Arabanın içinde sessizce ilerlerken az önce yaşadıklarım yüzüme acımasızca vuruyordu. Hıçkırarak ağlama isteği içimde dolup taşıyordu. Elimi başımın arasına almış şakaklarımı ovuyordum. Başıma acayip bir ağrı saplanmıştı. Tabi nasıl bir hayata sahipsem yaşadıklarımı kafam da bünyem de kaldıramaz olmuştu.
"Kendini tüketme seansın bittiyse gerçek hayata dönebilirsin."
"Ne?"
"Diyorum ki kendini bu duruma düşürmek için özel bir çaba sarf ediyorsun. Bunu kendini yapma."
"Cantuğ inan şu an ne dediğini anlamıyorum."
"Anlamazsın tabi ki kendini o kadar geçmişte bırakmışsın, o kadar acılarına takılı kalmışsın ki şu anını kaybediyorsun, geleceğinden bahsetmiyorum bile."
" Cantuğ ben..." sesim giderek kısıldı ve başımı suçlu bir çocuk gibi önüme eğdim.
"Eğme o başına önüne, dik dur Mira ve affetmeyi dene."
"Ne? Affetmek mi?"
"Evet, sen Arda'yı affetmediğin sürece aranızdaki sorun nihai bir sonuca ulaşmayacak. Ne o ne de sen... Yaşadığınız acılar ile yoğrulurken yaşayamadıklarınızın pişmanlığı ile yok olup gideceksiniz. Affet Mira, affet ki geriye dönüp bakma, artık önüne bak."
Son cümlesini söyleyip önüne dönerken ben susma hakkımı kullanıp ona sessizliğimi bir cevap olarak vermiştim. Ne diyebilirdim ki? Arda ve affetmek, bu iki kelime benim için omuzlarımda asla taşıyamayacağım bir yüktü. O iki kelimeyi kolay kolay yan yana getirebileceğimi bile sanmıyordum. Olamazdı. Ben Arda'yı onca acıya rağmen affedemezdim. Affedilmeyi hak etmeyen bir adamdı. Gözyaşımı, nefretimi bile hak etmeyen bir adamdı. Ama kahretsin teorikte ne kadar iyiysem pratikte de bir o kadar kötüydüm. Adamın bir dokunuşu bir bakışı bana bildiğim tüm ezberimi bozduruyordu.
Cantuğ ile Arda hakkında artık konuşmuyorduk. Akşam ki parti hakkında kısa bilgi verdim. Gelmek zorunda olmadığını belirttiğim halde inat ile gelmek istediğini dile getirdi. Gerçi o partiye gitmeye hiç hevesli değildim ama Didem belası aklıma gelince mecburen katılmak zorunda olduğumu hatırladım. Maazallah annemin evini basarsa annem ceza olarak yanına geri taşınmamı bile isteyebilirdi. Vural'da zaten benimle konuşmak istediğini söylemişti. Yıllar sonra bana ne söyleyeceğini açıkçası merakta ediyordum. Cantuğ ile saati kararlaştırdık. Arabadan inmeden önce beni kendine çekip sarılırken yanağıma sıcacık bir buse kondurdu. Ne bir tutku, ne bir aşk, ne de bir sevgi kırıntısı yoktu. Öyle sıradan, arkadaşça bir buseydi yanağımda hissettiğim. Arabadan inip ona el sallarken gidişini masumane bir tebessüm ile izledim.
Evet nerede kalmıştım. Hayatımın en berbat gününün burada biteceğini mi sandınız? Öyle sanıyorsanız söylemeliyim ki çok büyük bir yanılgı içerisindesiniz demektir. Söz konusu ben isem yanılgı da göbek adım oluyor.
***
Cantuğ'u göndermemin ardından omuzlarım çökmüş bir halde evime gitmek için tam güvenlikten geçmek için adım atmıştım ki kolumdan sertçe çekildim. Canımın acısı ile ağzımdan çıkan feryat ortama yayılırken sertçe çekildiğim göğüsten tanıdığım koku burnuma dolmuştu. Korkuyordum, titriyordum, canım acıyordu ama bu hissettiğim şey, hayır ama ya... Bu olamazdı, bu olmamalıydı. Şimdi değil. Gözlerimi açtığımda kendime bir nebze olsun gelmiştim.
