Herkese merhabaa :)
Şuana kadar yazdığım bölümler birazcık kısaydı, yeni başladığım için hızlı ilerlemek istedim, ama şimdi bölümleri biraz daha uzatıyorum, umarım beğenerek okursunuz 😘😘Medya:Cemre'nin yeni evi
Şarkı : Pera-seni kaybettiğimde
Hani bazı cümleler vardır, insan bir şeyin değerini kaybedince anlıyor, yaşayan bilir, kendine bembeyaz bir sayfa aç, o kadar klişe cümlelerdi ki benim için, şimdi ise aynılarını kendime söylüyorum. Yeni, beyaz bir sayfa açmam için yalvarıyorum zihnime, ama şunu biliyorum ki ne kadar sayfa değiştirirsem değiştireyim, mutlaka büyük bir boşluk olacak ve ben o boşlukları beyaz yamalarla örtmeye çalışacağım, her ne kadar bazı zamanlar patlak verse de bunu yapacağım.
***
Dayımın beni eve bırakmasından sonra üç saat geçmişti, ben hala eşyalarımı toplamamıştım. Karanlık çökmeden yeni evime gitmek istedim.Kalkıp uzun gardırobumun üzerindeki bavullarımı indirmeye çalıştım, ama boyum yetmedi, camımın önündeki küçük koltuğumu çekip üstüne çıktım. Gardırop o kadar uzundu ki alamadım, koltuktan inip kara kara düşünürken aklıma Ji Seo geldi, boyu benden uzun olduğu için alabilir ama bana söylediği o cümleden sonra yanına gitmek istemedim, koltukta biraz zıpladıktan sonra bir sopa bulmaya karar verdim. Aşağı inip bahçede sopa aramaya başladım. Görünürde sopa yoktu. Tek çare Ji Seo gibi gözüküyordu.
Çekingen adımlarla odasına doğru ilerledim.
Kapıya iki kez vurdum,
"Ne var? " dedi sert bir şekilde," Vaktin varsa gelir misin?" dedim.
"Vaktim yok." dedi, "Dengesiz" diye mırıldandım.
"Bavuluma uzanamıyorum." dedim, sesim küçük bir çocuğun sesi gibi çıkmıştı, biraz sessizlikten sonra birden kapı açıldı. Olduğum yerde sıçradım.Boş bir bakış atıp odama ilerlemeye başladım Ji Seo'nun takip ettiğini umarak.
Odama girip gardırobumun önünde bavulumu süzdüm,
"Yatağa çık. " dedi sert bir ses tonuyla.
"Ne?" dedim"Yatağa çık sırtıma alacağım seni."dedi.
Önce biraz tereddüt etsem de yavaşça dediğini yaptım, gelip bacaklarıma baktı, korkudan kasılmıştım.
"Böyle nasıl sırtıma çıkmayı planlıyorsun, aç bacaklarını!"dedi.
"Dengesiz!" dedim onun duymayacağına emin olduğum bir biçimde. Birden bacaklarımın arasına oturup, omzuna çökmemi sağladı. Yavaşça ayağa kalktı ve gardıroba ilerledi, bir an düşecek gibi oldum, Ji Seo'nun boynuna ellerimi dolayıp dengemi sağladım.
"Artık alacak mısın şu bavulları.Çok ağırsın da. " dedi beni delirtmeye programlanmış bir dengesiz edasıyla.
Karşılık vermeden ilk bavulu alıp yatağa fırlattım, ikinci bavulu da aldığımda Ji Seo yavaşça yatağıma doğru ilerledi, ayaklarımın sadece birinin yatağa değmesiyle birlikte kendini çekti, ve yatağa düşüp kafamı duvara vurdum. Bir an panikledi, yanıma gelip önce kafama sonra gözlerimin içine baktı.
"Kızım sen sakar mısın, aptal mı. Biraz daha hızlı olamadın mı? "dedi programlanmış dengesiz.
"Asıl sen biraz daha sabretseydin bir de bana aptal diyor!" dedim kafamı okşarken, Ji Seo'nun gözleri ellerime kilitlenmişti.
Beni olduğum yerde doğrulttu ve saçlarımda bir şeyler yaptı.
"Sen ne yap-" derken sözümü kesti,
"Sus!" dedi, başta neden böyle davranıyordu bir türlü anlayamadım sonra ellerime baktığımda kan olduğunu gördüm.
Ji Seo kafamla ilgilenmeyi bırakıp bana döndü, iyice yakınıma girip aramızda yaklaşık bir iki santim kala durdu, gözlerini gözlerime sabitledi,
"Gözlerimin içine hiç kırpmadan ve hareket ettirmeden bak. " dedi, dediğini yaptım. Kalbim nedensizce çok hızlı atıyordu, sesini duyabiliyordum, sanırım korkudan olmuştu, kafamı çok sert vurduğum için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erasmus #Wattys2016
RomanceKapak tasarımı @yazmazdayazmaz 'a aittir. "Hayatıma giren kızlar hep acı çekti anlıyor musun, yeminimi bunca zamandır bozmadım, ama şu an zorlanıyorum, sen beni zorluyorsun." dedi, kalbimin ritmi hızlandı o an, sanki bir uçurumdan sonsuza uzanan bir...