30.Bölüm

1.3K 93 24
                                    


Gnash- I hate U I love U feat. Olivia O'Brien)

Veee yeni bölüm geldi. İyi okumalar 🙈

Pars odadan gittiğinde İdil'in üstündeki pikeyi düzeltip kendi yatağımın üzerine oturup sırtımı yatak başlığına dayadım.

Aldatılmak. Kendime bu sıfatı hiç bir zaman yakıştırmadım. Hangi kadın böyle bir durumda olmak ister ki. Belki aldatılmalar içinde Parsın yaptığı en küçüğüydü ama küçüğü,büyüğü olmuyordu. Her ne farklı durumda olursa olsun verilen isim kullanılan sıfat aynıydı. Aldatılmak.

Kendimle çeliştiğim bu konuda diğer yanımda onun o an ki ruh halini,sağlığını göz önümde bulundurup öyle karar vermemi söylüyordu.

Güven kırılmıştı bir kere kolay tamir edilecek bir şey değildi. Ama gönülde arsızdı. Hemde çok.

Onu gördüğümde vücudumun ona tepki vermemesini isterdim. Gözlerimin dolmamasını,kalbinin ağzımda atmamasını,onun görünce içimde oluşan o kıpırtının olmamasını isterdim. Eğer bunlar olmasaydı şu an kafamı şu yastığa koyup yarın burdan hiç bir şey düşünmeden gitmeyi düşünür ve hemen uyurdum.

Başımı ellerimin arasına aldım. İdil uyumasaydı konuşur ve beni rahatlatırdı. Elimi alnıma vurdum. Beynimin içindeki sesler beni yiyip bitirecekti.

Onu çok özledim. Onun bana sarılmasını,güzel şeyler söyleyip utandırmasını hatta aşırıya kaçan,beni deli eden kıskançlıklarını bile.

"Allahım bana bir yol göster."deyip ellerimle yüzümü kapattım.

Şafak söktüğünde balkondaki hasırdan yapılma koltuklarda oturuyordum. Gece ara ara uyuyup,uyanmıştım. Saat sabahın 06:00'sıydı. Uykusuzluk üzerime çökmüştü.

Öğürme sesi geldiğinde hızla balkondan çıkıp içeri girdim. İdil yatakta ayaklarını aşağı doğru sarkıtmış elini ağzına götürmüş oturuyordu.

Yanına gidip "Gir bir duş al. Açılır,rahatlarsın."dedim.

Başını sallayıp "Ağzımdaki tat,ikindi de uyuyup uyandığımdaki tatdan bin beter."dedi.

"Ben mi ayrılık acısı çekiyorum sen mi belli değil"

Onu banyoya soktuğumda kapı çaldı. Sormadan direk kapıyı açtığımda Doğukan kapının pervazına yaşlanmış bekliyordu.

"Günaydın"

"Günaydın"

"İdil,uyandı mı ?"

"Uyandı ama berbat halde. Duşa girdi şimdi"dedim.

Başını sallayıp "Tamam,ben lobideyim. Hazır olduğunuzda inin. Kahvaltı yapıp gidilelim."dedi.

"Tamam"dedim.

İdil kendine çeki düzen verdiğinde odadan çıktık. Duvarları beyaz,yerler bordoyla döşenmiş uzun holde asansöre doğru ilerlemeye başladık. "O kadar içecek ne vardı ?"dedim. İdil başını sağa yatırıp bana baktı. "Senin yerine de içtim."dedi dalgaya karışık ciddi sesiyle. "İçmek sorunları gidemiyor, bir kaç saatliğine uyuşuyorsun sonra sabah kalktığında her şey aynı. Pardon tek bir fazlalıkla başın çatlayacak gibi ağrıyor,birde Miğde bulantın ekleniyor"

İdil şakaklarını ovuşturarak "tamam sen haklısın,şimdi susar mısın ?"

Baygın bakışlarla ona baktım. Asansörün düğmesine basıp gelmesini bekledik. "Yalnız otelde çok güzel ha. Bunlar bu kadar zengin miydi ya ?" İdil'in lafları üzerine "Nasıl ödeyeceğiz parasını ?"dedim.

PARSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin