Gun's And Roses - November Rain
~
"Önce sinemaya girelim, daha sonra alışveriş yapıp çıkarız."
Biri diğerine hayran iki insan, alışveriş merkezinin önünde ne yapacaklarını tartışıyordu.
"Alışverişini başka bir gün yapamaz mısın? Beni gerçekten mağazalara mı sokacaksın?"
Bununla ilgili bir sürü şey duymuştu yanından geçip gidenlere kaçamak bakışlar atan kız, birlikte tişört seçmek ve kabin önlerinde giyinmeyi beklemek fazla sevgili işiydi.
"Ne giyimi? İzin günüm ve ben eve yiyecek alacaktım."
Açılan ağzını kapatmak için tüm gücünü kullanması gerekti, bu sırada Berat kızın kolundan çekiştirip mağazanın içine gitmişti bile.
Üzerlerindeki metallerden arınıp dedektörden geçtiler ve hiçbir yere uğramadan en üst kata, sinema kısmına çıktılar.
Vizyonda neler olduğunu kasadaki görevliye sorarken arkamızda sıra bekleyen insanlar umurlarında bile değildi.
"Nehir bak! Buz Devri'nin son filmi."
Parmağıyla işaret ettiği yere baktı, animasyondan bahsedip bahsetmediğinden emin olduktan sonra hemen yanında duran ve çok daha ilgi çekici olan resimde gezdirdi gözlerini. Rengarenk bir poster ve renkli karakterleri vardı, ne hakkında olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu ama saçının yarısı mavi, yarısı pembe olan kız daha şimdiden onu kendine aşık etmişti.
"Yanindakine ne dersin?" Adını okudu. "İntihar Timi?"
Kafasını iki yana doğru salladı.
"Ben Buz Devri'ne oy veriyorum."
Kollarımı birbirine bağladı.
"Ben de İntihar Timi'ne ve iki kişiyiz, bu eşitliği nasıl bozmayı düşünüyorsun?"
İki küçük çocuk diye düşündü Nehir. Film için kavga ediyorlardı ama o kadar uzun zaman önce bırakmıştı ki çocukluk yapmayı, şikâyeti yoktu. İçinde başlayan heyecan kıpırtılarına karşı koymuyordu.
"Sana nasıl eşitliği bozacağımızı söylerdim ama bunun için çok erken ve tokat yemeye de hiç niyetim yok."
Karşısındaki adamın sözlerine hiçbir anlam veremeyen kız gözlerini kıstı, bu sırada arkalarındaki dört kızdan biri konuştu.
"Seçiminizi yaptıktan sonra sıraya girseniz? Filme yetişmeye çalışıyoruz da."
Ona ya da bir başkasına bakmadan aralarından geçti, Berat'ın arkasından yürümeden önce kısa bir özür mırıldandığını duymuştu.
Sıranın en arkasına geçip bordo rengi küçük koltuklara oturdular. Bacakları birbirlerine değiyordu ve bu da istemsizce karşılaştırma yapmasına neden oluyordu.
Sıska bacakları onunkilerin yanında çöp gibi kalmıştı.
"Nasıl seçeceğiz?"
Kızın sorusuna karşı çocuğun verdiği dahiyane cevap, "Taş kağıt makas oynayalım?" oldu
Berat konuşmaya devam edene kadar boş bakışlarını onun üzerinde tutmaya devam etti.
"Kolayca kabul etsen olmaz mı? Çocuk filmine girmekten iyidir!"
"Buz Devri izlemenin yaşı olmaz bu bir." dedi işaret parmağını havaya kaldırıp.
"Ve sen daha izlemek istediğin film hakkında bir şey bilmiyorsun bu da iki." Şimdi işaret parmağının yanına bir tane daha eklenmişti.
"Senin zekâ yaşın kaç acaba." Diye mırıldandı kız.
"Konumuz bu değil, hadi kaldır elini. Neyden korkuyorsun anlamıyorum ki."
İstemeye istemeye elini çocuğunkine benzetti ve üç kere anlamsız sözler söyledikten sonra Nehir yumruğuyla taş yapmışken, Berat avcunu açarak kağıt şekli oluşturmuştu.
"Hah! Kağıt, taşı sarar." Dedi ve avcunu genç kızın yumruğuna sarmaya başladı, Nehir temastan rahatsız olmadığını fark edip somurtarak elini geri çekene kadar sürdü saçmalık.
Ah, iyi ki çevresinde onun gibi biri yoktu çünkü genç kadın iki güne kalmaz kafayı yerdi. Güzel sesli bir adam şey diyordu, bir sebeple suratlar hep asık ona değil ona maruz kalana yazık ve her kelimesinde haklıydı. Maruz kalan için çok daha kötüydü.
"O zaman sen biletleri al, ben mısır almaya gidiyorum."
İtiraz etmesine fırsat vermeden yanından uzaklaştı. Çocuğun arkasından güldüğünü duyabiliyordu, hâlâ zaferini kutluyordu.
"Aptal." Diye söylendi kendi kendine ama onun da yüzünde kocaman bir gülümseme oluşmuştu.
Mutluluk... Hatırladığı kadar güzel duyguydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Milyonlarca Nefret Cümlesi
General FictionGenç kız, kendini öldürmek istediğini söylemişti, belki milyonlarca nefret cümlesi kurmuştu ancak kimse ona inanmadı. O güne kadar. Sonrasında ise tek yapabildikleri ölen bedenini süslemek için yanına, tıpkı ruhu gibi solmuş çiçekler çizmek oldu. ~ ...