"Özledim Mira çok özledim," dedi hain adam. Ben de özledim hem de nasıl ama affedemem. "Yıllardır dinlemedin, bir kere bile beni dinlemedin. Tüm çabalarımı görmezden geldin. Kapına geldim. Kaç defa özür diledim. Ne olur bir kere adam akıllı dinle telafi etmeme izin ver Mira, o gece ..." dedi ve kelimeler ile zihnimde canlanan görüntülerle ben gerçek dünyaya acımasızca düşürüldüm. Ahmak Mira, saf Mira, akıl yoksunu duygularına kurban edilen Mira...
"Bıraksana beni be söyleyeceğin hiçbir şeyi duymak istemiyorum. İlgilenmiyorum, umurumda da değil. Sen o treni kaçıralı yıllar oldu. " diyerek onu göğsünden tutup geriye doğru ittirdim.
"Yeter artık Mira ilgilensen de ilgilenmesen de dinleyeceksin. Umurunda olup olmaması umurumda bile değil."
"Anlatacağın masallara karnım tok Arda tek istediğim benden uzak durman."
"Benden imkânsızı isteme Mira, bu dediğin asla olmayacak."
"Benden ne istiyorsun Allah'ın belası, ne istiyorsun?"
"İstediğimin ne olduğunu gayet iyi biliyorsun."
"Bilmiyorum, benden ne istediğini bilmiyorum. Söyle sen de kurtul bende kurtulayım yeter artık."
"Seni istiyorum, beni dinlemeni istiyorum. Cantuğ'dan da, Vural'dan da uzak durmanı istiyorum."
"Sen aklını yitirmiş olmalısın. Ne saçmalıyorsun sen ya? Seni ne ilgilendirir benim kimin ile görüşüp görüşmediğim? Hangi hakla benden bunları istiyorsun? Sana ne? Sana ne?" diye haykırdım. Adamın isteklerine bak ya sanırsın sevgilim, kocam.
"Ve en önemlisi bu gece o partiye gitmeyeceksin."
"Ya başka bir emrin var mı?"
"Ve ben adım atamazken o herifin senin evine bir daha adım atmasını istemiyorum."
"Sen, sen bunu..."
"Adım adım peşinde olduğumu, aldığın nefesin bile sahibi olduğumu unutmuş olamazsın."
"Sen beni takip mi ediyorsun?"
"Hem de her anını."
"Arda sen, sen hastasın."
"Evet doğru bildin beni sen hasta ettin. Beni delirttin. Bana sonunda kafayı yedirttin."
"Be-ben mi?"
"Uzatma Mira bu akşam o partiye gitmeyeceksin ve beni dinleyeceksin."
"Oldu paşam istersen unutmamak için notta alayım."
"O sana kalmış bu gece orada değil benim yanımda olacaksın. Anlaşıldı mı?" Anlaşılmaz mı? Sen görürsün AZDER evladı bende seni bu isteğine pişman etmezsem bana da Mira demesinler.
"Anlaşıldı."
"Ne?"
"Anlaşıldı dedim. Saat 22.30' da beni almaya gel. Yıllardır şu anlatmak isteyip de bir türlü anlatamadığın şey neymiş bir öğrenelim. Başka türlü senden kurtuluş yok." Dedim
"Sen ciddi misin?"
"Ohoo sen şimdiden söylediklerimi sorgular oldun. Tamam dedim , anlatacaklarını dinleyeceğim dedim ya."
"Ben sadece bir anda kabul edince şaşırdım," dedi ve beni tekrar kolları arasına hapsetti. Belimi okşayıp saçlarımı öperken " Bu anın gerçekleşmesi için o kadar çok dua ettim ki, bu an için ne kadar yalvardığımı bilemezsin Mira."
Kendimi onun sıcaklığında kaybetmeden kolları arasından sıyrıldım.
"Eeee şey benim hazırlanmam lazım," dediğim anda bir şey demesini beklemeden kendimi güvenlik kapısından içeriye attım. Sonunda başarmıştım. Onun etkisine girmeden, aldığım karardan bir an olsun pişman olmadan emin ve sağlam adımlar ile akşam ki planımı gerçekleştirmek için evime doğru yol alıyordum.
Ah be AZDER evladı o an orada olup yüzünün ne hale geldiğini görmeyi o kadar çok isterdim ki... Ah be...
![](https://img.wattpad.com/cover/67331296-288-k220199.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başımın Tatlı Belası# TAMAMLANDI#
RomanceBaşımın Tatlı Belası -Umut Serisi 3- Aşkın adresi-Umut serisi - Aşk hiç bu kadar iki arada kalmamıştı. Geçmişimi düşündüğümde zihnimde beliren bir suret ve yüzüme tokat gibi çarpan acı gerçekler... Geleceğimi düşündüğümde ise huzur ile kulağıma dola...