Annem evlendikten sonra taşıdığımız yer, hayatımın en kötü yıllarının baş mekânydı.
Kendi küçük aileme iki kişi eklenmişti, tıpkı bizim gibi hiçbir şeyden haberi olmayan Tunca ve babası Altan. Mum ışığı kadar sönük olan hayatımızın üzerine gözyaşlarımızı dökmüştü, kendi oğlu bile zarar gördü ondan.
Kimliğe yanlış yazdırılan ismini çok seven, kollarına 'M' harfini andıran kuşlar çizen Tunca, Altan'ın ilk evliliğinden olan çocuğuydu, benden bir yaş küçüktü ve yeni aile üyelerinin içinde en çok onu sevmiştim. Bizim kadar habersizdi olan bitenden.
Üvey baba kavramından nefret etmeye başladığımı hatırlıyorum, en ufak bir hatamda kalbimi kırmak için söylenen sözleri ve daha da ilerleyip derimin üzerinde iz bırakan darbeleri.
Hiçbir kan bağımın olmadığı bir adamdan dayak yemek kadar, canımdan öte olan annemin hiçbir şey yapmaması da gözyaşlarımın akmasındaki en büyük nedendi.
Bazı inançlara göre güneş bedenimizi görür, ay ise ruhumuzu.
Morluklarımı gören güneşten nefret ettiğim kadar sevdim geceyi. Hayallerimde hep en tepede olurdu dolunay, herkesin uyuduğu saatlerde şehirde tek başıma dolaşırdım.
Aynı evin içinde olmamıza rağmen, birbirimize söylemediğimiz şeyler vardı. Ben, Altan'dan dayak yediğimi saklardım, ablam da onun tarafından taciz edildiğini. Bunu çok geç öğrendim, onu kurtaramayacağımız kadar zarar gördükten sonra.
En mutlu annemdi, ondan yardım istediğimde abarttığımı söyleyerek yaptığım davranıştaki hatayı söylerdi.
Tunca da bizim kadar hırpalandı, gökyüzüne, kuşlara aşık olan o çocuk gün geçtikçe başını kaldırıp yıldızlara bakmamaya, kollarındaki resimleri uzun kollu kıyafetlerle kapatmaya başladı.
Ablam gündüzleri ruh gibi gezip hayal dünyasında yaşarken ben ablama göre daha gerçekçiydim. Liseyi şehirdışında, onlardan uzakta okumak için bulduğum her vakti ders çalışmakla geçiriyordum.
Ablam üniversiteyi kazanamayıp evde kalırken, İstanbul'da bir liseyi seçtim onları terk ederken.
Kendi mutsuzluğumu yenmeye çalışmakla öyle vakit harcadım ki ne ablam Sera'ya ne de kan bağıyla bağlı olmasam da küçük kardeşim Tunca'ya bakıp onların ne halde olduğunu görebildim.
Arkama bakmadan kaçtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Milyonlarca Nefret Cümlesi
Fiksi UmumGenç kız, kendini öldürmek istediğini söylemişti, belki milyonlarca nefret cümlesi kurmuştu ancak kimse ona inanmadı. O güne kadar. Sonrasında ise tek yapabildikleri ölen bedenini süslemek için yanına, tıpkı ruhu gibi solmuş çiçekler çizmek oldu. ~ ...