"Bazen kendi hayatınla zıt taraflarda mücadele etmeye başlarsın ya... Yenilen sen ya da... Yada sı yok işte.Hep yenilen sen olursun!"
Boynuma dokunan dudaklar...Geceliğimin üzerinden bacaklarıma dokunan eller...
"Sen hep yenilirsin işte."
Ağlamaya devam ediyordum.Gözlerimden akan yaşlar boynumu ıslatmıştı.Üzerimde olan bu pis herif amacına ulaşmak için anı bekliyor gibiydi. Kurt gibi...
"Hadi ama,Ben biraz eğlenirsin sanıyordum." dediğinde ağzımı açıp bi laf vereceğimi sanmıyordum.O güç yoktu bende.O güce şuan sahip olamazdım.
Boynuma dudaklarını bastırken bundan son derece iğreniyordum.İçimde hissettiğim o şeyi anlayabilir misiniz? Sanmıyorum.
Ellerimi bu pis herifin üzerinden indirip yanlara koydum.
"Sonunda sen de istemeye başladın değil mi?" dediğinde kafamı yanımdaki yastığa çevirdim. Yataktaki ince çarşafı avuçlarımın içine alıp sıkmaya başladım. Acımı bir yerden azaltmalıydım... Adam üzerimde doğrulup belime iki bacağına sarkıtıp oturdu.Boynumda ağırlık yapan kolyeyi soğuk tenimde hissettiğimde Trihan aklıma geldi...Bu kolye boynumdayken hep o aklıma gelecekti.Ama şimdi olmaz...
Bu adam bana sahip olacakken olmaz.
Kolyeyi hızla çekip boynumdan çıkarttım.Hızlı çektiğim için boynum sızlamıştı,elimi boynumda gezdirdiğimde tenimin çizildiğini hissettim.Ve sıcak kanı...Birazdan bacaklarımın arasından dökülecek olan sıcak kandan bi parçayı.
Gömleğinin iliklerini açmaya başladığında kafamı iyice yatağa gömdüm.
Çığlık atamıyordum... Her şey bitmiş gibi kabulleniyordum içinde olduğum durumu.Çünkü bu adamdan kurtulmam imkansızdı. Yenildim. Masumluğuma yenildim.
Sessizliğime.
Suskunluğuma.
Kabullenmeme yenildim.
Adam gömleğinin düğmelerini açmayı bitirdiğinde gömleğini üzerinden çıkarttı.Odanın bi köşesine gömleğini fırlattığında acıyla inledim.Ağlamaklı...
"Ne dersin yavaş mı gidelim yoksa hızlı mı?"
Ağzımı aralayıp yastığı ısırmaya başladım.Dayanamayacaktım!
Piç herif üzerime uzandığında pis nefesin kulağıma doğru üfledi. "Eğer yarın sabah bu saraydan ayrılmazsan yarın gece senin için yeniden geleceğim!" diye kulağıma fısıldadığında yastıktan ağzımı çekmiş heykel gibi kalakalmıştım.
Ağlamıyordum...Sızlanmıyor,acıyla inlemiyordum...
Ah tanrım!
Yarın yeniden gelecek! Üzerimden kalkıp yataktan çıktığında kendimi sıkmayı bırakıp nefes almaya çalıştım. Gömleğini yerden alıp üzerine geçirdiğinde "Bu sefer o kadar nazik ve yavaş olmayacağım!Bence bunu iyi düşünün Leydim! " dedi.
Ağzımı elime götürüp sımsıkı kapattım. Benden bi cevap alamayınca kapıya yöneldi ve odadan çıktı.
Odadan çıktığı an hıçkırmaya başladım! Ağlıyordum... Yüzümü yastığa gömüp içimde tuttuğum çığılığı salıverdim.Hıçkıra hıçkıra ağlarken hiç bir şey düşünemiyor gibiydim.Sanki her şey darmadağın olmuştu.Sanki hayatım yerinden oynamıştı. Tanrım!
Bana güç ver ! Yalvarıyorum! Bana güç verin!
Ben...
Ölürüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masumiyet Çağı
RomanceOnlar birbirinden habersiz bir güne başlamışlardı.Güneşin o parlak ve göz kamaştıran ışığıyla birbirlerinin içine dokunmuşlardı . Belki iyi bir dokunuş ,belki de kötü bir dokunuştu. Bunu kim bilebilirdi ki? Kim bilebilirdi ,daha onlar bile bunu bil...