Medya Berat. Yeni karakter girdi. Umarım bölümü beğenisiniz. Keyifli okumalar.
Bölüm düzenlenmiştir. Bölümün hepsini okuyun çünkü sonlara doğru bayağa düzenleme yaptım.
"İyiki doğdun güzellik." Bu sesi duyduğumda Elif'in neyden bahsettiğini anlamıştım. Berk buraya gelmişti. Alp'e baktığımda yüz kaslarının kasıldığını gördüm. "Bunun ne işi var burda?"
"Bilmiyorum haberi yoktu doğum günümü kutlayacagımdan." Berk yanımıza geldi ve "Kimsenin söylemesine gerek yok güzellik doğum gününün ne zaman olduğunu biliyorum belki evde kutlarsınız diye şansımı denedim."Alp Berk'in üzerine yürümüştü.
"Bana bak sen bir daha Elay'a güzellik dersen o ağzını yerinde bulamayacaksın." Alp'e baktım ve "Lütfen tatsızlık çıkmasın" dedim.Bu sırada Kerem de dahil olmak üzere herkes başımıza toplanmıştı. Samet "Berk misin nesin hadi tatsızlık çıkmadan uza burdan." diyince Berk iğrenç bir kahkaha attı ve "Siz niye geriliyorsunuz ya ben arkadaşımın doğum gününü kutlamaya geldim değilmi Ela?"
Kerem araya girdi ve "Berk hadi git bak tatsızlık çıkmasın."
"Vayy Kerem bir, iki aydır tanıdığın insanların yanında mı duruyorsun?" Dediğinde kimse birşey söylemeden ben araya girdim ve "Berk yeter artık yaptığın, yüzsüzlüğün gereği yok lütfen artık git" dedim hafif sinirli bir tonla.
"Tamam gidiyorum ama bilin ki siz istediniz diye değil Ela istedi diye gidiyorum. Hı bu arada adres için sağol Elacığım" dedi ve gitti.
Alp bana döndü ve "Ela evinin adresinimi verdin buna?"
"Saçmalama Alp huzurumuzu kaçıracağını bile bile niye vereyim adresi mal mıyım ben?"
"Niye öyle diyor o zaman" diye hafif sesini yükselttiğinde Ali araya girdi ve "Abi aranızı bozmaya çalışıyo işte izin vermeyin buna." dedi. Alp "Özür dilerim sinirlerimi bozdu şerefsiz." dedi.
Konuyu fazla uzatmak istemediğim için "Önemli değil" dedim ve parti eski haline döndü.Biraz dans, müzik, sohbet derken saat sekiz olmuştu. Derya "Artık pasta zamanıı." dedi ve pastayı bahçenin ortasındaki masaya koydu. Klasik doğum günü şarkısından sonra dileğimi tutup mumları üfledim.
Hediye zamanı gelmişti. Hediye faslını hiç sevmiyordum ama işte söz dinletebilirmisin arkadaşlarına? Herkesin hediyesini açmıştım. Ayakkabı ,kıyafet ve bir kaç şey daha en son Alp'in hediyesini açtım.
İçinden bir kağıt çıktı. Kağıdı açtım ve okumaya başladım.
Seninle lokantada başladı hikayemiz. Sakarlığınla tanıdım seni. Sonra bizim okula ve bizim sınıfa geldin. Masumluğunla, güzelliğinle içimde bişeyler oluşturdun. Aşka inancımı kaybetmiştim ama sen yeniden inandırdın. Kalbimi çalan baş belası kız iyiki doğdun.
Yazı bittiğinde elime kolyeyi aldım. Çok güzel bir taşı olan parıltılı bir kolyeydi. Alp kolyeyi elimden alıp boynuma taktı.
"Teşekkür ederim" "Beğendin mi?" "Hemde çok " diyip Alp'e sarıldım.
~~~~~~~~
Sabah kalktığımda dünkü olanlar aklıma geldikçe yeniden gülmeye başladım. Hediye verme işlemi bitince partinin bitmesine yakın Caner ve Ali bahçedeki salıncağa binmişlerdi. Uyarmamıza rağmen bizi dinlemeyip hızlı sallamışlardı. Sonuç; üst üste binmiş Caner ve Ali. Birde çocuk gibi suçu birbirlerinin üzerine atmışlardı. Elif ise gece yeniden İzmir'e dönmüştü. Keşke biraz daha kalsaydı diye geçirdim içimden.
Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Bu gün pazartesiydi. Yani haftanın başı ve cenabet okulun başladığı gün. Üzerimi değiştirip aşağı indim. Ağzıma bir kaç şey atıp bahçeye çıktım. Partiden kalan süsler hala duruyordu. Salıncağa binip temiz havanın tadını çıkardım. Soğuk havayı içime çekmek hoşuma gidiyordu. Servis saati gelince çantamı alıp dışarı çıktım.
Servise bindiğimde Erhan amcaya günaydın dedim Ali'nin yanına oturdum. "Günaydın yenge." diyen Ali'ye sinirli sinirli bakıp "Yenge yok." dedim. Ali pis pis sırıtıp "Günaydın." dedi. "Hıh şimdi oldu. Günaydın" dedim ve sırıttım. Ali de sırıtışıma gülerek karşılık vermişti.
Bir süre sonra okula vardık. Sınıfa çıktığımızda bizimkiler sınıftaydı. Alp beni görünce ayağa kalktı birbirimize sarıldık ve oturduk. Samet kolunu Derya'ya uzatmıştı. Ali ile Caner dünkü salıncak olayıyla ilgili hala birbirlerini suçluyorlardı. Eylül ile Mustafa da onlara gülüyorlardı.
