Meraba canlarıııım size müthiş bir bölümle geldim! :) Keyifle okumanız dileğiyle...
Yorum yaparsanız hani daha mutlu olurum...Son bölümde sadece 3 kişi yorum yapmıştı.Ne kadar acınacak bir durum değil mi? Neyse ben yine sizin tahdirinize bırakıyorum.Demek ki bunu hakediyorum.Eyvallah.
Hadi öptüm hepinizi.
Bu arada 45 bin olmuşuz! Beni sevindiren tek şey bu herhalde.Teşekkür ederim hepinize...
İyi okumalar! Bölümü Laily Lail - Mario Reyes ft. Carole Samaha şarkısıyla okuyun.Multımediaya koyamadım sanırım benim youtube bağlantısında sıkıntı var.Herneyse...Çok sevdiğim bir şarkı gerçekten bence bi dinleyin derim.
Bütün eşyalar arabalara yüklenmesiyle Kraliyete veda etmenin zamanı gelmişti.Nedense bunu hiç üzülmüyorum.Çünkü bu lanetli yerden hemen ayrılmak istiyorum!Burası bana uğursuz gelmişti...
Herkesle kısa sohbet ederek vedalaştığımızda arabalara doğru yöneldik.Trihan eliyle en arkadaki göösterdiğinde o arabaya binmem gerektiğini anlamıştım.Onunla aynı arabada mı olacağım? Tanrım...
Kafamı sallayıp arabaya doğru yürürken Elissa'nın yanında durdum.
"Sanırım Trihanla aynı arabada olacağım.Sence olay çıkarıp seninle aynı arabaya binmeme değer mi?" dediğimde bana kaşını kaldırıp "Git bin şu arabaya deli kız.Sana zarar vermez Trihan.Bence hatasını anlamışa benziyor." dedi.
"Hıhı tabi." diyip yürümeye başladım.İçimde büyük bi sıkıntı vardı.Yüzümün asık göründüğüne yemin bile edebilirdim.İçimdeki sıkıntı yüzüme yansımıştı sanırım.Yoksa bir İngiliz Kraliyet lorduyla evlenen bir kız bu suratla evine dönermiydi? Dönermiş demekki.
Arabaya Hektor'un yardımıyla bindikten sonra ona hoşçakal diyip Trihan'ı beklemeye başladım.Küçük penceren baktığımda Trihan'ın kuzenleriyle vedalaştığını görmüştüm.Leydi Katherina annesiyle vedalaşıp Elissa'nın olduğu arabaya doğru gittiğini gördüm.Evet Trihan'la aynı arabada olacağım şuan resmileşmiş durumda!
Trihan'ın arabaya doğru geldiğini görünce hemen diğer pencerenin olduğu tarafa sindim.Cama yapışmış dışarı seyrediyor imajı veriyordum.Trihan arabaya bindiğinde başımı ona çevirdim.Benim olduğum tarafa gelecekken fikir değiştirip karşı koltuğa oturdu.Başımı ondan pencereye kaydırdığımda Trihandan sıkıntı dolu bir nefes alış- veriş sesi duymuştum.
Arabay hareket etmeye başladığında sırtımı koltuğa yapıştırıp gelip geçen ağaçlara gözlerimi dikmiştim.Saraydan ayrıldığımızda yollarda olan halk bizi selamlıyor, neşeyle şarkılar söylüyorlardı.Bu çok hoşuma gitmişti... Yüzümde ki gülümsemeye engel olamadım ve küçük bi kahkaha atıverdim.
Ellerindeki çiçekleri bize doğru atıyorlardı.Sanırım bu hoşçakalın töreni gibi bir şeydi.Yol uzayıp gittiğinde az önceki durum yok olmuş bomboş yol kendini bana seriyordu.
Trihanın bana seslenişini duyduğumda vücudumu dikleştirmiş gözlerimi pencereden ayırmıştım.Trihanla göz göze geldiğimde onun perişan halde gibi olduğunu görmüştüm.
"Hı?" dediğimde gözlerini benden ayırmadan "Hani sana hep benden sakın özür dileme derdim ya?" dedi.
Kafamı onaylayıcı bi şekilde sallarken gözlerimin dolduğunu farketmiştim.Ona bakarken içimde sanki bir bomba patlamış ve onun çağresizliği içinde kıvranıyordum.
"Özür dilerim..." dediğinde gözlerimden tek bi gözyaşı akmıştı.Elimle ıslaklığı hemen sildiğimde gözlerimi tekrardan Trihan'a çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masumiyet Çağı
RomanceOnlar birbirinden habersiz bir güne başlamışlardı.Güneşin o parlak ve göz kamaştıran ışığıyla birbirlerinin içine dokunmuşlardı . Belki iyi bir dokunuş ,belki de kötü bir dokunuştu. Bunu kim bilebilirdi ki? Kim bilebilirdi ,daha onlar bile bunu bil...