Cadının yere bıraktığı açık mavi küre büyük bir sesle patladı. Meydana yakın evlerin camları patlama ile tuzla buz olmuş, meydandaki savaştan nasibini alıp zarar gören birkaç ev ise patlama dalgasıyla yıkılmıştı. Evan'ın kulaklarındaki çınlama geçmiyordu. Yerde bir sağa bir sola kıvranıyor, ellerini acı ile kulaklarına bastırıyordu. Başı ağrı ile zonkluyor, dudaklarına değen damlalar ile burnunun kanadığını hissediyordu. Zorla açabildiği gözleri hemen yanında kendi gibi kıvranan Daniel'e değdi. Kendine o haliyle bir şeyler söylemeye çalışıyor ama hiçbir şey anlaşılmıyordu. Çok sonra ikisinin de kulakları açıldı ve kendi inlemelerini bile yeni duyabildiler. Zorla doğrulup dizleri üzerine çöktüklerinde ise acı bir manzara ile karşılaştılar. Ne olduğunu tam olarak çözemedikleri iri bir yaratık kendini onlara siper etmişti. Ayağa kalkıp zar zor attıkları adımlarla ilk kez gördükleri Dişlek'in cansız bedeni etrafında dolaştıklarında, nereden veya neden bunu yaptığını anlayamadıkları o yaratık olmasa başlarına gelecek şey içlerini titretti. Dişlek'in derisi tamamen yanmış, patlamanın etkisi ile kemiklerinin kırıldığı dışarıdan bile belli oluyordu. Daniel Evan'ın omzuna dokunup parmağı ile ileriyi gösterdi. Atabildikleri en hızlı adımlarla yerde kanlar içinde yatan Gümüş Katil'in yanına geldiler. Vücudu tanınmaz haldeydi. Kolu kopmuştu, giysileri yırtılmış her yanında korkunç yanıklar ve yarıklar oluşmuştu. Kurtulamayacağı belliydi. Ama hala nefes alıyordu. Bir şeyler fısıldamaya çalıştığını duyunca hızla başına eğildiler. Saçları, kirpikleri yanmış, dudakları kopmuş göz çukurlarından bile kan gelmişti. Yüzünün eski korkunç hali şimdikinin yanına konsa bir melek gibi kalırdı.
"Kral..." dedi ve öksürük ile ağzından kan geldi. Yine de kendini son bir cümle için zorluyordu.
"Cadı... Kral'a... Gitti..."
Her kelimesinden sonra derin bir nefes alıyor bir süre beklemek zorunda kalıyordu. Büyük ihtimalle ciğerleri patlamıştı. Ama yüzü tanınmıyor halde olmasa Evan son kelimesini söylerken gülümsediğine yemin edebilirdi.
"Öldürün..."
Derince bir nefes daha çekmeye çalıştı, öksürük ve böğürmelerin ardından kıpırdayışları son bulmuştu. Evan daha fazla dayanamamıştı. Hızla ayağa kalkıp arkasını döndü ve bir böğürtünün ardından, kustu. Ardından öksürüklerle dizleri üzerine düştü. Bir süre öyle durduktan sonra kafasını arkaya atıp var gücü ile bağırdı. Bu bağırış gözyaşları ile bir oraya bir buraya koşan Lulu'nun kulaklarına ulaşmıştı. Cadının bıraktığı patlama büyüsünün sesiyle meydana gelmiş karşılaştığı manzara karşısında çılgına dönmüştü. Bir oraya bir buraya koşuyor yanmış, parçalanmış, kesilmiş cesetleri bir bir kontrol ediyor, abisini arıyordu. Evan'ın acı dolu çığlığı ile başını kaldırdı ama etrafı duman kaplamış olduğundan hiçbir şey seçemedi.
"Abi!" diye bağırdı ama Evan duymasına rağmen tepki vermiyordu. "Abi neredesin?!" diye tekrarladı. Onu az önce kontrol ettiği cesetler gibi bir halde bulacağından korkuyor, sessiz sessiz akan gözyaşlarına engel olamıyordu. Birden esen bir rüzgar dumanı biraz olsun dağıtınca, dizleri üzerine çökmüş boş boş gökyüzüne bakan Evan'ı gördü. Çığlıklar ve hıçkırıklarla koşup boynuna atladı. Deli gibi ağlıyor ve sarılıyordu. Hayatta olduğunu görünce dünyalar onun olmuştu. Şu an saatlerce böyle kalmak istese de buraya geliş amacı bu değildi. Kendini toparlayıp Evan'ı omuzlarından sarstı.
"Abi, sana söylemem gereken çok önemli bir şey var ama nasıl söylesem bilemiyorum."
Daniel onlara doğru yaklaştı. Lulu derin bir nefes alıp demircinin havaya uçtuğunu, Ugo'nun çok ağır yaralandığından bahsedince Evan beyninden vurulmuşa dönmüş, Amasia aklından tamamen çıkıvermişti. Lulu'yu yere fırlatır gibi ittirip koşmaya başladı. Daniel de hemen arkasındaydı. Evan kalbi biri tarafından avuç içine alınmış sıkılıyor gibi hissediyordu. Eve kendini nasıl attığını hakkında hiçbir fikri yoktu. Açık kapıdan içeri girdi. Bir adım atmıştı ki yere yatırılmış ustasını gördü. Ayaklarının bağı çözülmüştü. Yere ustasının yanına kapaklandı. Hemen ardından içeri atlayan Daniel eli ile duvara yaslanmış zor ayakta duruyor, çenesinden dizlerine kadar titriyor, ameliyathaneye dönmüş odadaki kanlı bandajlara bakıyordu. Chibi, duvara yaslanmış ağzındaki sigaradan ciğerlerini dolduran nefesler çekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEMİR BAĞLAR - KOR (tamamlandı)
FantasiaFantastik #9 (11.11.2019) Gizem #1 (30.03.2020) "Bilemeyiz, belki de biz doğmadan çok çok önce kurulmuş bu bağlar şu an bile insanları, olayları, farklı dünyaları birleştirmeye devam ediyor. Zamanın silgisinin ulaşamadığı, hayatın ta kendisi etrafın...