Medya:Bölümden
Şarkı:I have nothing-(glee version)Bazen gözlerimizi açarız ve, "Neden yaşıyorum... Yaşıyoruz?" diye sorarız ya kendimize, işte benim için öyle bir gündü, bütün gece ağlamaktan gözlerim şişmiş ve morarmıştı,o kadar hassastım ki... Kendimi eskiden çok güçlü bir kız sanırdım, asla ağlamazdım, ama şimdi anlıyorum ki o zamanlar ağlanacak kadar kötü zamanlar değilmiş.
Bütün gece Meriç'in söylediklerini düşündüm, benim Derin için ağlamam, sevdiği insanları kaybettiği içindi, ben de kaybetmiştim hayatımdaki en değerli iki kişiyi, onu anladığım için ağlamıştım, ama bunu Meriç'e anlatamazdım, ayrıca iki gün önce Cihan üzülüyor diye de ağlamıştım, bunun aşkla bir ilgisi yoktu.
***
Uyanır uyanmaz gözlerim Cihan'ı aradı, onu şimdiden çok özlemiştim.
Bugün stajım olmadığı için mutluydum, Cumartesi günü salonumda çilekli süt içerken depresyona girmek için çok müsaitti.
Pijamalarımla birlikte scent of a woman izledim, tango sahnesinde bile ağlıyordum, daha şimdiden iki kutu süt içmiştim.Kendi halimde depresyonumu yaşarken kapı çaldı, zorlanarak olduğum yerden kalkıp kapıyı açtım. Merve, "Ben geldim!" dedi elindeki poşeti kaldırıp. Kendimi gülmek için zorlasam da pek beceremedim, Merve birden gülen ifadesini değiştirip, "Neyin var senin?" dedi şaşkınlıkla.
"Neyim varmış bakalım?" dedim ufak bir tebessümle, sonra elimle içeriyi işaret edip, "Gelsene." dedim. Mutfağa doğru ilerledik. Elindeki poşetten bir tabağa simit ve poğaça çıkardı, canım yemek yemek istemiyordu.
'Sıcacık simit aldım, kahvaltı yapmamışsındır inşallah. " dedi Merve. Kafamı hayır anlamında sağa sola sallayıp," Benim canım yemek yemek istemiyor. " dedim dudağımı büzüp. Merve gözlerini irileştirip," Bir şey var sende, yemek bile yemediğine göre. " dedi,
" Ne yani bana hayvan mı demek demek istiyorsun? " dedim gülerek.
"Belki biraz, hadi gel bende yemek istemiyorum." dedi ve salona yürüdü, arkasından gittim."Senin derdin üzüm yemek değil bağcıyı dövmek. " dedim bir filozof edasıyla.
"Ne?" dedi anlamamazlıktan gelerek. Gözlerini devirip," Anlamadığımı mı sanıyorsun, benden saklama bari. " dedim sitem dolu ses tonumla.
Merve yine anlamamazlıktan gelerek,"Şifreli konuşmayı bırakır mısın lütfen." dedi gayet ciddi bir ses tonuyla, belki de gerçekten anlamamıştı,
"Yapma Merve, Meriç'ten hoşlandığın ortada. " dedim gülümseyerek. Merve ağzını oha dercesine açtı," Yok artık, saçmalama, nerden çıktı? " dedi.
"O zaman çağırayım da birlikte oturup muhabbet ederiz." dedim çarpık gülüşümle. Merve panik içinde olduğu yerden kalkıp ellerini iki yana salladı, "Hayır canım, ben sana geldim, ikimiz baş başa, olmaz, dedikodu, hayır hayır..." dedi, sonra derin bir nefes aldı, yüzüne zafer ifademle baktım, saçmaladığını kendi de anlayınca yerine geri oturdu."Ben bir işe başvurdum. " dedi konuyu değiştirme çabasıyla. Başarmıştı da,
"Ne?" dedim, sesimi biraz yükselterek, Merve de birden neşelendi,
"Bir dergide kapak yapımcısı olarak çalışmaya başlayacağım, eğer kabul edilirsem." dedi,
"Çok sevindim kolalı jelibonum. " dedim.
" Teşşekkür ederim Cansu'm da şimdi gitmem gerek, Toprak'ın da bir haberi yetiştirmesi gerekiyormuş gelemedi o da. " dedi, Toprak'ı çok özlemiştim, muhabir olduktan sonra çok az görüşmüştük .Tam cevap verecektim ki karnıma keskin bir ağrı girdi, o kadar acıyordu ki elimle karnımı tutup acıyla inledim. Merve oturduğu yerden zıplayarak yanıma atladı, sırtımı sıvazlayarak, "N'oldu iyi misin?" dedi panikle,yalnız kalıp dinlenmek istediğim için kafamı kaldırdım, sonra güldüm," İyiyim bir an kramp girdi mideme. " dedim, Merve büyük bir nefes verip rahatladı,"Gidiyorum o zaman, iyisin değil mi, bak doğruyu söyle ?" dedi. Kafamı hızlıca salladım, konuşmaya mecalim yoktu, böyle bir sancı daha önce yaşamamıştım. "Hadi sen git, işin varmış düşünme beni, çok iyiyim." dedim, Merve bana kocaman sarıldı, sonra, "Sen kalkma ben giderim." dedi, yine kafamı salladım, Merve elini hızlıca sallayıp salondan çıktı.
-----------____------------
Merve kapıdan çıktı, tam ayakkabısını giyerken aşağı elinde poşetle inen Meriç'i gördü, önce göz göze geldiler, sonra ikisi de aynı anda, "Merhaba." dedi,sonra da gülmeye başladılar. Meriç kıza, "Bende çöp atmaya iniyordum." dedi en sempatik tavrıyla. Merve ne diyeceğini bilemedi önce sonra da çocuğun yaptığını yapıp, "Ben de eve gidiyordum." dedi. İkisi de muhabbeti devam ettirmek istiyordu,çocuk saçmalamak pahasına konuşmaya devam etti, "Birlikte inelim o zaman." Merve, "İnelim bakalım." deyip önden ilerledi. Merdivenlerden yan yana aşağı iniyorlardı, Merve Meriç'i gördüğünde ayakkabısının bağcığını tam bağlayamadığı için ayakları birbirine takıldı, tam düşecekken Meriç elindeki çöp poşetini fırlatıp kızın bileğinden tuttu, kendine çekip belini de diğer koluyla sardı.İkisi de heyecandan birbirinin yüzlerine bakamıyordu...
----------____-----------
Merve gittikten sonra ağrım biraz daha arttı, kıvranarak yere oturdum, öyle bir acıydı ki gözümden bir yaş süzüldü. Terden sırılsıklam olmuş bir biçimde ne yapacağımı bilmezken telefonum çaldı, kim olduğuna bile bakmadan telefonu açtım, Derin,
"Cihan'la geçenlerde futbol sözümüz va-" derken sözünü kestim, zorlukla çıkan sesim ile, "De... De-Derin." dedim.
----------____----------Cemre acıyla bayılıp yere yığılmıştı.Derin telefonda,"Cemre iyi misin?" dedi, ama ses gelmiyordu, kötü bir şey olduğunu anladı, sonra da telefonu kapatıp panikle arabasına gitti, Cemre'yi de kaybetmek istemiyordu, arabayı o kadar hızlı sürmüştü ki on dakika sonra kızın evine gelmişti. Dairesine çıkıp kapıyı yumruklamaya başladı, bir yandan da bağırıyordu, "Cemre!" Sesleri duyan Meriç koşarak aşağı indi, Derin'i görünce Cemre'nin bahsettiği çocuk olduğunu anladı, "Ne oluyor burda?" dedi Meriç.
"Cemre... Ona bir şey oldu. " dedi, kelimeleri söylerken bile zorlanıyordu. Meriç bağırdı, tam bu sırada alt kat komşuları Şeyma geldi,
Meriç'in aklına sığınma odasındaki yedek anahtarlar geldi, sığınma odasının anahtarı da sadece Şeyma'da vardı, Meriç özet geçip anahtarları almaya gitti, bu sırada Derin hiç durmadan kapıyı yumrukluyordu, kapı o kadar sağlamdı ki kırmak imkansızdı, bir süre sonra Meriç elinde anahtarlarla geldi, titreyen elleri ile açıp içeri daldı, Derin de arkadan koşarak öne geçti, Cemre'yi yerde ve telefonunu biraz uzakta görünce o kadar üzüldü ki o an anladı, Cemre Derin'in hayatına çoktan girmişti, annesine verdiği sözü tutamamıştı o, şu an onu da kaybetmek istemiyordu, yıllar sonra hayatına aldığı tek kızı da kaybetmek istemiyordu. Koşarak kızı kucağına alıp arabasına bindirdi, arkadan gelen Meriç'de kendi arabasıyla Derin'i takip etmeye başladı, yol boyunca elini kornadan çekmemişti Derin, hastaneye geldiklerinde Meriç önden koşarak sedye çağırdı, Derin de kızı kucağına alıp koşmaya başladı, gelen sedyeye yatırınca hemşireler alıp götürdü Cemre'yi. Derin'de arkasından bir süre koştu, hemşirelerin talimatıyla içeri giremedi, olduğu yere çöktü, sonra arkasından gelen Meriç'e döndü.
"Ne oldu Cemre'ye? " dedi çocuk panikle, Derin,"Bilmiyorum, hiçbir şey bilmiyorum Allah kahretsin ki hiçbir şey bilmiyorum." dedi korku dolu yüz ifadesiyle, Meriç Derin'i yalnız bırakıp işlemleri yapmak için gitti. Derin duvarın dibine oturmuş Cemre'nin çıkmasını bekliyordu, telefonda ki ses tonu aklına geldi birden, bu sefer gözleri doldu.
***
Yaklaşık yarım saat sonra odadan çıkan doktorun yanına koştu heyecanlanla.
"Nesi var? " dedi. Doktor yüzüne çarpık bir gülümseme yerleştirip konuşmaya başladı," Sorun yok paniklemeyin, sadece açlıktan bayılmış, az önce uyandı serum taktık, bir de kabız olmuş, yani ciddi bir durum değil. "dediğinde Derin'in yüzünde büyük bir gülümseme yerleşti, doktora,"Görebilir miyim?" diye sordu, "Verdiğimiz ilaç ve serum yüzünden uyuya kaldı, ama girebilirsiniz, şimdi iyi." dedi doktor,teşekkür edercesine kafasını salladı, sonra hastane kıyafetlerini giyip odaya girdi, Cemre bembeyaz suratıyla kolunda serum yatıyordu, bu görüntü onu çok üzmüştü, sanki kendi aynı acıları çekiyordu, karnı ağrıyordu onun da, Cemre'nin acısını hafifletiyordu adeta. Yavaş ve temkinli adımlarla kızın yanındaki sandalyeye oturdu, biraz suratını inceledi, bonesinden çıkan saçları okşadı...
-----------____----------Hastane odasında gözlerimi açtım, sol tarafımda Derin'i gördüm, elimi tutmuş yatağın kenarına kafasını yaslamış uyumuştu, iki gün önceki gibi el ele uyanmıştık. Bu duruma gittikçe alışmaya başlamıştım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erasmus #Wattys2016
RomanceKapak tasarımı @yazmazdayazmaz 'a aittir. "Hayatıma giren kızlar hep acı çekti anlıyor musun, yeminimi bunca zamandır bozmadım, ama şu an zorlanıyorum, sen beni zorluyorsun." dedi, kalbimin ritmi hızlandı o an, sanki bir uçurumdan sonsuza uzanan bir...