İçeri Berk'in girmesiyle herkez bir anda Berk'e dönmüştü. Şaşkınlığım yüzünden dudaklarım hafif aralanmıştı. Berk'in okula gelmesi ile ilgili blöf yaptığını gerçekte böyle bişey olmadığını düşünüyordum. Alp'e baktığımda Berk'e sinirli sinirli baktığını gördüm.
Berk küstahça yanımıza geldi ve "Okuluna da geldim bak. Bak ve seni ne kadar sevdiğimi anla." Dedi ve gitti.
Alp bir hışımla bana dönüp "Bu çocuk neden senin gittiğin heryerin adresini buluyor Ela?" diye sordu biraz bağırarak. Sesindeki güvensizlik kalbimi kırmıştı. "Nereden bileyim ben yapıştı bırakmıyor peşimi"
"Bilmediğine eminmisin? Ben senin herşeyden haberin varmış gibi hissediyorum yoksa nerden bulsun buraları." Dediğinde kalbim cidden kırılmıştı. Bana güvenmiyordu Alp.Sinirlendim ve "Önceden yaşadığın şeyler yüzünden güven sorunu yaşayabilirsin ama sırf önceki ilişkin yüzünden gelip her seferinde bana patlayamazsın Alp. Geçmişinde yaralanan tek sen değilsin. Madem güvenmeyecektin sevgilim olmasaydın o zaman." Diye bağırdım ve sınıftan çıktım. Arkamdan hemen Eylül ve Derya'da gelmişti. Tuvalete gittik. Gözümden yaşlar geliyordu.
"Üzme kendini herşey hallolur sinirden söyledi o lafları" diyen Derya'ya baktım ve "Bana güvenmiyor" dedim. "Onada hak ver Ela, Alp geçmişte kolay şeyler yaşamadı. Bir daha aynı şeyleri yaşamaktan dolayı korkuyor." dedi Eylül bir elini koluma atıp sıvazlayarak. İyiki onlar yanımdaydı onlarda olmasa halim perişan olurdu.
"Hadi şimdi kendini toparla ve güçlü olduğunu göster." Derya'nın bunu demesi üzerine Yüzümü yıkadım ve tuvaletten çıktık.
-----
İlk dersimiz matematikti. Zaman geçmek bilmiyordu. Bizde Derya ile kağıt aracılığıyla yazışıyorduk. Derya Samet'ten bahsediyordu. Gerçekten seviyordu Samet'i. Onların mutluluğu benide mutlu ediyordu.
Sonunda ders bitmişti. Bizim grup toplandık ve aşağıdaki kamelyalara indik. Alp kamelyanın bir köşesinde bende diğer köşesinde oturuyordum. Arada bana attığı küçük bakışları görüyordum.
Sohbet ederken kapıdan uzun boylu bir çocuğun girdiğini gördüm. Çocuğun biraz daha yaklaşmasıyla şaşkınlık içinde çocuğa bakakaldım. Dudaklarımdan dökülen "Berat" kelimesiyle herkez önce Berat'a sonra bana baktılar.
Berat beni görmüştü ve yanıma hızla geldi. Ayağa kalktım ve sarıldım. Berat, ben ve Elif küçüklüğümüzden beri arkadaştık. O sırada biri beni Berat'ın kollarından çekti.
Arkama döndüğümde bunun Alp olduğunu gördüm. Tam ağzımı açacaktım ki Alp benden önce davranıp "Orda dur bakalım. Kavga etmiş olabiliriz ama bu senin gidip birine sarılabileceğin anlamına gelmez" dedi.
Kızgın olsam da beni kıskanması hoşuma gitmişti. Berat bize şaşkın şaşkın bakıyordu.
Bizimkilere Beratı ve Berat'a da bizimkileri anlattım. Berat'ın amcasıgil burada oturuyordu. Hem onlarda bir kaç gün kalmak için hemde Elif'in demesi üzerine Berk'i geri dönmeye ikna etmeye gelmişti. Bir süre sonra zil çaldı ve hep beraber sınıfa çıktık. Berat Berk'i kolundan tutup sınıftan dışarı çıkardı._-_-_-_-_-_-_-
Son dersten önceki son tenefüse gelmiştik. Berat Berk'i ikna edemeyip amcasıgile gitmişti ama ikna etmek için geri döneceğini soylemisti. Bu tenefüse kadar Alp'le hiç konuşmamıştık.
"Ela bi gelirmisin?" Alpin bunu demesi üzerine okulunun en kuytu köşesine gittik. Kimse yoktu. "Birşey demeyecek misin?"
"Ne diyeyim ki Alp düşündüğün herşeyi söyledin ne diyebilirim"
"Ela bak üzgünüm öyle demek istemezdim o an çok sinirlendim ve ağzımdan ne çıktığına dikkat edemedim" Alpin bunu demesi üzerine gözlerinin içine baktım. Gerçekten pişmanlık vardı. "Barıştık mı?" dedi gözlerimin içine bakarak. Kafamı evet dermiş gibi salladım. Alp bana iyice yaklaştı. Biran gözleri dudaklarıma kaydı. Arada çok az bir mesafe kalmıştı. Sonra sırıttı ve yanağıma küçük bir öpücük kondurdu.Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Kitabı takipte kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVMEK Mİ? SEVİLMEK Mİ?
HumorSevecen bir kız düşünün. Acılara rağmen gülen. En önemli sözü gülmeyi unutma olan. Ukala bir çocuk düşünün. Aşka küsen. Ukala ama bi o kadarda tatlı. Bu iki kişinin yolları kesişirse ne olur. Ortaya nasıl bir hayat çıkar. Merak edenler oku bölümüne...