Eve geldiğimde odama çıkıp üzerimi değiştirdim. Okulda o tenefüsten başka bişey olmamıştı yani sakin geçmişti.
Kızlarla sözleşip Derya gilde kalma kararı almıştık. Üzerimi değiştirip çantamı hazırladım. Annemden izin almak için aşağıya indim. "Anneee." "Efendim kızım." "Ben bugün Deryagilde kalabilir miyim lütfen." Annem başta izin vermeyecek gibi durdu. Tabi ben hemen anlayıp anneme 'Küçük Emrah' bakışlarımı gönderince annem "Tamam ama gidince haber ver bak babana da haber ver." "Ooo sen izin verdikten sonra babam hali haline izin verir ararım ben yolda gittim ben." Diyip annemi öptüm ve çantamı alıp dışarı çıktım.
.....
Ela ağlamayı bırakırmısın. Bunu diyen Eylüle baktım ve "Duygusuz musun Eylül ağlanmaz mı bu sahnede diyip Derya'ya baktım. Derya da peçeteyle göz yaşını silip kafasını sağlayarak beni onayladı.
Deryagile geldiğimde biraz dertleşmiştik. Ben Berat'tan felan bahsetmiştim. Derya ve ben Berat ve Eylül'ün arasını yapmaya çalışmıştık bir nevi. Eylül sıkıldım bu konudan diyip mızmızlanınca film izlemeye karar vermiştik. Seçimimiz "AŞK TESADÜFLERİ SEVER" den yana olmuştu.Son sahnede ben ve Derya iki gözümüz iki çeşme olurken Eylül manasız bir şekilde sadece filmi izliyordu. Garip...
Film bittiğinde yediklerimizi toplamaya başladık. Derya'nın annesi ve babası iş için İzmir'e gidince Derya yalnız kalmasın diye onun yanına gelmiştik.
Telefonumun çalmasıyla sehpanın yanına gittim ve telefonumu aldım arayan Alp'ti. Telefonumu açıp evin bahçesine çıkan büyük camın önüne geçtim.
"Nasılsın yenge?" "Ali yenge yok." "Niye kızıyon ya. Alp senin sevgilin çok atarlı ya." Arkadan gelen "Kızdırma sevgilimi" sesiyle gülmüştüm. "Konuşmuyom ben ya. Al telefonu. Sevimsiz çift sizi." Diyen Aliye hepimiz gülmüştük."Nasılsın atarlı sevgilim benim iyimisin?" Gülümsedim. "İyiyim Alp sen nasılsın?" "İyi işte takılıyoz bizimkilerle. Nasıl geçiyor gününüz?" "İyi film izledik etrafı topluyorduk. Dışardamısınız siz?" "Evet dışarıdayız bişeyler içiyorduk." "Bulunduğunuz ortamda kız yoktur inşallah." Dedim kaşlarımı çatarak. "Güzelim biseyler içiyoruz dışarda dedim. Kahvede oturuyoruz demedim. Nasıl kız olmasın?" "Off iyi ya bişey demedim." "Kıskandınmı ne?" Diyip güldü.
Gülüşünü yerim ya. Neyse ciddi halimize geri dönelim. "Alp komik değil. Bak çok durmayın siz orada evdede içersiniz içecek." "Emrin olur prenses. Kalkacağız zaten az sonra." "Tamam o zaman." Diyip sırıttım. "Tamam hadi öptüm birşey olursa ara selam söyle kızlara." "Tamam sende selam söyle. Bay bay." Dedim ve telefonu kapattım.
....... Ertesi gün.
"Yarın kamp varmış gidelimmi?" Eylül'ün bunu demesi üzerine "Ay çok güzel olur." Dedim. Derya "Bencede gidelim." Alp'e baktım. Alp "Bana uyar."
