Medyada ki Ela.
..........................
Bölüm düzenlenmiştir.
..........................Hayatımın ana cümlesi gülmeyi unutma olmuştu ama anlaşılan bu günden sonra pek fazla gülemeyecektim. Çok sevdiğim İzmir'den İstanbul'a taşınacaktık hemde baş belası Kerem yüzünden.
Kerem babamın başka birinden çocuğu ukala ve gıcığın teki. Gerçek annesinin kim olduğunu bilmediğim bu çocuk kötü alışkanlıkları olmasada başı beladan kurtulamadığı için annem ve babam burdan taşınma kararı aldılar.
Her hafta birilerileriyle kavga çıkarır e haliylede durmadan huzurumuzu bozardı.
17 yaşıma kadar olan hayatım burda geçmişti. Bir ay sonra 18 yaşına girecektim ama doğup büyüdüğüm şehir olan İzmir de değil İstanbul da.
İnsan çocukluğunu geçirdiği bir yerden başka bir yere taşınınca ne hissederdi acaba? Ne kadar süreyle alışırdı? Yada hiç alışabilirmiydi? Duramadan bu soruları sorup sorup duruyordum kendime. Ama hep cevapsız kalıyordu.
.....................
Artık gitmek için son hazırlıkları yapıyorduk ve yola çıkmamıza az kalmıştı.
Bavulumu elime alıp aşağı indim. Annemgil taksiye binmişlerdi bende evden çıkınca babam arkamdan kapıyı kilitledi. Elimden bavulu aldı bende son kez eve baktım.Tam taksiye biniyordum ki arkamdan biri "Ela"diye bağırdı. Yüzünü görmeden bile tahmin etmiştim bu sesin kime ait olduğunu. Tabiki en yakın arkadaşım olan Elif'e aitti bu ses.
Arkama baktım sulu gözleriyle bana bakarak koşuyordu . Ben de hızlı adımlarla ona doğru ilerledim. Birbirimize sarıldık sonra o ela gözleriyle yüzüme baktı "Gitmeni istemiyorum Ela buradaki en yakın arkadaşım sensin sen gidersen ben ne yaparım?"
Ağlamamak için zor tutuyordum kendimi çünkü ben ağlamayı hiç sevmezdim. Aslında ağlamayı sevmemek değilde insanların yanında ağlamayı sevmezdim. Çünkü bana göre insanların yanında ağlamak ben güçsüzüm demekti. Yoksa tabiki benimde gece yastığıma sarılıp sessiz sessiz ağladığım olmuştu.
"Biliyorsun Elif bende gitmek istemiyorum ama mecburum."Annem taksiden indi ve yanımıza geldi. Oda bu duruma üzülüyordu. Yüzünden belliydi. "Elifciğim yaz tatillerinde buraya geliriz. Sonra Elayla telefonla konuşbilirsiniz. Üzme artık kendini."
Babam taksiden indi ve Yüksek bir ses tonuyla "Hadi uçağı kaçıracağız." Taksiye doğru ilerlerken arkamda bıraktığım o sulu gözlere birkez daha bakıp "Gülmeyi unutma" dedim ve taksi ye bindim.Yol boyunca geride bıraktığım hayatımı düşünmüştüm. Arkadaşlarım, evim, okulum...
Yarım saat sonra havaalanına varmıştık. Bavulları alıp içeri doğru ileledik. On beş dakika uçağı bekledikten sonra uçağa bindik.
Uçaktayken tek düşüncem nasıl bir hayatın beni bekliyor olduğuydu. İzmir'den ayrılmak çok ağır gelmişti bana.
Kısa ve sıkıcı bir yolculuğun ardından istanbula vardık. Uçaktan inerken herzaman ki sakarlığımdan birini yapıp birisinin ayağına yanlışlıkla çelme taktım. Sonuç; zincirleme insan kazası. Bayağı bayağı yuvarlandı bir kaç kişi.
Hepsinden özür dileyip uçaktan indim. Hiçbir utanma sergilemedim. Çünkü alışmıştım sakarlığa. Sakarlık=Ben.Uçaktan indiğimizde babamın çağırdığı taksiye bavulları yükledik ve bindik. Takside uzunca süren sessizliği babam bozmuştu. "İlerde ki dışı beyaz olan evin orda ineceğiz." "Tamam abi."
Evimiz Beşiktaştaydı. İki katlı bu evi babam ve annem iki hafta önceden dekore ettirmişlerdi. Bavulları annemgil alırken ben hiçbir şey almadan içeri geçtim ve oturdum. Demek artık yeni evim burasıydı. Merhaba yeni hayatım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVMEK Mİ? SEVİLMEK Mİ?
HumorSevecen bir kız düşünün. Acılara rağmen gülen. En önemli sözü gülmeyi unutma olan. Ukala bir çocuk düşünün. Aşka küsen. Ukala ama bi o kadarda tatlı. Bu iki kişinin yolları kesişirse ne olur. Ortaya nasıl bir hayat çıkar. Merak edenler oku bölümüne...