Kendi etrafında dönmeye başladı Evan. Tüyleri diken diken olmuş, biraz kafa dinlemeyi planlarken çılgına dönmüştü. Dışarı attı kendini ve yoldan geçen herhangi birisinin kollarına yapıştı. "Az önce bana sen mi seslendin?" Yaşadığı şeyin o adamla veya kasabadaki herhangi başka birisi ile alakalı olmadığını çok iyi biliyor ama tutunacak bir dal arıyordu. Dükkanın içini talan etmesinin sebebi de buydu, bir insan bir yaratık ya da ne olduğunu bilmediği herhangi bir şey bulmak istiyor, yaşadığı bu olayı bir mantık zeminine oturtmaya çabalıyordu. O adamı bırakıp bir başkasına, oradan da bir başkasına davrandı ama nafileydi. Üzerinde bir sürü cebi olan, diz kapaklarına kadar uzanan mavi bir önlük giyen, hemen karşılarındaki manav dükkanını işleten bay Holde, müşterilerini çekiştirip duran Evan'a bir tokat aşkedip sıska kollarıyla onu demirciye doğru ittirdi. "Defol Ugo'nun veledi, kafayı mı oynattın?!" Eli ile yüzünü ovuşturdu ve "Sanırım evet." diye fısıldadı. Manav Holde tekrar gelmeyeceğinden emin olmak için onu tekrar ittirmiş, söylenmeye devam ederek işinin başına dönmüştü.
Demirciye girip kalasa yaslandı Evan. Gerçekten de gaipten sesler duymaya, hayaller görmeye mi başlamıştı, durumu iyi değildi. Deliliğe giden yolda emin adımlarla ilerlediğini hissediyordu. Kollarını bedenine sardı, çektiği nefesleri yavaş yavaş veriyor, titriyordu. Her an tekrar bir ses duymanın korkusu yakasını bırakmıyordu. Bir süre sıtma hastasını andıran o halden çıkamadı.
"Usta." diye fısıldadı. Ağlamaklı sesi kendine bile ulaşmıyordu. "Sana ihtiyacım var."
Ayağa fırlayıp çıktı dükkandan. Hızlı adımlarla, insanları ittire ittire yürümeye başladı. Burnundan soluyor, sokağın sonuna diktiği gözlerini neredeyse kırpmıyordu. Yalnız değildi, tek başına değildi. Daha önce yaptığı hataları tekrarlamayacaktı. Kasaba meydanını geçip biraz daha ilerledikten sonra sokağın birinden sağa saptı. Ömrü boyunca iki, bilemedin üç kere geldiği bu yere varana kadar durmamış, eğer durursa tereddüt edeceğini bildiğinden kendini bir atı mahmuzlar gibi devam etmeye zorlamıştı. Derince bir nefes çekti, yaptığı şeyin ölümle kumar oynamak olduğunun farkındaydı, kapıyı tıklattı ve seslendi. "Ugo! Benim Evan!" Kalbi duracakmış gibiydi, heyecandan nefes almakta bile zorlanıyordu, Ugo'nun evine gelmişti. Artık kaçmak ona fayda etmediği için tekrar tıklattı kapıyı. "Sana danışmak istediğim bir şey var!" Tüm cesaretini toplayıp, hayatını ortaya koyup ısrarla devam etse de ne kapıyı açan ne de ona cevap veren vardı. Başını eğdi, ağlamaklı olmuştu Evan. Son bir kez elini kaldırdı ama vazgeçip arkasını döndü ve gerisin geri kasaba meydanının yolunu tuttu. Orada biraz hayalet gibi dolaşmış, düşüncelere dalmıştı.
Kapının açılmayışı onu kötü etkilemişti. Ugo'nun onun sesini duymuş olup kapıyı bilerek açmaması, ona yüz çevirmiş olması ihtimali bir yılan gibi dolaşıyor, ruhunu ısırıp ısırıp zehrini zerk ediyordu. Ugo'nun onu önemsediği ile alakalı düşüncesi asılsız mıydı yoksa, tüm hisleri bir ilizyondan mı ibaretti, kendini mi kandırıyordu? İnsanların bir o yandan bir bu yandan yürüdüğü, yoğunluğuyla bir arı kovanını andıran meydanın ortasında durdu ve kafasını yatırabildiği kadar arkaya yatırdı. Güneş gözlerine batmış, gerilen gırtlağı nefes alırken acımaya başlamıştı. "Hayır." Ugo, Ugo'ydu, o kurtarıcısı, ustasıydı. Ona güveniyordu ve bu güveni bir açılmayan kapıyla sarsılmayacaktı. Bağları böyle zayıf değildi onun. Yürümeye başladı.
Ugo'yla bir süredir vakit geçirememek kötü hissetmesine sebep olmuştu. Halbuki eskiden ustasının varlığı bile onu bir hayli bunaltırdı. Derince bir iç çekti. Onu özlemişti. Annesinin kötüleştiği gece eline tutuşturduğu ilaç şişeleri aklına geldi. Tekrar öyle bir an yaşayabilecek miydi acaba? Ustasının bir baba gibi onu kolladığı bir an. Varlığını yanında hissettirdiği, "Korkma evlat! Ben buradayım!" dediği bir an. Kendi için yaptığı onca şeyden sonra bunu istemek küstahlık mıydı, bundan emin olamıyordu. Nedense içi garip bir hüzünle dolmuştu. Şu an Ugo'yu görse ona sarılmaya çalışabilirdi. İntihardan farksız olduğunu bildiği için bu fikri hemen kafasından çıkardı. Acaba aynı Daniel gibi onun gözüne girmek için çabalamalı mıydı? Arkadaşından kötü etkilenmeye başlamış gibi hissetti. Bunlar çok tehlikeli şeylerdi, uzak durmalıydı. Acele edecek bir şey yoktu. Yarın yine koca cüssesi ile kendini kovalayacaktı nasıl olsa.
![](https://img.wattpad.com/cover/79263457-288-k839372.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEMİR BAĞLAR - KOR (tamamlandı)
FantasyFantastik #9 (11.11.2019) Gizem #1 (30.03.2020) "Bilemeyiz, belki de biz doğmadan çok çok önce kurulmuş bu bağlar şu an bile insanları, olayları, farklı dünyaları birleştirmeye devam ediyor. Zamanın silgisinin ulaşamadığı, hayatın ta kendisi etrafın...