Merabaaaaaa canlar <3 :) 1200 OLMUŞUZ YAAA ! Ne kadar çok sevindim bilemezsiniz valla! İyi moral oldu benim için.Gecikti biraz ama anca oldu yani :) Umarım beğenirsiniiiiiz :) Kısa keseyim çok beklettim sizi biliyorum bu yüzden hemen okumaya başlayabilirsiiiin ama ondan önce şunu söyleyeyim :) Lütfen arkadaş çevrene öneeeer hikayemiii :)
Hepinizi çok çok öpüyoruuuum :) yorum and voce pleaseee! Okumuşken oyla yani nolcak tık tık yapcan o kaa :)
İyi okumalaaaar!
(Resimdeki Isolde'nin baloda giydiği elbise.)
Başımın belası...
Neymişte baloya gelmezsem kolyemi parçalanmış halde kapımın önüne atacakmış.Ah! Gerizekalı.
Kutunun içinde ki elbiseye bakmak için kutuyu toparlayıp odama çıkdım.Kutuyu yatağa atıp içinden Trihan'nın balo için giymemi istediği elbiseyi çıkardım.Elbiseyi elime almamla ağzım açık bir şekilde yaklaşık 2 dakika kaldım öylece.Bu elbise...
Çok ama çok güzeldi...
Yeşilin mi yoksa kremin mi hangi tonu desem bilemedim.Krem tülün üzerinde parlak kristal taşlar vardı.Taşlar elbiseyi boydan aşağıya sarıyordu resmen.Of! Müthiş bir elbise bu! Ben daha hiç böyle bir elbise görmemiştim.Ya da şöyle diyim ; Hayal et deseler böyle bir elbise hayal bile edemezdim.
Kapımın çalmasıyla telaşla elbiseyi kutunun içine atıp kutuyu yatağın altına fırlattım.
"Efendim..."
Kapı açıldığında içeriye Elissa girdi.Bu kızın sabahları uyanıp direk benim odama dalmasına alışıkdım.
"Günaydın aşk böcüğü."
Yatağın üstünden küçük yastığı alıp Elissa'nın o sinir bozucu gülen suratına attım.
"Aşk böcüğü falan değilim ben Elissa." derken kaşlarımı çatmıştım.
Elissa yüzüne gelen yastıktan kurtulamadı ve inleyerek yüzünü buruşturdu.Yastığı geri bana atıp " Hadi ama Isolde!İtiraf et." dedi yaramazca gülerken.
Gülümseyerek " Saçmalamayı kes artık lütfen.Gel sana bir şey göstereceğim." dedim.Elissa hemen yanıma gelip merakla "Hadi göster." dedi.
Yatağın altından kutuyu aldım ve yatağımın ince çarşafının üstüne koydum.
Elissa meraklı gözlerini kutuya dikmiş bakarken "Vay canına!Bu kutuda neyin nesi?" dedi.
Kutunun yıpranmış yerinden açıp " Lordumuzun benden bir emir , rica ediyor." dedim.
Elissa elbiseyi görürü görmez bir çığlık attı."Hey! Yavaş evdekileri uyandıracaksın." gibisinden şeyler söylesemde küçük çığlıklarını dindirememişti.
"Aman tanrım! Bu... Bu şey çok müthiş bir şey!" diye hayran hayran bakarken elbiseyi ellerinin arasına aldı.
"Isolde şunun kumaşının yumuşaklığına bak.Ah! ondan önce şu taşlara ne demeli! Hey bu gerçek zümrüt mü?" diye elbisenin göğüs bölümündeki taşı gösteriyordu.
"Ah! Nerden bileyim ben Elissa.Etrafım zümrütlerle dolu sanki.!" diye çıkışarak gözlerimi devirdim.Bu triplerim Elissa'ya değil o ukala lord bozuntusunaydı.Neden bu kadar muhteşem.Hayır hayır...
Neden bu kadar şaheser bir elbiseyi bana hediye etmişti ki? Tamam bana çıkarı için evlenme teklifi etti ama ben bunu buna yoramam.Yani daha geçen biz onunla tartıştık ve ben onun benden nefret ettiğini düşünüyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masumiyet Çağı
RomanceOnlar birbirinden habersiz bir güne başlamışlardı.Güneşin o parlak ve göz kamaştıran ışığıyla birbirlerinin içine dokunmuşlardı . Belki iyi bir dokunuş ,belki de kötü bir dokunuştu. Bunu kim bilebilirdi ki? Kim bilebilirdi ,daha onlar bile bunu bil...