Multi:Doğukan
Doktorun yanımıza gelmesi ile hepimiz ayağa kalktık. Doktor "Öncelikle sakin olun. Pars Bey'in durumu şu anlık iyi."dediğinde annesi "Ne demek şu anlık"dedi endişe içinde. Doktor"Hanımefendi lütfen sakin olun. Pars Bey başına büyük bir darbe almış kaşına ve koluna dikiş attık, Müdehale ettik. Fiziksel olarak bir kalıcı bir durum yok."Herkes bir oh çekti. Şule Abla"Fiziksel olarak bir durum yok ama Pskolojik olarak peki"dediğinde herkes doktora dikkatlice baktı.
Doktor yakasını düzeltip"Şöyle ki bir travma geçirebilir. Büyük ihtimalle geçirecek bunun büyük etkisi de başına aldığı ağır darbeler. Psikolojik bir tedavi alabilir. Sizinle psikolog doktorumuz birazdan gelip görüşecek. Geçmiş olsun."deyip yanımızdan geçip gitti.
Duyduklarım ile Sandalyeye oturdum. Eskisi gibi olamamasından korkuyordum. Onu kaybetme duygusu gerçekten boktan bir histi.
Yarım saat sonra Şule abla,Pars'ın annesi ve babası psikolog ile görüşmek için psikoloğun odasına girdiler.
Stresten dudaklarımı kemiriyordum. Ağzıma kan tadı gelicen dişlerimi dudaklarımdan ayırdım. Bacaklarımı oturduğumm yerde titreyerek ritimli sallıyordum. Dizime vuran elin sahibine baktım. Şule abla yanıma oturmuştu.
"Azra gel biraz konuşalım"deyip ayağa kalktı. Peşinden bende kalktım. Dışarı çıkıp hastanenin bahçesindeki banklara oturduk.
Sesli bir nefes alıp"Kötü bir şey yok dimi Şule abla" Şule Abla "Psikolojik olarak bir travma geçiriyor. Uyandı annem ve babam yanına girdiğinde onları tersledi. Ne kadar böyle gidecek bilmiyoruz. Arabaya bindiği zamanlar da içinde bir korku olabilirmiş. Tıpta Akut Stres Bozukluğu deniliyormuş. Fiziksel olarak kalıcı bir durum yok ama Pskolojik olarak zor toplayabilirmiş kendini. Araba haşat olmuş o arabanın içinden sağ çıkması bile mucize. Sana Nasıl davranır bilemiyorum."deyip burnunu çekti. Diyecek bir şey bulamadım"Görebilir miyim"dedim. Sesim pürüzlü çıkıyordu. Başını salladı. Birlikte hastahaneye girdik. Annesi ve babası bahçeye çıkıyorlardı. Annesi bana yandan bakınca başımı öne eğdim. Anneannesi gitmişti. İdil ve Doğukan kantindeydi. Odasının kapısına gelince derin bir nefes alıp kapıyı tıklatıp içeri girdim. Tavana bakıyordu. Beni görünce ifadesiz gözlerle bana baktı. Kapıyı kapatıp yanına gittim. Gözlerimize bakıyorduk. Eğilip boynuna sarıldım. Hıçkırarak ağlıyordum. "Çok korktum Pars sana bir şey olacak diye çok korktum."deyip iyice sarıldım. Hareketsiz duruyordu. "Tamam iyiyim bir şeyim yok kalk artık"demesi üzerine buğulu gözlerimle ona baktım. "Ağrın var mı"sesim kısık çıkıyordu. "Sabahtan beri ağrı kesici dayayıp durdular Ağrım falan yok." Bu hareketleri yaşlı huysuz dedelere benziyordu. Yanındaki koltuğa oturup elini tuttum. Bana bakıp"Kim aradı seni"dedi. "Hemşire aradı. Telefonun en son aramasında ben varmışım. Aradı"dedim. Bir şeyler homurdandı anlamadım. "Bir şey istiyor musun" Başını hayır anlamında salladı. Aslında sormak istediğim başka şeyler vardı. Ama burda bu haldeyken soramazdım.
"Yarın taburcu oluyorum. Okula bir-iki hafta gelmem." Başımı salladım. "Gelirim her gün size." Annesini düşününce"Ya da her gün değilde iki günde bir gelirim. Ama ararım hep." Bıkkınlıkla yüzüme baktı. "Gerek yok." Gözlerimi kapatıp açtım. Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Ararım,gelirim."dedim üsteleyerek.
Yarım saat sonra ilaçların etkisiyle uyumuştu. Kirpiklerinin gölge yaptığı göz hatlarına baktım. Kalp şeklindeki dudakları biraz aralıktı. Bir an salyaları aksa ne olurdu acaba diye düşündüm. Kendi kendime güldüm. Elimi yanağına koyup okşadığımda kıpırdayınca çektim elimi. "Devam et"diye mırıldanınca Kaşlarım yukarı doğru kalktı. Elimi tekrar yanağına koyup okşamaya başladım. Sakin görünüyordu. Diğer elimide saçlarının arasına koyup saçlarıyla oynamaya başladım. Eğilip dudağının kenarını öpüp"Seni Seviyorum."diye fısıldadım.Duyduğundan emin değildim. Çünkü nefesi düzenliydi uyumuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARS
Teen Fiction"Aşk bana denk gelmez"deyip kekimden ısırdım ve devam ettim "Hem ben keklerim ile mutluyum." Bağdaş kurup iyice yayıldım çimene. Kekimden ısırık aldım ağzımı benim gibi oturan İdil'e doğru açtım. Önce yüzünü buruşturup sonra kekinden yiyip o da beni...