3.BÖLÜM(***Zehir Hafiye***)

4.8K 247 15
                                    

" Gel gör ne hallere düştüm be adamım,

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


" Gel gör ne hallere düştüm be adamım,

Sen orada farklı âlemlerde, Ben burada senin peşinde..."

Ağzı açık ayran budalası gibi Umut beni orta yerde bıraktığında ellerimi belime koyup, yukarıya doğru bakarken içli bir "Offff..." çekmiştim. Aklıma gelenler yüzümün asıklığını silip süpürürken, öfkemi yutup gitmişti. Gözümün birini kısıp, bir elim belimde diğer elimi havada şıklatırken, görüntümün etraftan nasıl göründüğünü pek de umursamıyordum doğrusu...

Havalara uçarak " Buldum," diye haykırırken görüntümü, hal ve hareketlerim ile taçlandırmıştım. Aklıma gelenler ve bu kadar zeki bir hatun olduğum için kendimi içten içe tebrik ediyordum, utanmasam yanımdan geçen amca, teyze, dede, nine artık Allah ne verdiyse deli gibi sarılmak istiyordum. Zihnimdekiler uçup gitmeden yada etraftan kafayı yemiş bu diye deli gömleği giydirilmeden bir an önce işe koyulup düşüncelerimi eyleme dökmem gerekiyordu. Hem ne demişler önemli olan teorikte değil, pratikte iyi olmaktır, kim demiş bilmiyorum ama belki de ben uydurdum şu an bilemiyorum ya neyse şimdi... Hemen çantamdaki telefona can havli ile sarılırken, arama tonunun uzun uzun çalması ve karşıdan verilmeyen cevap canımı sıkıp suratımın asılmasına yetmişti. Peki bu durumda ben ne yaparım? Vazgeçer miyim? Asla... Söz konusu Arda ise asla vazgeçmem, diye içimden geçirirken ısrarla bir, iki, üç derken yavaş yavaş umutlarımın tükendiği o sıralarda onuncu aramama karşıdan gelen öfkeli sese aldırış etmeden tüm şirinliğim ve neşem ile sinir bozucu bir şekilde konuşmaya başladım.

"Alo Merve..."

" Ne istiyorsun?"

"Aaaa çok ayıp ama insan arkadaşına hiç böyle davranır mı? Kırk yılın başında bir hal hatır soralım dedik gördüğümüz muameleye bak..."

"Dalga geçiyor olmalısın, seni tanımasam inanacağım... Hem cidden merak ediyorum Mira, telefon cevap vermiyorsa ya müsait değilimdir yada en iyi ihtimalle seninle görüşmek istemiyorumdur. Delirdin mi kızım niye aralıksız durmadan arayıp duruyorsun."

"Doğru tespit tatlım."

"Neeee?"

"Tescilli deli olduğum doğrudur Merve, ne tespitçi hatunsun maşallah Allah nazarlardan korusun senin şu zehir gibi aklını..."

"Mira uzatma da ne istediğini söyle, önümde tonla iş var ve sayende zamanında yetiştiremeyeceğim."

"Yetiştirirsin yetiştirir, neyse Merve işim düştü sana."

"Heh bingo bunlarla gel bana, ne o yapmacık ilgili arkadaş tavırları, bir beden büyük duruyor üstünde o hal ve hareketler..."

"Hah hah hah, sana çok komik olduğunu söyleyen oldu mu hiç?"

"Tamam Mira hadi ne istiyorsan söyle işim gücüm var benim, hiç ağız yarıştıramayacağım. Senin beni başka bir sebep ile araman mümkün değil, malum ajan ettin beni kendine."

"Amma da büyüttün kızım ya, alt tarafı küçücük bir yardımcık, bak dikkatini çekerim yardım demiyorum yardımcık... Ufacıcık bir bilgi istiyorum sadece senden."

"Yine ne yumurtlayacaksın merak ediyorum doğrusu, söyle hadi işim başımdan aşkın, daha fazla uğraşamayacağım seninle." Sesi umursamaz çıksa da seviyorum bu kızı, ufacık tefecik minyon tipli, atom karınca Merve, Umut'un sekreteriydi. Garibim fena halde benden korkuyordu. Açık açık onu işten attırmak ile tehdit edip, Arda ve Umut hakkında tüm bildiklerini bana sızdırmasını istemiştim. Ettiğim tehdit ile o kadar gözü korkmuştu ki can havli, nefes korkusu ile el mecbur akraba kontenjanı sayesinde zararsız bilgileri bana ulaştırmayı kabul etmişti. İşte şimdi tamda o anlardan birinin içindeydik...

"Bak alınıyorum ama artık, neden böyle konuşuyorsun Merve."

" Miraaaa..." Kulağı sağır eden cırlamasının tek bir yorumu olabilirdi o da ne derdin varsa söyle artık demekti. B u uyarı alarmıydı, az sonra suratıma telefonun kapanma sırası gelecekti. Daha fazla uzatmaya ne gerek ne de zaman vardı. Konuşmaya bodoslama giriş dedikleri de bu olsa gerek. "Umut'un şu an Çiğdem ile birlikte nerede?" Yuh artık bana hiç ayarım yok ya...

"Yavaşşşş..."

"Tamam Merve, ver istediğim cevabı da bu gereksiz ve saçma konuşmaya bir son verelim, malum zaman aleyhime işliyor."

"Mira, arayıp kendin sorsana ya bunun için beni niye arıyorsun?"

" Ah bu neden benim aklıma daha önce gelmedi ki... Tüh... Kızım saçmalamasana ya az önce birlikteydik, öğrenebilsem sana sormazdım herhalde. Hem az önce değil şimdi lazım adresleri bana."

"Sen yine ne işler karıştırıyorsun acaba?"

"Yok kız ne karıştıracağım, sadece bir tanecik kuzenime tatlı bir sürpriz yapacağım," dediğim an yüzümde oluşan sinsi gülüşe engel olamamıştım.

"Bir gün başımı fena halde belaya sokacaksın, bir dur durak bil kızım ya."

"Çok abartıyorsun hem Umut seni kovmaz, kovamaz atom karıncam benim, en başta ben karşı çıkarım buna... Hadi söylesene Merve, Umut ve çakma porselen sevgilisi nerede?"

"Umut Bey beni bu defa kesin kovacak,"

"Teminatın benim kızım kimse kılına bile dokunamaz senin,"

"Teminatım değil de tazminatım olma sakın..."

"Offf saçmalıyorsun, artık kızıyorum bak..."

"Cidden ecelim olacaksın," dediği an bizim kuzenin nerede olduğunu güç bela öğrenmiştim. Eeee karnımda acıkmıştı hani, sonuçta intikam denen meret soğuk yenen bir yemek değil miydi? Biraz geç kalsam da yemeğin biraz soğuması iyidir...

Bekle beni kuzen beni Arda'ya götürmemenin cezasını fena ödeteceğim sana, gerçi arada çakma kart porselen de kaynayacak ama neyse, zaten hiç de sevmem onu... Iyhhh... Ondan bahsedince midem bulandı yaaa... Neyse Arda giden yolda her şey mubahtır...

Bekle beni Umut, biricik kuzenin geliyor...

NOT:Bölüm ile ilgili olumlu ve olumsuz düşüncelerinizi bekliyorum...Çünkü insan gerçekten merak ediyor...

Keyifli okumalar...

Keyifli okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Başımın Tatlı Belası# TAMAMLANDI#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin