Bölüm 8; huysuz olduğunuzu söylemişti

906 126 141
                                    



Bir yandan ayakkabısını giymeye çalışırken bir yandan da merdivenlere doğru tek ayağı ile seke seke ilerliyordu. Ayakkabısının ayağına geçmesi ile dengesini kaybetti, düşmemek için hızlıca doğrulduğu ve mutlu son.

Lulu, abisinin acı ile inlemesini duyunca "Şu kalasa kafanı vurma artık!! Bir gün evi başımıza yıkacaksın!!" diye bağırdı. "Çok isteyerek yapıyorum sanki!!" Bir elini kalasa diğer elini ise kafasını vurduğu yere koydu, üstü başı yine çatıdan dökülen tozlara bulanmıştı. Birkaç saniye bunu kendine her sabah neden yaptığını sorguladı.

İşe geç kalmıştı. Yine gece geç saatlere kadar Lulu ile meyve bahçelerinde dolaşmışlar, yıldızları seyredip meyve yemişlerdi. Artık bunun için sözleşmiyorlardı bile. Anneleri uyur uyumaz üst katta buluşup pencereden kaçıyorlar, sabahlara kadar ağaçların arasında koşturuyorlardı. Evan, Lulu'nun her gece ona birtakım şeylerde daha yaklaştığını hissedebiliyordu. Sanki yaptıkları her koşu yarışını kendine biraz daha yakın bitiriyor gibiydi ve bu Evan'ı korkutmaya başlamıştı.

Diğer ayakkabısını da giydikten sonra koşup penceresinden dışarı atladı. Sokaktaki insanlar artık Evan'ın bu çıkışına alışkın olduklarından, kafasını çevirip bakan bile olmamıştı. Yerden doğrulup üstündeki tozları silkti. Ardından kapıyı açıp kafasını içeri soktu ve "Günaydın anne, günaydın Lulu!" diye bağırdı. Yüzünde ev halkının yavaş yavaş alışmaya başladığı tatlı bir gülümseme vardı. "Yine geç kaldım acele etmem gerek. Bana ihtiyaç olursa nerede olduğumu biliyorsunuz."

Lulu odanın ortasındaki su dolu bir leğenin içine girmiş, minik ayaklarıyla çamaşırları ezmekle meşguldü. Köpüğe bulanmış elinin tersini yüzüne sürdü ve abisine sinirli bir bakış attı. "Şu işine git artık! Her sabah aynı terane!" diye bağırdı. Annesi ise köşesine oturmuş battaniyesini bacaklarına sarmış bir şekilde kendisine gülümsüyordu. "Hoşça kal oğlum." dedi ve el salladı. Evan kapıyı hızlıca kapatıp birkaç adım atmıştı ki, aniden durdu. Bu duruşuyla yerden bir hayli toz kaldırmıştı. Sokaktakiler ve dükkan sahipleri daha fazla tepkisiz kalamadılar.

"Yeter artık her yeri tozuttun, çamaşırlarımın asılı olduğunu görmüyor musun?!"

"Ugo'nun veledi defol artık! Her sabah seni mi çekeceğiz!"

Evan kahkahasına engel olamadı. Birkaçı ile küçük göz temasları kurup hafif başını eğerek özür diledi. Geri dönüp hızla evin kapısını tekrar açtı ve kardeşine seslendi.

"Yine ne var!!" diye tersledi Lulu.

"Bugün yakacak almaya gideceksin değil mi? Giderken demirciden beni al taşımana yardım edeceğim."

Lulu bir an bir şey söyleyemedi. Sonra elindeki birazdan çamaşırları temizleyeceği fırçayı ona doğru fırlattı. "Sana kimin ihtiyacı var be!!" Evan birkaç kere daha onsuz gitmemesini tembihledi ve kapıyı tekrar aynı hızla kapatıp koşmaya başladı. Sokaktakilerin homurdanmaları evin içinden duyuluyordu. Annesi kızına bir bakış attı. Lulu gözlerinin içi gülümsese de uflayıp puflamaya devam ediyordu. Leğenden dışarı çıkarak fırlattığı fırçayı almaya gitti. Minik ıslak ayakları her adımda gıcırdayan ahşap zemine tatlı izler bırakıyordu. Tekrar leğenin içine girerken "Sanki ondan yardım isterim de, hıh!" diye söylendi.

Annesi, Lulu'ya göre daha dürüsttü. "İki haftadır bize günaydın demeden işe gitmiyor, eskiden iki haftada bir yüzünü bile göremezdin." Mutluluktan battaniyesini sıktı. Evan düzeldiğinden beri daha başka gülümsüyordu.

Lulu bir şekilde böyle şeyleri konuşmaktan utanıyor, içinde bir şeyler değişmeye başlasa da abisine karşı annesi kadar sevecen davranamıyordu. "Kendini çok kaptırma anne. Benim gözümde hala aynı şapşal insan." Çamaşırları leğenin içinde bırakıp eline bir bez aldı. Söylene söylene abisi kalasa kafa attığı için tavandan dökülen tozları temizleye üst kata çıkmaya başladı.

DEMİR BAĞLAR - KOR (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin