Rainbow - Man On The Silver Mountain
~
~
"Beni unuttuğunu sanmıştın!"
Unutmak kelimesine kahkaha atmak isteyen kız omuz silkti, buraya gelip gelmemek konusundaki kendiyle tartışmalarını duysa Berat böyle söylemezdi ama bunları ona söyleyecek değildi. Zaten anlatma konusunda da berbattı.
"Evden çıkmayı pek sevmem aslında, nadir olan günlerden birindeyiz şu an."
"O zaman... Ne yapmak istersin?"
Dudaklarını bilmiyorum anlamında büken kızın aklında gerçekten hiçbir şey yoktu. Sadece onu görmek istemişti ve gördükten sonrasını da düşünmemişti.
Onun sessizliğini gürültülü çocuk bozdu, bunu sık sık yapacaktı.
"Aç mısın? Bir şeyler yiyebiliriz."
"Ah hayır, aç değilim. Sadece burada, böylece oturalım?"
"Ama öylece oturmak bana göre değil, gemi bekleyelim?"
"Gemi beklemek mi? Burada mı, neden?"
Kızın şaşkınlığına karşı çocuk güldü, gülünce gözlerinin kısıldığını ve göz kenarlarında çizgiler oluştuğunu yeni fark eden kız iç çekti.
Çocuk güzeldi.
"Evet, hiç mi Leyla ile Mecnun'u duymadın?"
Aşkından deliren bir adam canlandı zihninde ve bu aşkın kızla adamın boyunu aşması.
"Duydum da, gemiyle ne alâkası var bunun?"
Gözlerini deviren çocuğun hâlâ kızla konuşacak kadar sabrı vardı.
"Sanırım sana anlatacak çok şeyim var. Bunca zamandır mağarada mı yaşıyordun?"
Sahte olduğunu çaktırmadan güldü gerçekten mağarada olan ama yaşamayan kız. İçinde yeni bir duygunun varlığını hissetmeye başlamıştı.
"Tabii, öyle demek istiyorsan..."
"Her neyse, bir an önce diziyi izlemelisin çünkü İsmail Abi'nin kim olduğunu bilmeyen biriyle daha fazla konuşamam."
Sesine ciddiyet katmaya çalışmıştı ama dudaklarındaki gülümseme onu ele veriyordu.
"Hayır, İsmail Abi'yi bilmiyorum ve dizi de izlemeyi sevmiyorum. Başka bir şey yapamaz mıyız?"
Biz, bir şeyler yapmak.
Gerçekten, genç kız kurduğu cümlelere şaşırdı. Adamla bir şeyler yapmak istiyor muydu ki? Birden çıkmıştı kelimeler ağzından, Berat'ın yanında sık sık oluyordu bu durum ve olacaktı da.
Adam kızın düşüncelerinden bihaber, mutlulukla konuştu, ortak bir kelimede buluştukları içindi mutluluğu.
"Tamam o zaman... Madem dizilere karşısın, film izleriz. Eğer istersen tabii?"
Bunları içinde hafif bir gerginlik barındırarak söyledi ama devam ettiğinde, daha rahat çıkıyordu kelimeler ağzından. Kızı da rahatlatmaya çalışıyordu esasında.
"Bugün benim alışveriş günümdü, benimle gel, hem de sinemaya gideriz."
Korkutucu bir yalnızlığın içinde olan ve kendisine uzatılan her yardımı geri çeviren kızın karar vermek için çok fazla düşünmesine gerek yoktu. Bu sefer o yalnızlığın siyah ellerinden kurtulmak için bir şeyler yapacaktı. Keskin sessizliği bir başkasının sesiyle yok edecekti.
"Sanırım bugün alışverişten anlamadığımı ögrendigin gün olacak."
Kızın cümlelerine gülerken yerdeki çantasını alıp hazırlandı, daha sonra ayağa kalkıp onu sırtına yerleştirdi. Nehir de tıpkı onun gibi kalktı ve birlikte toplu taşıma bulabilecekleri bir yere doğru yürüdüler. Bir yandan da Berat kıza durmadan sorular soruyordu, sanki konuşmazsa koşarak gidecekti.
"Hiç kendi çizimlerin dışındaki resimlere dikkat ettin mi? Siz sanatçılar bu konuda dünyaya nasıl bakıyorsunuz merak ediyorum."
Siz sanatçılar...
Bu iki kelimeyi sevmedi, onlar sadece acılarını insanlarla paylaşıyorlardı ve bu da seviliyordu. Aslında bakılırsa, sanatçı lafı kadar aşağılık bir şey yoktu kıza göre. Ama fikirlerini paylaşmamaya öyle alışmıştı ki şimdi Berat'a da tüm bunları anlatmak içinden gelmiyordu.
Belki asla birisi duymayacaktı bunları.
"Tabii ki, resim yapmak için bile belli bir birikim gerekiyor. Başkalarının yaptıklarını ister istemez görüyorsun ve karşılaştırma yapmadan duramıyor insan. Ama yine de daha çok kendimle baş başa kalmayı seviyorum ben, resim yaparken yani. Sadece ben ve hislerim oluyor sayfanın üzerine dökülen."
Kısa bir sessizlik geçti aralarından, etraflarını sarıp kanatlarının altına aldı iki insanı, kimsenin onu kovmaya niyeti yok gibiydi.
"Peki sen? Çalışmak ve çizimlerimle korkutucu derecede ilgilenmek dışında neler yapıyorsun?"
Çalışan ve kızın çizimleriyle korkutucu derecede ilgilenen adam, adımlarını küçük küçük atıyordu, aradaki dengeyi sağlamak için olduğunu ikinci dakikada anlamıştı kız. Çünkü diğer türlü ona yetişmek için koşuyor olması gerekirdi. Bacak boyları arasındaki fark gülünçtü.
Alışveriş merkezine gidene kadar çocuğun yapmak istedikleri hakkında ve gösterimdeki yapımları konuştular.
Uzun süre çalışmayan ses telleri kıza teşekkür ediyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Milyonlarca Nefret Cümlesi
General FictionGenç kız, kendini öldürmek istediğini söylemişti, belki milyonlarca nefret cümlesi kurmuştu ancak kimse ona inanmadı. O güne kadar. Sonrasında ise tek yapabildikleri ölen bedenini süslemek için yanına, tıpkı ruhu gibi solmuş çiçekler çizmek oldu. ~ ...