"Gidip o adamı öldüreceğim..."

1.4K 52 17
                                    

Günaydıııın :D 

Bu sefer erken geldiiim :D Yeni bölümü aslında dün yayınlamıştım ama size bu gece hemen bölüm yazıp uzun ara verdiğimiz dönemi kapatayım dedim.Bu bölümü bi oturuşta yazdım.Yani anlayacağınız baya düşünceli ve konsantrasyon gerektiren bir bölüm oldu.Umarım beğenirsiniz...

Yine sizi şaşırtacağını umduğum bir kısık olacak.Bakalım kimler nasıl tepki verecek? Bölümü okuduktan sonra o güzel yorumlarınızıı istiyoruum ona göre! Biraz canlanalım hadiiii! 

"Bu arada Ramazan Bayramı'mız kapımızı çaldı...Herkese iyi Ramazanlar diliyorum."

Hadi sizi fazla tutmayayım bari. :D 

iYi okumalaaar canlarım !

Her  zaman ki gibi "Masum Kalın."

Trihan'a dik dik bakarken ne halt yediğimi kendime kabullendirmeye çalışıyordum.

"Elbisemi çıkarmayacağım bay sapık." dediğimde tam karşımda dikilmiş bana bakıyordu.

"O zaman korsenizin iplerini çözmede yardımcı olayım." diyerek koltuğa oturdu.

"Bu şeyi planladın değil mi? Çorbaya bilerek maydonoz attığını düşünmeye başlıyorum."

Trihan beni yan döndürerek ipleri çözmesinde kolaylık sağladı.

"İnan köy ördeğim...O çorbanın yemekte olduğunu bile bilmiyordum." derken ki ses tonu ona inanmamamı tetikliyordu.

"Hıhı tabi öyledir."

Trihan iplerle uğraşırken kendime iyice fırça atıyordum.Aslında Trihan'ın şu aptal merhemi vücuduma sürmesini engelleyebilirdim ama hizmetçi kızın yanında hiç bir şey yapamadım.

"Bu ipleri hiç sevmiyorum...Çok zaman alıyor." dediğinde gülümsedim ve "Doğru...Zamanın da bi kızı soymak için size baya bir zorluk çıkarmıştır." dedim.

Onunla alay ediyordum ama Trihan'ın bu şeyin altında kalacağından pek emin değildim. "Evet şuan zorluk çıkarıyor."

Ona biraz dönerek "Şuan beni soymuyorsun aptal!" dedim.

"Ama ben öyle hayal ediyorum..."

Ah bu cümlesiyle tekrardan önüme dönüp içimden kendime "Sus Isolde! Konuştukça batıyorsun çünkü." dedim.

Trihan saçlarımı boynumun bi tarafına toplayıp işini kolaylaştırdı.

"Biraz yavaş çözemez misin şunu? Canım acıyor." dediğimde kulağımda biten o güzel melodi beynimde yankılandı.

"Henüz canınızı acıtmış değilim."

Tamam ya ben konuşmayacağım arkadaş! Baksanıza! Konuştukça yerin dibine yerleşiyorum! "Canımı acıtmak istiyor musun ki?"

Ah sorun şu ki ben konuşmadan duramam... "Sizce? "

"Soruma soruyla cevap verdiniz Lordum."

Trihan dudaklarını kulağıma sürtüp "Acıtmak değil istediğim.Acıdan çok başka şeyleri istemeği tercih ederim." dedi.

Yan yan gülümseyerek " İstemek tek taraflı olmuyor biliyorsunuz değil mi?" diye sorduğumda Trihan hiç duraksamadan lafı yapıştırdı.

"Benim bir eşim var zaten."

"Kim peki? Tanıyor muyum?" derken kıkırdamıştım.

Trihan açılan iplerin arasında kalan tenime parmaklarını değdirdiğinde vücuduma bir elektrik göndermişti sanki.Vücudumun titremesiyle belimi dikleştirdim.

Masumiyet ÇağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin