DEMİR BAĞLAR'a hoş geldiniz ^^
üç kitap olması düşünülen serinin okunma sıralaması şu şekildedir;
*** KOR ***
*** SİS ***
*** KUM ***
tarih bırak öyle başla ^^
tanıtım videosuna göz atabilirsiniz ^^ çok fazla olmasa da spoiler içerdiği kısımlar var, istemeyen pas geçebilir ama çok güzel bir edit ^^
muhabbet etmekten çekinmeyin yaptığınız tüm yorumlar zevkle cevaplanacaktır ^^
herkese iyi okumalar ^^
*** *** ***** *** ***
Yaz mevsiminin, boğucu sıcaklığını gölgelerde bile amansızca hissettirdiği yakıcı bir günde, insanın olmak isteyebileceği en son yerlerden birindeydi; bir demircide. Ocaktan dışarı püsküren her bir ateş parçası sönüp havaya karışıyor, ortam her geçen saniye daha kavurucu bir hale geliyorken, bedeninde fokurdamaya başlamamış hiçbir hücre kalmamış, ter içindeki vücudu tüm giysileriyle bir bütün haline gelmişti. Dili damağı kurumuş, parmağını bile kıpırdatacak enerjisi kalmamıştı. Ömrünü bir demirci çırağı olarak şu dört duvar içinde geçirmiş olduğu için ondan bu sıcaklığa alışkın olması beklense de bugünün güneşi canını almaya kast etmiş gibiydi. Ayağa kalksa yürüyemez, ağzını açsa iki kelime edemez halde demircinin bir köşesinde oturmuş, başını ustasına doğru devirmiş, yarı açık yarı kapalı gözlerini inip inip kalkan çekice kilitlemişti. Şüphe yoktu ki onu bayılıp düşmekten alıkoyan tek şey, çekicin sıcak demirle her buluştuğunda çıkardığı çınlamaydı.
Ustasının demiri dövmeyi bırakması ile sönük bakışlarını çekiçten onun devasa cüssesine doğru kaydırdı. Ustası önce kafasını arkaya doğru atmış, sonra bedenini düzleştirip adeta hörgücü çıkmış sırtını gerginleştirmişti. Ter içinde kalmış yorgun adam kolunu öylece serbest bırakınca çekici, ayaklı bir saatin içindeki sarkaç gibi sallandı. Ustasının gözlerinin kendisine, hayatta kalma çabasıyla demircinin içindeki ateşe en uzak noktaya kaçmıştı, doğru döndüğünü sezince kıpırdamaya çalıştı. Biliyordu ki boş boş duran, sıcaktan mahvolmuş görüntüsü ustasının sinirini bozacaktı. Kendine çeki düzen vermeyi, doğrulmayı denemiş ama başaramamıştı. Ölü bir balığınki gibi açık duran ağzını kapatmakla yetindi. Her an azarlanmak durumuyla karşı karşıya kalabilecek kendisi için durum iç açıcı olmasa da çekicin sesinin biraz olsun kesildiğine sevinmiş gibiydi.
"Bazı insanların kalbi demir gibidir, soğuk ve sert. Taş kalpli insanlardan bahsetmiyorum. Bazı kalpler demir gibidir. Çoğu insan demirden anlamaz, ona ulaşmanın zorluğunu bilmezler. Çünkü demirin gerçek yüzü, ısındığında ortaya çıkar."
Çırak, ustasının söylediklerine anlam vermeye çalışmaktan çok uzun zaman önce vazgeçmişti. Pes etmişti de denilebilir. Zaten normalde de insanları dinleyen, onlardan bir şey duymak isteyen birisi değildi, hatta sağır olarak doğmuş olsa belki daha mutlu bir hayat sürecek, böylece birisi ona bir şey söylediğinde duymazdan gelme zahmetinden kurtulmuş olacaktı. Bir ihtimal o zaman uyurken bile duygu emaresi göstermeyen bu asık suratının yerini daha sevecen, daha hayat dolu bir yüz alacaktı. İşte öyle ki, içinde olduğu en büyük sıkıntı buymuş gibi nefret ediyordu insanlarla muhatap olmaktan. Onun için her şey homurtudan ve manasız sözlerden ibaretken özellikle de ustasınınkiler tam bir baş ağrısıydı. Mesela tam da şu an, perişan bir haldeyken, tek istediği demirciden çıkıp gitmekken bu laf kalabalığını dinlemek isteyebileceğini nasıl düşünebiliyordu aklı almıyor, sıcaktan mahvolmuş bedeni bu düşüncelerle boğuştukça öfkeyle dolmaya başlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEMİR BAĞLAR - KOR (tamamlandı)
FantasyFantastik #9 (11.11.2019) Gizem #1 (30.03.2020) "Bilemeyiz, belki de biz doğmadan çok çok önce kurulmuş bu bağlar şu an bile insanları, olayları, farklı dünyaları birleştirmeye devam ediyor. Zamanın silgisinin ulaşamadığı, hayatın ta kendisi etrafın...