"Ne işimiz var kampta ya" "Of Samet eğleniriz işte" "Derya güzelim burdada eğleniriz boşver kampı?" "Sen gelme Samet biz gideriz." "Hop bensiz nereye gidiyorsun. Tamam ya geliyorum." dedi. Eylül "Ben isimlerimizi yazıyorum o zaman" dedi ve gitti.Eve geldiğimde kamp çantamı hazırlayıp aşağı indim. "Anne yarın okulda kamp varmış gidebilirmiyim?" "Tabikide gidebilirsin." Annemin yanağına öpücük kondurup odama çıktım. Ilık bir duş aldım.
...................Okulun bahçesinde hepimiz toplandık. Otobüsün gelmesini bekliyorduk. Yaklaşık 25 kişiydik zaten. Otobüsün gelmesiyle yerlerimize geçmeye başladık. Ben Alp'le oturmuştum. Biraz yola baktıktan sonra uykum gelmişti. Kafamı Alp'in omzuna koydum ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Kamp yerine geldiğimizde herkes çadırlarını kurmaya başladı. Derin ve tayfası "İyy böcek vardır orda biz gelmeyiz" demişlerdi. Savaşta zaten okula bile çok uğramıyordu. Tabi bu bizim işimize gelmişti. Tek sorun Berk vardı.
Eylül, Derya ve ben aynı çadırda kalacaktık. "Ahh" sesin geldiği yere doğru bakınca Ali ve Caner'in üst üste düştüklerini gördük. Hepimiz kahkaha atmıştık. "Ali Kalk lan üstümden." dedi Caner söylenerek.
"Aman ben sanki meraklıyım senin üstüne."
"Olum nasıl beceriyorsunuz lan bunu?"
"Hiç sorma Alp ya hepsi Caner'in yüzünden bir çadırı kuramadı manyak." "Bana diyene bak. Sanki sen kurabildin."Hepimiz bayağı kahkaha atmıştık. "Gülmeyin ya" dedi ikisi bir ağızdan. Gülmemeye çalışıyorduk. Ama gerçekten de komikti.
Çadır kurma işi bitince hepimiz ortaya toplandık. Ben Alpin yanında durmuştum. Seda hoca ve Alper hoca -Tarihci-
"Evet arkadaşlar hem ormanı keşif için hemde akşam yakılacak ateş için odun toplamaya gidiyoruz itiraz yok herkez geliyor. Kimse birbirinden ayrılmasın." Dediler ve yürümeye başladılar. Bizde hocaların arkasından gidiyorduk.Berk yanımıza gelip "Güzellik dikkat et kaybolma" dedi ve sırıtarak gitti. "Gerizekalı ya"diye söylendim. Alp'e baktığımda sinirden çenesinin kasılmış olduğunu ve elini yumruk yaptığını gördüm. "Alp lütfen sakin ol." Diyip elini tuttum. Gülümseyip "Sakinim ben prenses sorun yok"dedi. Ama sanki zoraki bir gülümsemeydi bu.
Bizimkilerle sohbet ederek yürüyorduk. Ali şaklabanlıklar yaparak bizi güldürüyordu. Çalılık ve odun dolu bir alana geldik. Herkes çalı çırpı toplamaya başladı. Biraz topladıktan sonra diğer sınıftan bir kız Samet'in yanına gelerek "Çok yoruldum şunları tutmama yardım edermisin?" Dedi. Sesinden Samet'e yürüdüğü belliydi. Sametde saf saf "Tabi"diyip kızın elinden aldı. "Kıyametmi geliyor ne?" Diyen Mustafa'ya baktım ve sırıttım.
Derya gözlerini pörtletip "Aşkım manyakmısın sen ya niye alıyorsun kızın elindeki çalıyı sanane ondan." Diyip çalıları Samet'in kucağından alıp kıza geri verdi. "Derya güzelim kızın kolu yorulmuş işte ben taşırım boşver" deyince Derya "Samet sinirlendirme beni ya almayacaksın" diyip yüzünü astı.
Samet "Şu kızları hiç anlamıyorum ya" diyince Derya dayanamayıp "Hocam biz neden odun topluyoruz ki erkekler zaten odun direk onları atalım hem bir işe yaramış olurlar" dedi. Bütün kızlar Derya'nın bu dediğine gülmüştük. Derya yüzünü asarak yanımıza geldi. "Öküz ya tam bir öküz." "Takma kafana ya iyilik yapim dedi işte çocuk." Dedim ve kolumu Derya'nın omzuna attım. Samet kaşlarını çatarak yanımıza gelip "Hih odunmuş iyiki bir iyilik yapim dedik" dedi ve Mustafa'nın yanına geçti. Bayağı güldürmüşlerdi bizi....
Topladığımız çalıları alıp çadırlara doğru yola koyulmuştuk. Seda hoca "3-4 erkek yanıma gelebilirmi yardıma ihtiyacım var." Diyince bizimkiler gitmişti. Derya, ben ve Eylül grubun en arkasından yürüyorduk. Ayakkabı bağcığım açılınca eğilip onu bağlamaya başladım. Derya yanında olmadığımı fark edince arkasını döndü ve "Elaa" diye bağırdı. "Gidin siz geliyorum ben" diyince yürümeye devam ettiler. Tam ayakkabımı bağlamıştım ki çalılar kıpırdadı ve ben bağırarak koşmaya başladım.
Biraz koştuktan sonra bişey farkettim. Kaybolmuştum. Elime bir çubuk alarak yürümeye başladım. "Ayı gelecek ben ona sopayla vurucam oda beni yiyecek" "Allah'ım sen beni hayvanlar aleminden koru rabbim. Gencecik yaşımda yem olmiyim off" diye söylenerek yürümeye devam ettim.
Yorulmaya başlamıştım. Havada kararıyordu. Kesilmiş bir ağacın üstüne oturdum. Korkmaya başlamıştım artık.
Alp'ten
Hocanın verdiği poşetleri elimize aldık ve yürümeye başladık. O sırada Derya ve Eylül endişeli bir şekilde yanımıza geldiler. Eylül "Hocam Ela yok." Kalbime bir ağrı girmişti. Hocadan önce davranıp "Ne demek Ela yok?" Dedim. "Ayakkabılarını bağlamak için durmuştu yok işte" dedi ağlamaklı bir sesle.Alper hoca "Arkadaşlar hepiniz toplanın Ela ortada yok dörderli gruplara ayrılarak Elay'ı arıyoruz yarım saat sonra çadırların orda buluşalım dedi ve aramaya başladık.
Bir türlü bulamıyorduk Elay'ı "Nerdesin Ela nerdesin" diye bağırdım kendime hakim olamayarak. Caner "Sakin ol bulucaz Elayı yarım saat geçti gidelim çadırların oraya" dedi.
Samet "Belki bulmuşlardır Alp gidelim bir çadırların oraya." Tamam dermiş gibi kafamı salladım ve çadırların oraya geldik. Kimse bulamamıştı Ela'yı. O sırada yan sınıftan Hande diye bir kız "Berk bulmuş Elayı getiriyor" dedi. Hemen o tarafa doğru koştum. Ela Berkin kucağındaydı. "Sağol gerisini ben hallederim" diyip Elayı kucağıma aldım. Çadırların oraya gelince Ela'yı yatırdım. Alper hoca yanımıza geldi.
O sırada Ela gözlerini açtı. "Çok korkuttun beni" diyip sarıldım. "Bende çok korktum" diyip Ela'da sıkıca bana sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVMEK Mİ? SEVİLMEK Mİ?
HumorSevecen bir kız düşünün. Acılara rağmen gülen. En önemli sözü gülmeyi unutma olan. Ukala bir çocuk düşünün. Aşka küsen. Ukala ama bi o kadarda tatlı. Bu iki kişinin yolları kesişirse ne olur. Ortaya nasıl bir hayat çıkar. Merak edenler oku bölümüne...