Bölüm 18; canını yolda mı buldun?

801 115 127
                                    



Evan, isteksiz adımlarla kasabaya doğru ilerliyordu. Biraz yürüdükten sonra durup ardına bakıyor, tekrar yürümeye başlıyor tekrar duruyor ve tekrar ağaçların arasına doğru dalıp gidiyordu. Ayaklarına ağırlık vurulmuş gibi hissediyor, sanki ağaçlar dalları ile kollarından çekiştiriyor, bahçe içinden çıkmasına izin vermiyordu. Amasia'nın kendisine bakışı gözlerinin önünden gitmiyor, yüzünden dökülen yaşları tekrar tekrar izliyor, içi anlamsız bir hüzünle doluyordu.

Her zaman olduğu gibi kapının yanındaki çıkık taşa ayağını oturtup zıplar gibi yukarı doğru uzandı. Eli ile penceresinin çerçevesini yakalamıştı. Diğer ayağını kapının üzerine çakılmış tahtaya bastı ve kollarının ikisini de evden içeri attı. Kafasını kaldırdığında pencerenin önünde ayakta bekleyen Lulu ile göz göze geldiler. Evan'ın kollarını usulca tuttu ve pencereden dışarı ittirdi. Evan ne olduğunu anlayamadan kendini sırt üstü yere yapışmış buldu. Ciğerleri patlayacakmış gibi zonklamıştı. Gözlerini açabildiğinde Lulu'yu camdan sarkmış kendine öfkeyle bakarken buldu.

İmalı bir şekilde "Hoş geldin abi." dedi ve tekrar içeri girdi. Evan bir süre yerde soluklandıktan sonra kalkıp üstünü silkti. Tekrar yavaşça pencereye tırmandı. Lulu'nun tekrar ona pusu kurmadığından emin olduktan sonra içeri girdi. Üzerindekini çıkartıp bir kenara fırlattı. En az çıkardığı kadar eski bir iki kıyafeti daha vardı. Çok düşünmeden rastgele birisini giyiverdi. Kafası çok karışıktı. Lulu'ya tek kelime etmeden yatmaya geçti. Uzandığında hasırın her bir çizgisini sırtında hissedebiliyordu.

"Anlat bakalım iki gündür nerelere kayboluyorsun." dedi Lulu hesap sorarcasına. Abisinin varlığına ne zaman bu denli alıştığının farkına varamamıştı ama artık biraz olsun bile ortadan kaybolması evde hissedilir olmuştu. Evan bir süre cevaplamak istemedi ama olanları birisi ile paylaşmaya ihtiyacı olduğuna emindi. Hem artık Amasia ile aralarında bir anlaşma kaldığını da düşünmüyordu.

"O gün gördüğümüz kız hala bahçede biliyor musun?"

"Şu sürekli bağırıp duran mı? Ne? Bir dakika iki gündür onunla mı takılıyorsun yoksa?"

Lulu kıskanmıştı. Evan meselenin zannettiği gibi olmadığını, onunla bir anlaşma yaptıklarını, ateş yakmayı öğretmesinin karşılığında onun sorularını cevaplayacağından bahsetti.

"Ee sonra ne oldu?"

"Sonra vazgeçtim."

"Neden?"

"Ne bileyim işte, bir şeyler bana yanlış geldi. Ama sonra birden bana ailesinin öldüğünü söyledi, gerçi bir daha oraya gidersem beni öldüreceğini falan da söyledi ama birini öldürebilecek biri olduğunu sanmıyorum."

Lulu'nun kafası karışmış, abisine bunları uydurup uydurmadığını sormuştu. Evan ona sitemle bir bakış attı ve şaka kaldıracak durumda olmadığını söyledi. Hasırı üzerinde döndü ve ellerini kafası altında birleştirip yıldızları seyretmeye koyuldu.

"Anlamıyorsun Lulu, kendimi ondan soyutlayamıyorum, kafayı yemek üzereyim. Bahçeden buraya kaç saatte geldim biliyor musun? Düşünceler peşimi bırakmıyor. O neden böyle ki, yani neden bir insan meyve bahçelerinde tek başına yaşamak ister ki? İnsanlardan kaçıyor resmen."

Lulu, bu sefer daha ciddi bir şekilde "Sen böyle söyleyince aklımda birisi canlandı, kim acaba?" dedi. Mesajı yerine ulaşmıştı ama beklediği tepkiyi alamadı küçük kız. Çünkü Evan onun ima ettiği şeyin çoktan farkındaydı.

"Bir şeyler çok garip. Bahçede kurtlar var dediğimde ifadesi bile değişmiyor ama ona doğru bir adım yaklaştığımda çığlıklar atmaya başlıyor. Ona yardım ediyorum, ona battaniye verdim, ateş yaktım, ateş yakmayı öğrettim ve bana dediği tek şey..."

DEMİR BAĞLAR - KOR (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin