Ne yapacaktı, ne anlatacaktı hatırlamıyordu.
"Kaç biradan sonra sarhoş olduğumu asla sayamadım."
Sarhoşluk ve Nehir pek yan yana gelmeyen iki kelimeydi ama görünüşe göre kızın karşısındaki adam çoktan çakır keyif olmuştu.
İçinde bulunduğu duruma güldü.
"Bunu sayabilecek biri olduğunu sanmıyorum, insanlar genelde sonlara doğru rakamları karıştırır."
Sarhoşluğa yudum yudum yaklaşan çocuk tek kaşını kaldırdı.
"Hadi ya?"
En başında karşılaştıkları ve sonra tanıştıkları deniz kenarındaydı iki insan. Önce bir marketten biraz içki almış ve sonra da kızın rehberliğinde deniz kenarına yürümüşlerdi.
Saati bilmiyordu ama havanın koyulaşan rengine göre sergi çoktan kapanmış olmalıydı.
"Tabii..."
Çimenlerin üzerinde duran sigara paketine uzandı ve bittiğini görünce kaşlarını çattı çocuk.
"Baksana, sigaran var mı?"
Kızın son hatırladığına göre karşısındaki çocuk sigarayı nadiren içiyordu ama şu an hayatı boyunca hatırladığı hiçbir şeyden emin değildi, sarhoşluk değil de kurmaktan korktuğu cümlelerin etkisiydi bu.
"Hepsini içtik, bir tane bile kalmadı." Eskiden içi dolu olan şişelere baktı ve devam etti sözlerine. Bakışlarını takip etti çocuk.
"Tıpkı bunlar gibi..."
Takibin sonunda kollarını açıp yere yattı, sözünü yeni bitiren kız hâlâ bağdaş kurmuş bir şekilde oturuyordu.
Uzanmasa da başını kaldırıp Berat'ın yaptığı gibi gökyüzüne baktı, bulutsuz bir gece olmasına rağmen tek bir yıldız bile görünmüyordu.
"Küçük Prens diyor ki 'günün birinde herkes kendi yıldızını bulabilsin diye parlaktır bütün yıldızlar' ve biz burada hiç yıldız göremiyoruz."
Çocuğun alıntısıyla düşündü, bazılarının yıldızları çok uzakta oluyordu.
"Yıldızları görememek berbat!" Diye yakınmaya devam etti, sarhoş ve ayık sıfatları arasında gidip geliyordu benliği. Kendini tutamadan konuştu, bu kadar edebiyat bünyesine fazlaydı.
"Kirlettiğimiz havanın cezasını yıldızları görememekle çekiyoruz."
Normalde kendi ırkına olan nefreti içinde saklı kalırdı, kimsenin görmesine izin vermezdi ama bazılarına engel olamıyordu.
"Kirlettiğimiz hava mı?"
Toparlanıp az önce yattığı yere, kızın tam karşısına oturdu. Gözlerinin içi kızarmıştı ve o renk kızın içine merak tohumları serpiyordu, bugün yüzünün neden asık olduğuna dair merak tohumları.
"Bunu biz yapmadık, kötü insanlar yaptı."
Alkolün verdiği mahmurlukla cüssesine zıt düşen bir tatlılığı olan çocuğun sözlerine karşı alaycı olmasını engelleyemediği bir gülüş kaçtı dudaklarından kızın.
"Dedi az önce bir paket sigara içen ve dumanını gökyüzüne bırakan çocuk."
Konu dünyaya verilen zararlar olunca geri adım atmıyordu, bir an önce yok olup gitmeliydiler ona göre.
"Böyle kitap gibi konuştuğun zaman çok tatlı oluyorsun."
Kendi tatlılığından bihaber çocuğun konuyu değiştirmekte üstüne yoktu.
"Sen de böyle söyleyince küçük bir çocuk gibi oluyorsun."
Normalde konuşkan insanlar içince daha az konuşur, çok konuşmayanlar ise tam tersi daha konuşkan olurlardı. Yıllardır kızın bildiği her şeyi yerle bir ederek konuşmaktan bıkmamıştı Berat.
"Küçük bir çocuk değilim ben."
Dili kaymaya başlasa da hâlâ bilinci yerindeydi, sözlerinin aksine çocuk gibi kıza sataşmasına güldü sataşılan kız.
Kız gülerken çocuk, onu öptü.
Hızlı bir öpücüktü ve kız hayatı boyunca hiç böyle öpülmemişti, sanki korkarak, bir sabun köpüğünü öper gibi hafif... Öpüştüğü diğer insanlar kendi egemenliklerini belli etmek ister gibi hırslı olurlardı ama Berat... İki saniye sonra geri çekildi.
Susuyordu ama gözlerinden pişmanlık aktı kızın yüzüne. Zıtlıklar bakışlarında yer edinmişti, sanki özür dilemek istemiyor ama tepkisinden korkuyordu.
Saatlerdir kendi gibi davranmayan kız da susarak çocuğun yüzüne uzandı ve bu sefer dudaklarını o birleştirdi. Çocuk kadar hassas davranamıyordu, zaten kız yemin edebilirdi ki kimse çocuk kadar duygu dolu olamazdı.
Bir odundan farksız olan kızın hızlı atan bir kalp ve midede başlayan kasılma dışında hissettiği bir şey yoktu, vücudu tepki veriyordu, duyguları vermiyordu.
Geceyi tam olarak böyle hayal etmemişti, güya çocuğu kendine yaklaştırmayacaktı, hah!
Kız bunları düşünürken öpüşme durdu, ikisi de ayağa kalktı ve sözleşmiş gibi hiç konuşmadan önce etrafı topladı, sonra çöp poşeti Berat'ın elindeyken onun evine gitmek için bir taksi buldular.
İnsan, bir akşamüstü ansızın yorulurdu ve kız yalnız olmaktan hep yorgundu zaten... Şimdi kızın yalnızlığını bölüşebilecek tek gecelik ilişkiler haricinde birini bulmuştu ve o, kızın elinden tutmuş taşıdığı karmaşadan habersiz bir şekilde onu kendi hayatına sokuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Milyonlarca Nefret Cümlesi
General FictionGenç kız, kendini öldürmek istediğini söylemişti, belki milyonlarca nefret cümlesi kurmuştu ancak kimse ona inanmadı. O güne kadar. Sonrasında ise tek yapabildikleri ölen bedenini süslemek için yanına, tıpkı ruhu gibi solmuş çiçekler çizmek oldu. ~ ...