Yırtık ve eski pabuçları elinde yürürken yumuşak çimenler ayaklarını gıdıklıyor, şekerli ve sulu meyvelerin kokusu ile harmanlanmış hava her nefesinde vücudunu daha da hafifletiyordu. Yanından geçtiği çoğu ağaca birkaç saniyede olsa dokunuyor, sert ve tırtıklı yüzeye avcunu bastırıyordu. Bu bir yürür bir durur haliyle topal bir yaşlıyı anımsatsa da o gençleşiyordu. Kendi yaşına dönüyordu da denebilir. Ormanın derinliklerine indikçe dertlerini arkada bırakıyor, sanki her temas ettiği ağaca sıkıntılarından bir salkım asıyor ve ilerlemeye devam ediyordu. Pencereden atlarkenki kasıntı halinden eser kalmamış, kendini tamamen serbest bırakmıştı.
Evan'ın gözleri kardeşi üzerindeydi. Lulu'nun heyecan ve mutluluğu onun bu bahçe için beslediği alışılmış ve körelmiş duygularını tekrar biliyordu. Eğer Lulu ile aralarındaki buzları eritebilirse ormanda boş boş geçirdiği yılları boşa gitmiş saymaktan vaz geçecekti.
Uzun bir süre yürüdükten sonra varmak istedikleri noktaya ulaştılar. Evan'ın aniden durması ile Lulu bir anda kendini toparlamaya ve çocukça heyecanını gizlemeye çalıştı. Birkaç hızlı adım daha atıp abisini arkada bıraktı. Önlerinde, ağaçların hafifçe seyrekleştiği ve kendilerinden biraz daha irice olan bir ağaca yer açtıkları bir alan vardı. Evan kardeşinin küçük adımlarla ağaca doğru yaklaşışını seyrediyordu. Lulu yaklaştıkça ağaç gözünde büyüyor, yaprakları bulutsuz gökyüzündeki yıldızları gizlemeye başlıyordu. Ağacın gövdesine bıçak ile oyulmuş bir üçgen gördü. Sanki bir insanın yara izine dokunurcasına eli ile üçgenin çizgilerini takip ediyor, parmağını yavaş hareketlerle bir köşeden diğerine ilerletiyordu.
"Meyve bahçelerindeki en leziz kızıl kayısılar bu ağaçta yetişir." dedi Evan. Evden ayrıldıklarından beri ağzından çıkan ilk cümleydi bu. Lulu gözlerini ağaçtan ayırmadan üçgeni buraya onun oyup oymadığını sordu. Evan afallamıştı. Çok beklediği yönde bir soru değildi. Ona şimdilerde tüm ormanı avucunun içi gibi bildiğinden ama daha önceleri kaybolmamak için birçok yere bunun gibi işaretler koyduğundan bahsetti. Lulu o an üçgenin kendi göz hizasına anca geldiğini fark etmişti. Abisi kendi boylarında iken, yani gerçekten çok uzun zaman önce oyulmuş olduğu belliydi. Parmağı ile çizgileri takip etmeyi bırakıp avuç içini işaretin üzerine kapattı.
Bir süre böyle bekledikten sonra sıkılmış ve gözüyle ulaşabileceği hizada bir meyve aramaya başlamıştı. Tam bir tanesini gözüne kestirmiş, parmak uçlarında yükselmeye hazırlanıyorken abisinin elini omzunda hissetti. Evan parmağı ile yukarıyı gösteriyordu. "En lezzetlileri için biraz tırmanman gerekecek Lulu." Sırtını ağacın gövdesine yaslayıp ellerini birbirine geçirdi. Kardeşinin bu boy ile ilk dala yetişmesi çok mümkün olmadığından yardım etmeyi amaçlıyordu. Lulu çok düşünmeden bir ayağı ile abisinin avuçlarına bastı. Evan onu yavaş yavaş kaldırmaya başlamıştı ki Lulu ikinci adım olarak ayağını Evan'ın boynu ile omzunun birleştiği yere sertçe yerleştirdi. Bu tekme ona hala sinirli olduğunu aklından çıkarmaması gerektiğini hatırlatır tarzdaydı. Lulu ağaca çıkmaya başladıktan sonra Evan da acı ile gülümseyerek onu takip etti. Evan'ın da yardımı ile en tepeye ulaşmaları çok vakit almadı. Ağacın en tepesinde koparılmayı bekleyen diğerlerine göre daha iri, ağız sulandıran, dalından düştü düşecek beş altı tane kızıl kayısı onları bekliyordu. Lulu yerden bu kadar yüksek olmanın verdiği endişe ve tatlı heyecana kapılıp gitmişti. Her an düşecekmiş gibi gelse de gözleri parıldıyordu. Bir süre etrafına ve aşağıya bakınmayı sürdürdükten sonra kendini oturduğu dalda sağlamlaştırdı. Yüzünü tekrar meyvelere döndürmüş, dudaklarını yalayıp yutkunduktan sonra omzunun hemen yanındaki kızıl kayısıya uzanmıştı. Meyveye dokunuşu bile ağzının suyunu akıtmaya yetmişti. Her tarafından sular fışkıran kayısıyı nazikçe kopardı. Avuç içindeki serinlik içini kıpır kıpır ediyor, bu durum her saniye daha da sabredilmez bir hal alıyordu. Lulu daha fazla beklemeyip koca meyveye suratını daldırırcasına bir ısırık almayı planlıyordu ki Evan onu bileğinden yakaladı. Bir anda dengesi bozulan kız neredeyse ağaçtan düşüverecekti. Ateş püsküren gözlerle Evan'a döndü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEMİR BAĞLAR - KOR (tamamlandı)
FantasyFantastik #9 (11.11.2019) Gizem #1 (30.03.2020) "Bilemeyiz, belki de biz doğmadan çok çok önce kurulmuş bu bağlar şu an bile insanları, olayları, farklı dünyaları birleştirmeye devam ediyor. Zamanın silgisinin ulaşamadığı, hayatın ta kendisi etrafın...