim an zonklayan başımın ağrısını geçirmek adına ağrının asıl kaynağı olan gözümü ovuşturdum. Nasıl bir ağrıydı bu böyle ya?

"Ah be bir gram daha fazla görseydim rüyalarımın yegâne prensi Arda'mı ne olurdu yani? Şöyle endamı arz ederken biraz daha onu süzerken gözlerime açık büfe ziyafeti çekseydim. Ruhumu beş yıldızlı otelin rahat kollarına atarken yüreğimi festivallerde coştursaydım. Ama yok, yok anasını satayım her şey gibi rüyalarım bile bana karşı, rüyalarda bile haramsın bana be güzel adamım." Diye odanın içinde konuşmayı atlayarak, şimdi içli içli böğürme moduna doğru tırmanışa geçtim. Söz konusu Arda olunca maşallah ne durum ne durağım ne de sınırım vardı. Homurdanmayı bırakıp gözlerimi tekrar kapattım. Küçük bir ihtimal dâhilinde kalktığım rüyanın içinde kendimi tekrar bulabilme ihtimalim yüksekti. Ama bu çabanın da kocaman bir hiçe dönüşmesi, benim boş hayallere kapılmamı anlamam çok zaman almadı. Sertçe açılan kapının açılışı ile resmen Arda'ma dair kurduğum tüm hayallerim başka bahara kaldı. Elveda hayallerimin rüyası prens Arda'm... Bir yanım Arda'ya umutsuzca veda ederken bir yanım çoktan yusuf yusuf etmeye başlamıştı. "Kapat gözlerini kızım Mira, bu giriş giriş değil," diye içten içe yüreğim titremeye başlamıştı. Kesin yine bir şey yapmıştım ama cidden bu defa yaptığım hatayı bilmiyordum. Canımı okuyacak annem, acaba yine kimin tavuğuna kış dedim de haberim bile yoktu. "Masumun hâkim bey," diye haykırasım geliyor, geliyor ama yemiyor işte...

Gözlerimi açmadan uyuma numarası yapmaya çalışsam da boş... Annemin otoriter sesi ile odanın içinde haykırması benim yorganın altına daha fazla sinerek tir tir titrememi sağladı. Ne kadındı Allah'ım ya sesini çıkarmadan bir girişi ile beni korku duvarlarına tırmandırıyordu. Annemi göremesem de aldığı soluklardan çok öfkeli olduğunu anlayabiliyordum. Soluğundan bunu anladıysam offf, yüzünü görmeye cesaret dediğin meretten şu aciz yüreğimde bir gram bile kalmamıştı. N e cesareti be ecelimin terlerini boşalttım resmen üzerimden, aşırı su kaybından şuracıkta can vereceğim de haberim yok.

Annemin haykırması ile korkunun ecele faydası yok desem de atmayı bırakmaya hevesli kalbimin son çırpınışı ile yavaş yavaş yorganı ellerim ile kafama kadar çektim. İçimden, "Ne halt yedim de bu kadın bu kadar sinirlendi," diye çoktan derin düşüncelere dalmıştım.

"Miraaa.." hiddet ile bağıran kadın benim gölgesinden bile korktuğum kadın, o benim annemdi.

"...." Ses yok. Nerem ile çıkaracaktım içime kaçan sesimi acaba. Kadının karşısında resmen sesimi yutmuş gibiydim. Yap numaranı Mira, uyu kızım, uyuma numarası yap kızım. Annem beni çiğ çiğ yiyecek midesi almazsa haşlayacak, o da yetmezse kızgın ateşte kor alevlerde çıtır çıtır yakarak kızartacak. Seçim benim, malum seçenek bol...

"Aç o gözlerini Mira, uyumadığını biliyorum."

"..." Lanet olsun, kadın resmen dedektif, uyuyordum ben ama ya... Hem daha rüyamın ikinci yarısını izleyecektim. Annem yüzünden onu da kaçırdım. Uykumun rüya salonları almayacak artık beni içeriye... Bir yandan beynim zonklayarak ağrır, bir yandan annemin sesi kafamın içinde acımasızca yankılanır. Of ki ne of! Tüm şirinliğimi yüzüme takınıp az önce korkudan kafama çektiğim yorganı yavaşça geriye açtım.

"Hih hih hih! Günaydın annelerin en güzeli."

"Ooooo külkedisi uyanmış bir de günaydın diyor. Senin saatten haberin var mı? Gün ayalı çok oldu. Akşam oldu akşam."

"Aşk olsun annem ya bir uyutmadın beni, unuttuysan hatırlatayım bu gariban öğrenci kızın tatilde, tatilde, bırak da son zamanlarımın tadını çıkarayım. Hem ne varmış canım uykuyu birazcık fazla kaçırdıysam." Yüzsüzlüğün de bu kadarı yani, kadına resmen gel beni öldür, boğazıma sarıl diye fırsat veriyordum. Yangına körükle gitmek dedikleri tam olarak da benim şu anda yaptığım oluyordu. Aferin kızım Mira devam et sen, az sonra cenaze namazına geçecek annen haberin yok.

"Mira, birileri bir şeyleri unutmuş doğru ama o kişi ben değilim. Beş dakikan var Mira, beş dakika sonra seni masada görmek istiyorum. Yediğin haltların hesabını vereceksin." Of ya kadın yine çığırından çıktı. Ne oldu da bu hale geldi acaba? Anasını satayım hatırlamıyorum ki! Dün geceden mi bahsediyor, yoksa daha önce yediğim haltlardan biri mi ortaya çıktı. Yoksa geçen sefer seminer diye gittiğim yerin asla yurtdışı kaçamağı olduğunu mu öğrendi? Hihhh! Eyvahlar olsun onu öğrendiyse var ya bittiğimin resmidir. Kadın beni yakmayı bırak varlığımı yeryüzünden siler atar. Of kızım Mira, bir rahat dursana sende ya, el alemin kızları gibi şöyle hanım hanımcık olamadım gitti. Ama ne yapayım suç hep onların, ben böyle isem dönüp kendilerine, yaptıklarına bir baksınlar. Resmen ellerinde oyuncak bebek gibiyim, komutlarla çalışan bir bebek... Of ya of...

Gece bir ses perdesi gibi gözüme inmişken, annemin bu halinin sebebinin dün gece mi yoksa önceden yaptığım bir şeyin ortaya çıkmasından dolayı mı olduğunu bilememek canımı sıkmaya yetiyordu. Acaba nasıl bir saçmalık yaptım da annemi durdurulamaz bir duruma getirdim. Annem odadan çıkarken hiç de ona yakışmayacak bir hızla sertçe kapıyı çarptı. Ben ise ağzı bir karış açık, bir gözüm yatakta Arda ile yarım kalan rüyama devam etme hevesi içinde, bir yanım kapıda yeri göğü inleten annemin zılgıtında... El mecbur gözlerim geri geri gitse de ayaklarım sürüklenerek emire itaat ederken annemin istikametinde olan yolu tutmuştu.

Ah ulan zalim kader, gerçeğini yaşatmıyorsun, rüyalarımda olsun bir rahat bırak, bana bir huzur ver. Resmen huzurum kalmadı, yerle bir oldu. Offf...

z

Başımın Tatlı Belası# TAMAMLANDI#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin