16

399 54 12
                                    

~

Tık.

Gitsin, ses gitsin.

Tık.

Nefes, yabancı bir bedenin kokusu.

Tık.

Genç kız gözlerini açtı, sesin hiçbir yere gittiği yoktu. Uyandığı gibi farkına vardığı şey onu düşüncelere boğdu. Çok uzun zamandır böylesine huzurlu bir uykuya sahip olmamıştı.

Daha önce birlikte olduğu insanları gece kulüplerinden buluyor ve onlar uyanmadan çekip gitmeye çalıştığı için hissettiği bu 'sahiplik' duygusu yabancı geliyordu genç kıza.

Gerinerek doğruldu ve yeri incelemeye başladı, çıplaklığını örtmek gibi bir çabası yoktu, oysa yerde gördüğü ve kesinlikle onun olmayan tişört hayali ellerini kıza uzatmıştı.

Benim değil, diye düşündü. Berat'ın.

Çocuğun gidişi bulanık zihninde net olan nadir şeylerden biriydi.

Yatağın yanında duran kağıda baktı, hatırlıyordu yazıları yazanı.

Uykusunun dağılması için kırptığı gözlerini yeniden kağıda çevirdi, çizgisiz not kağıdındaki kendi el yazısından çok daha güzel bir yazıyla yazılmış olan kelimelerin üzerinde gezindi bakışları.

"Dolapta kahvaltı için gerekli olan şeyler var, birlikte yapmak isterdim ancak işe gitmem gerek. Geldiğimde konuşuruz."

Yazdıklarını ve gitmeden önce söylediklerini düşündü, ne yapması gerektiğine dair hiçbir fikri yoktu ama birlikte olduğu diğer erkeklere yaptığı gibi Berat'ı da hayatından kolayca çıkaramazdı. İstemiyordu bunu.

En azından içindeki sinir bozucu ses bunu söylüyordu.

Çoktan hiç silinmeyecek bir yere adını zorla kazımıştı sanki.

Berat'ın özel alanını işgal etmemeye dikkat ederek banyoyu buldu ve onlarca saç bakım ürününün arasından bir şampuan alarak saçlarını yıkadı. Uzun saçlarıyla ilgilendiği, belliydi ancak buncasını tahmin etmiyordu genç kız.

Saç ve sakal şampuanlarının aksine vücut için sadece bir tane kalıp sabun vardı.

Kısa bir duştan sonra dünden kalan kıyafetlerine elini sürmeden, az önce yerde gördüğü tişörtü giydi, zaten adamın yanında küçücük kaldığı için bunun boyu birçok elbiseden daha uzun olmuştu.

Dolapta bulduğu tel peynir ve yumurtalardan bir omlet pişirip vişne suyunu da bir bardağa alarak kendine normalde hiç böylesine detaylı yapmadığı bir kahvaltı hazırladı.

Düşünmesi, karar vermesi gereken öyle çok konu vardı ki Berat'ın yazdığı kağıda uymayıp biraz hava almaya karar verdi.

Kendi sığınağını da özlemişti, orası kızın gözünde kötü olan kimsenin bulamayacağı bir yerdi ve kendisini bulunduğu yabancı evde rahat hissetmemeye başlamıştı, hem hiç bu kadar ayrı kalmamıştım renklerinden.

Kahvaltıyı toplayıp bulaşıkları yıkadıktan sonra kendi kıyafetlerini giydi ve önce biraz yürüdü, içgüdüsü bu evin içinde çok daha sık bulunacağını söylemişti ve kız kendini hayali bir harita çizerken bulmuştu.

Işıkları hiç sönmeyen, saat kaç olursa olsun kaldırımlarından ayak sesleri eksik olmayan bu şehirde, bu kalabalıktaki onca yalnızlığın içinde yürürken kendi hayatını düşündü.

Yalnızlığına değecek bir şeyin olmasını umuyordu uzun zamandır ve ilk kez bu sabah onu bulduğunu hissetmişti. Sanki yalnızlığıyla savaşan birileri yenmeye başlamıştı.

Milyonlarca Nefret CümlesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin