/35

1.3K 128 156
                                    

İki gecelik rahatsız koltukların ardından Michael taburcu olmuştu ve olay şuydu; aşırı doz. Onu bir psikiyatriste yönlendirmişlerdi ve Michael her ne kadar bundan nefret ettiğini homurdansa da Calum ona gitmek zorunda olduğunu kararlı bir sesle dile getirmişti.

Hastaneden çıkıp Calum'ın arabasına bindiler ve yol boyunca kimse tek kelime etmedi. Michael suçlu taraf olarak konuşmak istemiyordu, Luke camdan dışarıyı izlemeyi tercih ediyordu ve Calum da kendisini konuşamayacak kadar yorgun hissediyordu.

Eve vardıklarında Calum arabayı gelişigüzel bir şekilde bahçenin önüne park etti ve arabadan indiler. Luke eve bakıp kapının hemen yanında, sırtını duvara yaslamış, uyuklayan bir Ashton gördüğünde iç geçirdi.

"Onu oradan alman gerekmiyor mu?" diye sordu Michael, Luke onun kolu altına yerleşirken. Luke omuz silkti. "Önce seni götürmek istiyorum."

Michael ve Luke birbirlerine gülümserken Calum gözlerini devirdi ve arabayı kilitleyip onların arkasından ilerledi. Eve girecekken Luke içeriden bağırdı. "Ashton'ı uyandırır mısın Cal?"

"Cal?" Calum kaşlarını çattı. "Cal da ne sikim?"

Luke "Calum'ın kısaltılmışı" diye seslendiğinde Calum kaşların çattı ve içeri girip Luke'un suratına sert bir yumruk geçirmek istedi. Gerçekten sert, belki burnunu kıracak ya da en azından dudağını patlatacak bir yumruk çünkü bunu hak ediyordu.

Calum tek kelime etmeden derin bir nefes aldı, içinden 10'a kadar saydı ve sonra sakinleşmiş bir şekilde Ashton'ın yanına geçti, ayağıyla çocuğun bacağını dürttü. "Hey."

Ashton tepki vermeyince bu işlemi daha sert bir şekilde uyguladı. "Ashton."

Ama kıvırcık saçlı çocuk bu sefer de homurdanmaktan başka bir şey yapmamıştı.

"Bu uyanmıyor" dedi Calum. Luke bağırarak cevap verdi. "Omzundan sars, yap bir şeyler."

"Sen neden yapmıyorsun?"

Ve sonra Michael'ın sesi duyuldu. "Çünkü benim yanımda ve hasta olan kişiye saygı duyman gerekiyor!"

Calum gözlerini devirdi ve dizlerini kırarak yere çöktükten sonra elini Ashton'ın omzuna koyup çocuğun bedenini yavaşça sarstı. "Artık uyanacak mısın?"

Ashton uyanmayınca öfkeyle onu bir daha sarstı ve bu sefer kıvırcık saçlı çocuk "Siktir git" diye mırıldandı. Calum onu bu sefer iki omzundan tuttuğundaysa gözlerini öfkeyle açtı. Tekrar küfür etmek için aralanan dudaklarından Calum'ı gördüğünde uykulu sesinden dolayı boğuk çıkan kelimeler "Ne yapıyorsun?" olmuştu. Calum ayağa kalktı ve "Arkadaşın seni uyandırmamı söyledi" dedi soğuk bir sesle. Ashton ona şaşkınlıkla bakmaya devam ederken Calum iç geçirdi ve elini uzattı. "Bütün gün orada mı kalacaksın?"




cashton duygularım konfeti patlatıyor

üç ya da dört bölüm falan kaldı bu arada kitabın bitmesine

ayarladım olayları fsşdafögmnsidhlkh

he is a good boy || muke (+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin