"Luke?"
Ashton kendi kendine gülen arkadaşına bakarak iç geçirdi. Kendisi sadece birkaç tane içki içmiş, sonra da bir partner bulmak için dans eden insanların arasına karışmıştı ama Luke orada kalmıştı. Kalmış, içmiş, kendi kendine konuşmuş, yüksek sesli müzikte kendi sesinin duyulmayacağından haberi olmadan bağırarak Michael'a küfür etmişti.
Ashton ise saat gece yarısına ulaşmak üzereyken onu buldu. Erkekler tuvaletinin kapısı önünde oturmuş, çıplak sırtını duvara yaslamıştı, tişörtü üzerinde değildi ve elindeki içki dolu iki şişeyi aynı anda içmeye çalışıyordu. Vücuduna dökülen içki, ağzına ulaşandan daha fazlaydı. Ashton kaşlarını çatarak onun yanına çöktü ve parmakları Luke'un şişeleri tutan parmakları üzerine kapandı, gevşek tutuşundan dolayı içkiyi kolaylıkla onun elinden çekti.
"Sanırım seni evine götürmeliyiz" dedi Ashton, içki şişelerini yere bırakırken. Luke bir kahkaha attı. "O siktiğimin yerine döneceğimi mi sanıyorsun?"
"Aynen öyle." Ashton, Luke'un belini kavrayacakken mavi gözlü çocuk buna izin vermedi. Ashton'ın ellerini bedeninden uzaklaştırırken mümkünmüş gibi duvara daha çok çekiyordu kendini. "Tanrım, şunu yapmayı kes."
"Ellerin soğuk, Ashy."
Ashton gözlerini devirdi. "Eldiven takmadığım için üzgünüm, kraliçe hazretleri."
Luke kıkırdayıp "Kraliçe hazretleri" diye tekrarlarken Ashton onu kollarından tutup kendisine doğru çekti. Çocuğun bacakları belinin yanlarında duruyor, güldüğünden dolayı sarsılan bedeni Ashton'ın işini yapmasını zorlaştırıyordu. Luke'u kendisine biraz daha çekti, elini çocuğun sırtına koydu ve Luke o sırada kafasını onun omzuna yaslarken Ashton da onun cebindeki telefonu çıkardı. Luke içtiğinde onunla mücadele etmektense yanında olmayı uzun süre önce öğrenmişti.
"Anlat bakalım, Lukey" dedi rehbere girerken. Ama kayıtlı olan tek bir kişi bile yoktu ve Ashton bu yüzden son arananlara bakmaya karar verdi. "Neden içtin?"
"Özledim" dedi Luke hıçkırdıktan sonra. "İçkinin tadı güzel."
Son arananlarda da kimse yoktu. Harika. "İçmeyi mi özledin?"
Luke kafasını yukarı aşağı sallarken saçları Ashton'ın boynuna sürtündü ama kıvırcık saçlı çocuk bunu umursamadan telefonu onun arka cebine tekrar yerleştirdi. "Seni evine götürmemiz gerekiyor."
"Hayır" dedi Luke uykulu sesiyle. "İstemiyorum."
Ashton derin bir nefes alıp Luke'u kucaklamayı düşünürken bunu yapamayacağından emindi. Bu yüzden kafasını omzuna koyan çocuğu kendisinden uzaklaştırdı. Luke sızlanarak bir şeyler mırıldandığında Ashton doğrulmuş, mavi gözlü çocuğun belinden kavrayarak onu kaldırmaya çalışmıştı ama Luke ilk birkaç saniye ayaklarını yere bassa da birden tüm desteğini kestiğinde ikisi birlikte yere düştüler. Ashton bir küfür savurmuş, Luke ise gözlerini kapatmıştı. Kıvırcık saçlı çocuk bu şekilde olmayacağının farkına vararak ellerini Luke'un koltuk altlarında yöneltti, uzun parmakları kolunun çok az bir kısmını kavradı ve onu sürüklemeye başladı.
coşturayım mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
he is a good boy || muke (+)
Fanfiction"O iyi bir çocuk, çünkü kötü bir çocuk olursa neler olacağını biliyor."