Her köşe başını kaplayan dükkanların, gün boyu yapılan aldım verdim kavgalarının, tacirlerin ve müşterilerin bağırışmalarının Vontrade kasabasını yeteri kadar boğucu ve yaşanılmaz yapması yetmiyormuş gibi sabahları kurulan pazar, kasaba meydanını içinden çıkılmaz bir hale sokardı. Kasabanın tam ortasındaki dairesel koca alan tezgahlarla dolar ve cebine giren paradan başka bir şeyi düşünmeyen kaba saba insanların cenk alanına dönüşürdü. Osepya ve Khorin Krallıkları'ndan çıkan çoğu kervan ve gezginin güzergahında olan bu kasaba için pazarın böyle vazgeçilmez bir unsur haline gelmesi gayet normaldi. Pazar her sabah kurulmasına rağmen değişkenliğini bir şekilde hep korurdu, bunun en büyük sebebi ise içindeki insan sirkülasyonundan başka bir şey değildi. Çoğu zaman farklı kasabalardan satıcılar da sırf burada tezgah açmak için yolculuk eder, pazarın zenginliğine zenginlik katarlardı.
Çoğu zaman yüksek sesle konuşmak bir yana, bağırmanın bile işe yaramadığı bu alışveriş cehenneminde değişmeyen tek şey vardı; Ugo. Normal insanların aksine sabahları daha huysuz olur, her sabah aynı saatin aynı dakikasında kalkan bu adam pazarcılara zor anlar yaşatırdı. Pazara her gün demirciye gitmeden önce uğrar; yiyecekleri şeyler dışında bir alışveriş yapmamasına rağmen tüm tezgahları tek tek dolaşır birkaç tanesi ile kavga etmeden meydanı terk etmezdi. Bu olay dışında ise demirciden pek çıkmaz, dışarıda bir iş varsa her zaman Evan'ı gönderirdi.
Ugo, insanların yolda yürürken bile karşılaşmak istemeyeceği tipte biriydi. Kimsenin onu sevmediği veya kasabalının öfkesine sebep olacak bir şey yaptığı yoktu. Ugo'nun emsali bulunmaz bir tersleme kabiliyeti vardı. Soru, övgü, teşekkür veya özür, konusu ya da amacı hiç fark etmez, Ugo kendisine yöneltilen her ifadeyi tersleyebilecek belki de dünyanın en huysuz insanıydı. Bugün de her zaman olduğu gibi pazarı baştan sona gezmiş ancak sadece birkaç parça bir şey almış, insanlar onun pazarı terk edişini ve demirci dükkanına hantal adımlarla ilerleyişini yine bir bayram coşkusuyla kutlamıştı.
Evan birden belinde bir soğukluk hissetti. Uykusunu tam alamamış olacak ki gözlerini açamıyordu ama sırtındaki soğukluk onu bir hayli rahatsız etmişti. Bu serinlik açık kalmış bir camdan esen rüzgardan çok soğuk bir duvara yaslanmaya benziyordu. Sert bir yere yatıyordu herhalde. Sert ve soğuk. Uyumaya devam etmek istediğinden tepki vermiyor, gözlerini sıkıca kapatıp tekrar sıcak uykusuna dönmek istiyordu. Belki de hala rüyadaydı. En son hatırladığı şey neydi? Çabaladı ama pek bir şeyler hatırlayamadı. Galiba dükkandaydım diye düşünmeye başlamıştı ki biri bileğini sıkıca yakalayıverdi. Kıracakmışçasına sıkıyordu. O daha meselenin ciddiyetini kavrayamadan işi bitmiş, avcının kapanına çoktan düşmüştü. Parmağına da sivri bir şeyin batması ile gözleri patlar gibi açıldı. Dün özene bezene sildiği demircideki mermer tezgahın üzerindeydi. Doğrulmaya çalıştı ama ustası koca vücudunu Evan'ın kolu üzerine yerleştirmiş ona hareketi imkanı vermiyordu. Ugo, ses tonu yaptığı şeyden zevk aldığını haykırırcasına "Sana, seni sabah burada bulursam bir parmağını keserim demiştim." dedi. Bu kelimeler Evan'ın kulaklarına balyoz gibi çarpmıştı. Şaka yapmıyordu, hiçbir zaman yapmazdı. Evan'ın tüm vücudu alarma geçmişti. Parmağı kesilecekti. Çığlık çığlığa bağırmaya, kurbanlık bir hayvan gibi çırpınmaya başladı. Ustasını caydırmak için aklına ne gelirse söylüyor, bin bir şekilde özür dileyip dalgınlığına geldiğini anlatmaya çalışıyordu ama Ugo sanki hiçbirini duymuyor gibiydi. Evan, tepki vermekte çok geç kalmış olmanın hüsranı içindeydi. Eğer sabah olduğunu daha erken fark etse ya da en azından ustasının içeri girdiğini görse bir şekilde kaçıp kurtulabilirdi ama Ugo bu sefer sinsice yaklaşmış, usta bir avcı gibi dişlerini onun gırtlağına geçirene kadar varlığını hissettirmemişti. Biraz evvel huzur içinde uyuyan bedeni şimdi can havliyle kolunu Ugo'nun göbeğinden kurtarmaya çalışıyor, elini bir açıp bir kapayarak parmaklarını makas darbelerinden kurtarıyordu. Bacaklarını sağa sola vuruyor, kendini ayak parmaklarına kadar kasıyordu ama nafile. En başta sadece kötü bir kabus izlenimini uyandıran sabah, Evan için gittikçe tehlikeli bir hal almaya başlamıştı. Daha önce sıcak demirle defalarca kovalanmış, yüzlerce kez havada uçan çekiçlerden kurtulmuş, iki yüz kiloluk yumruk darbelerini savuşturmuştu. Bundan da kurtulabilirdi. Bir şeyler yapmalıydı yoksa dans eden parmaklarının makas karşısında pek de vakitleri kalmamıştı. Derin bir nefes alıp yalvarırcasına ustasına tekrar seslendi. Son bir çare olarak parmağı kesildiği takdirde demircideki işlerini düzgün yapamayacağını, bir çırak olarak ona düzgün hizmet edemeyeceğini öne sürdü ama Ugo'nun cevabı Evan'ın da tahmin edebildiği gibi merhametsizlik ve öfkeden ödün vermiyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/79263457-288-k839372.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEMİR BAĞLAR - KOR (tamamlandı)
FantasíaFantastik #9 (11.11.2019) Gizem #1 (30.03.2020) "Bilemeyiz, belki de biz doğmadan çok çok önce kurulmuş bu bağlar şu an bile insanları, olayları, farklı dünyaları birleştirmeye devam ediyor. Zamanın silgisinin ulaşamadığı, hayatın ta kendisi etrafın...