Luke omzunun sürtülmesi ve narin bir sesin ismini söylemesiyle rüyasından uzaklaşmaya başlamıştı. "Biraz daha."
"Luke uyanmalısın."
Sarışın oğlan yüzünü yastığa gömerken boğuk sesiyle mırıldandı. "Hm, belki sonra."
Angel onun omzunu bir kez daha sarstı. "Şey, sanırım baban geldi."
"Babam yok."
Michael bu kadarını yettiğini düşünerek "Luke" dedi sert bir sesle ve çocuk birden gözlerini açıp yatakta döndü, şimdi sırt üstü yatıyordu ve çıplak olduğunu hissedebilmesi için üzerindeki örtünün çekilmesi gerekmiyordu. Etrafına bakındı ve sağ tarafında kızıl saçları ve şaşkınlık ile korku karışımı bir duyguyla Michael'a bakan Angel'ı gördü. Bakışları babasına dönerken onun yüzünde yine katı bir ifade vardı ama bu sefer farklıydı. Yeşil gözleri öfkeyle kararmış gibiydi ve Luke dürüst konuşmak gerekirse tüylerinin diken diken olduğunu hissetmişti.
Michael'ın bakışları Angel'a döndü ve "Kalk" dedi aynı soğuk ses tonuyla. "Giyin ve git."
Angel kafasını sallayıp yatağın hemen yanındaki iç çamaşırı ve giysilerini örtünün altından üzerine geçirirken Luke onu izlemek isterdi ama karşısında Michael gibi bir şaheser dururken kızıl bir kızı izlemek çok anlamsız geliyordu. Michael her ne kadar öfkeli gözükse ve sıktığı yumrukları Luke'u tedirgin etse de hala Luke için muhteşemdi, kusursuz.
Angel ağzı içinde bir özür mırıldanıp Luke'a bakmadan Michael'ın yanından geçti, odadan çıktı ve Michael dış kapının sesi gelene kadar yerinden kıpırdamadı, gözlerini kapalı tuttu. Ardından göz kapakları aralanıp bakışları Luke'un kendisine bakan mavi gözlerine kaydığında Luke tüm ruhunun anında onun gözlerine hapsolduğunu hissetmişti. Michael kendisine doğru yaklaşırken yutkundu, kırmızı saçlı adamın eli çıplak bileğini kavradı ve Luke'u tek hamlede yataktan kaldırırken sarışın çocuk bileğindeki bir kemiğin yerinin değiştiğini düşündü, belki birkaç kemiğin.
Acıyla inlerken Michael bunu umursamadan, parmakları hala Luke'un bileğindeyken ilerlemeye başladı. Luke'u sertçe arkasında sürüklüyor, sarışın çocuk üzerinde hiçbir giysi parçası olmadan onu takip ediyordu. Odadan çıkıp merdivenlere indiklerinde "Michael?" diye seslendi. "Uhm, fazla kızdın galiba."
Michael konuşmadan merdivenleri inmeye başladığında Luke onunla aynı hızda inebilmek için çıplaklığını umursamamak zorundaydı. Basamaklar bittiğinde Luke derin bir nefes almadan Michael yürümeye devam etti ve onu merdiven ile duvar arasında kalan alana doğru çekerek karanlıkta kalan kapılardan birini açtı, Luke'u içeri doğru itti. Sarışın olan, Michael'ın gücünün etkisiyle birkaç adımdan sonra yere düşerken dizleri tırtıklı zemine sürtmüştü ki bu garipti, evin her yerindeki zemin genellikle parkeyle kaplıydı.
Luke dizlerinin kanamaya başladığından emindi, odanın soğuğu tüm bedenini titretmişti ve yavaşça arkasını dönüp Michael'a baktığında onun pantolonunun kemerini açmak üzere olduğunu fark etti. Şaşkınlıkla aralanan dudakları arasından bir "Michael" kelimesinden sonra kırmızı saçlı çocuk kemerinden kurtulmuştu bile. Üzerinden itilmediği sürece düşmeyen pantolonu ona zorluk çıkarmıyor gibiydi. Michael Luke'a doğru adım atmaya başladığında Luke tırtıklı zemine sürtünmemek için kalçasını havaya kaldırarak duvara kadar ilerledi ve "Dur" diye mırıldandı korku dolu sesiyle. "M-Michael, lütfen-"
"Sus, Luke."
"L-Lütfen, M-Mich-Michael, yalvarırım."
Michael, Luke'un önünde durdu ve "Arkanı dön" dedi kararlı bir sesle. "Yüzünde bir kızarıklıkla okula gitmek istemeyeceğini umuyorum."
"M-Michael-"
"Bana Michael demeyi kes ve arkanı dön!"
Luke önce girişten gelen zayıf ışığın yansıttığı Michael'ın yüzüne baktı ama pek bir şey gördüğü söylenemezdi, yine de yeşil gözlerindeki tek bir damla merhamet olmadığından emindi. Yavaşça arkasını dönerken ıslanan gözlerine lanet etti ve kemerin havada çıkardığı şaklama sesi sarışın çocuğun hıçkırıklarına karışırken bunu Luke'un acı dolu çığlığı takip etti.
demek michael'a sövüyormuşuz hm
o zaman sözü size bırakıyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
he is a good boy || muke (+)
Fanfiction"O iyi bir çocuk, çünkü kötü bir çocuk olursa neler olacağını biliyor."